Yüzyıllar öncesine dayanan dünya ticaret yollarının kesişim güzergahı üzerinde yer alan Türkiye, bu jeostratejik konumu gereği yeni enerji koridorlarına da komşu veya bir şekilde ortasında kalacağı anlaşılmaktadır. Birincisi Doğu Akdeniz çıkışlı, Yunanistan merkezli ve Avrupa istikametli olarak planlanan enerji koridoru projesi bir süredir bilinmektedir. İkincisi ise İran-Rusya çıkışlı ve Hazar Denizi merkezli enerji koridoru olduğu ve hatta Türkiye’nin bu projeye enerjinin nakil kısmı üzerinden dahil olduğu görülmektedir. Dolayısı ile Türkiye enerji koridorları mücadelelerinin tam ortasına konumlanmış durumdadır.
Doğu Akdeniz çıkışlı, Yunanistan merkezli proje geçmişi, 2015’e uzanmaktadır[1] ve bir dizi gelişmelere müteakiben 2 Ocak 2020 tarihinde İsrail, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafından imzalanan EastMed Boru Hattı Anlaşması ile Doğu Akdeniz sahası deniz tabanından çıkartılması planlanan doğalgazların Batı’ya arzı büyük bir şaşa ile uluslararası kamuoyuna duyurulmuştur[2].
Ancak EastMed Boru Anlaşması için çalışmalar devam ederken 27 Kasım 2019 tarihinde Türkiye ile Libya arasında imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırması Anlaşması[3] EastMed tarafında yer alan ülkelerin planlarını alt üst etmiştir. Türkiye’nin Libya ile imzaladığı bu anlaşmaya misilleme olarak Yunanistan, Mısır ile Deniz Yetki Anlaşması imzalamış olsa da Mısır, Türkiye’nin Mavi Vatan Doktrini ve Türkiye-Libya deniz sınırı ve yetki alanları antlaşması kapsamında yer alan kıta sahanlığı sınırlarını dikkate alarak Türkiye’nin aleyhine olmayacak şekilde imzalaması Yunanistan’ın tepkisine sebep olmuştur[4].
EastMed Projesi teoride İsrail, Mısır, GKRY ve Yunanistan tarafından Doğu Akdeniz sahasından Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) yok sayılarak ABD’nin de büyük destekleriyle yapılan plan kapsamında Avrupa’nın doğalgaz ihtiyacının temini ve en önemlisi de Avrupa’nın Rus gazına bağımlılıktan kurtarılması hedeflenmiştir. Elbette ki maddi kazançların da hedefler arasında yer almakta olduğu muhakkaktır.
Bu kapsamda elde edilmesi planlanan doğalgaz; Akdeniz’de yer alan İsrail’in Leviathan gaz sahasından başlayıp deniz tabanından Kıbrıs açıklarında yer alan Afrodit gaz sahası, Girit Adası, Güney Mora Yarımadası’ndan Yunanistan anakarasına bağlanmasına müteakiben tekrar Akdeniz’den İtalya’ya ulaştırılması hedeflenmiştir. 1.300 kilometrelik açık deniz ve 600 kilometrelik kara boru hattı bölümünden oluşan EastMed boru hattı projesi[5] incelendiğinde teknik ve ekonomik hususlar başta olmak üzere, bir dizi sebeplerle hayata geçirilmesinin zorluğu[6] ilk günden görülmüştür.
Teorik olarak planlansa da reelden uzak olan proje, ilerleyen zamanda ekonomik olmaması ve Türkiye olmadan sürdürülebilirliğinin zorluğu gibi nedenlerle ABD’nin de desteğini çekmesiyle EastMed Projesi çökmüştür[7]. Ancak ABD bu coğrafyada yeni bir enerji projesi ile kendini göstermiştir. Yeni projeye göre Yunanistan enerji merkezi haline getirilerek Batı’nın enerji deposu ve yeşil enerji ihracatında Avrupa için büyük bir aktör haline gelmesinin hedeflendiği ortaya çıkmıştır. Zira ABD, FSRU (Yüzen LNG Terminalleri), IGB (Yunanistan-Bulgaristan Boru Hattı) ve TAP (Trans Adriyatik Boru Hattı) projeleri ile Yunanistan’ın Avrupa enerjisi için kilit ülke haline getirilmesi maksadıyla büyük yatırımları göze almıştır[8].
