Kırgız Türkleri’nin hafızalarından silinmeyen trajedisi 7 Ağustos 1916 da başladı, yaklaşık 1 ay sürdü ve 100.000’in üzerinde Kırgız Türkü katledildi.
Sayılarının 100.000 ile 120.000 arasında olduğu tahmin edilen Kırgızlar bugünkü Kırgızistan’ın kuzeydoğusundan Çin’e Geçmeye çalışırken önlerine Tien Şan Dağlarının çıkması sonucu Rus Çarı askerlerinin ateşinden kurtulamadılar.
1916’da Kırgızistan’da tarihe adı “Ürkün” olarak geçen bir katliam yaşandı. Kırgız halkının isyanını bastırmaya çalışan Çarlık Rusyası, Çin’e kaçmaya çalışan Kırgızların 100.000’nden fazlası Çar güçlerince katledildi, geri kalanı da bu dağlarda 3000 metre yüksekliklere kadar çıkıp kaçmaya çalışırken can verdi. Bu dağların etekleri, hala kemikleri dağılmış vaziyette yatan Kırgızların mezarlığı halindedir.
2019 Ağustos ayında Ürkün kurbanları anısına Kırgızistan’ın kuzeydoğusunda yer alan Barskun Köyü’nde ve Başkent Bişkek’te törenler düzenlendi. Ayrıca, Kırgızlar atalarına vefa borcu olarak “Ürkün 90” adı verilen bir proje ile Kırgız halkının hakları için ölen bu insanların dağılmış kemiklerini anıt mezar olacak bir alana gömdüler.
Kırgız halkının isyan etmesinin sebebi; rejimin hak ve hürriyetlerdeki kısıtlamalarının hat safhaya ulaşmasının yanı sıra, Kırgız halkının Birinci Dünya Savaşı’na “Çar’ın askerleri” olarak katılmalarının istenmesiydi. Yıllardır varı yoğu sömürülen halkın bir de canı sömürülmek isteniyordu. Savaşı Rusya kazansa bile sömürülen Orta Asya ülkelerinin hiç bir kazancı olmayacak, ölen askerlerinin adı bile anılmayacaktı. Sonuçta halk isyan etti ve bu isyan tarihte eşi benzeri görülmemiş bir şekilde bastırıldı.
Hayret ve dehşet uyandıracak manzaralardan biri de 4.000 metre yükseklikte bulunan Bedel Geçidi ile Çin sınırı arasında akan bir nehir yatağının insan kemikleri ile dolu olmasıdır. Sovyetler, yaşanan vahşete tanıklık etmelerini önlemek için bu bölgeye Müslümanların girmesi engellenmiştir. Ürkün, Sovyet Rusya dönemi kitaplarında da kayıtlı değildir. Hatta Kırgız aydınlarının olayı anlatmak için yazdığı kitapların basılması dahi Kırgızistan’ın 1991’de bağımsızlığını elde etmesine kadar engellenmiştir.
Ürkün Katliamı ancak 75. yıldönümü olan 1991’de, Ürkün ile birçok insanını kaybeden Asilbaş Köyü’nde bir tören ile anılmıştır. Gerçek şu ki bu tarihten sonra Rusya, bünyesindeki halkların bağımsızlık taleplerine çok fazla karşı koyamamıştır. Vahim olan bir diğer gerçek de Rusya’nın tıpkı Çeçenistan ve diğer Kafkas halklarına karşı takınmış olduğu tavrın benzerini göstererek hala öldürülen 100.000’den fazla insan anısına, bu olaydan dolayı bir ‘özür’ dahi dilenmemiş olmasıdır.
Ruhları Şad, Mekanları Cennet Olsun. Türk’e kılıç çeken iki cihanda zelil olsun.