ABD’nin Yunanistan üzerinden Kuzey Avrupa ülkelerine yeşil enerji ihracatını öngören ve Güneydoğu-Kuzey Elektrik Otoyolu adıyla planlanan projenin Yunan ekonomisine 6,2 milyar euro ile 17,5 milyar euro arasında bir gelir sağlayabileceğinin değerlendirildiği görülmektedir. Projenin Avrupa Birliği’nde ilk elektrik otoyolu olabileceği ve Orta Doğu ile Güneydoğu arasında yapılacak elektrik bağlantıları ile Öncelikli Elektrik Koridoru haline dönüşmesi beklenmektedir[9].
***
Türkiye’nin güneyinde ve batısında enerji projeleri yapılırken doğusunda da benzer enerji hamleleri olduğu gözden kaçırılmamalıdır.
İran ile Rusya arasında 2001 yılında imzalanan ve 5’er yıllık periyotlarla uzatılması planlanan savunma ve enerji sektörlerindeki işbirliği anlaşması, 18 Ocak 2024 tarihinde 20 yıllık kapsamlı işbirliği anlaşmasına dönüştürülerek yenilendiği görülmektedir.
Enerji sektöründeki bu anlaşma kapsamında İran Rusya’ya Hazar Denizi’ndeki devasa Chalous sahası olarak adlandırılan kendi egemenlik sahasında ilk çıkarma hakkını vermiştir. İran bu hakkı verirken kendi payının %50’den %11.875’e düşürmeyi kabul ederek vermiş olması dikkat çekicidir. Hem kara hem de deniz sahalarını içeren Chalous sahasında tahmini 48 milyar varil petrol ve 292 trilyon küp feet (tcf) doğalgaz rezervi düşünülmektedir ve İran bu hesaplara göre Hazar Denizi enerji kaynaklarından en az 3,2 trilyon dolar kaybedeceği anlamına gelmektedir. Dolayısı ile bu anlaşma sayesinde devasa Chalous sahasında çıkarma haklarını güvence altına alan Rusya’ya enerji sektöründe stratejik avantaj sağlamaktadır. En istikrarlı Hazar sahalarında Rusya’ya imtiyaz hakkı tanıması İran’ın güvenlik alanında Rusya ile işbirliği olarak görülse de esas meselenin enerji alanında maruz kaldığı büyük yaptırımları by-pass edebilmek maksadıyla büyük tavizleri göze alarak Rusya ile bu anlaşmaya razı olduğu[10] şeklinde değerlendirilmektedir.
Bu arada Ortadoğu’da yaşanan gerilimlere bağlı olarak bu coğrafyada yer alan ülkelerin ekonomi ve enerji sektörlerini güvence altına almak için bir dizi tedbirler aldıkları gözden kaçırılmamalıdır. İran’ın ise İsrail-Hamas çatışmalarının baş aktörlerinden birisi olarak görülmesi nedeniyle olası yeni ambargolara karşı önlemler almaya çalıştığı ve bu bağlamda Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ) ile İran Şebeke Yönetim Şirketi (IGMC) arasında işletme anlaşması imzaladığı görülmektedir. Dolayısı ile İran, sadece Rusya’yla değil, bölgede ciddi aktör olan komşu ülkelerle de enerji ağırlıklı anlaşmalar imzalayarak güvenliğini arttırıcı önlemlere yöneldiği anlaşılmaktadır[11].
İran bir diğer önlem olarak Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Kurumu (SATBA) marifetiyle mevcut kapasitesi 1,122 Megavat olan rüzgâr ve güneş enerjileri santrallerine büyük yatırımlar yaparak 11,000 megavat kapasite hedeflendiği ve elde edilecek enerjilerin ihracı üzerine de projelerin inşasına başlanıldığı, ihracat hedeflerinde Türkiye, Pakistan ve Afganistan olacağı bizzat SATBA Başkanı Mahmud Kamani’nin açıklamalarında görülmektedir[12]. Bu süreçte en büyük yenilenebilir enerji teknoloji üreticisi Çin ile hareket etmesi beklenmektedir.
***
Bu arada sıvılaştırma kapasitesini 2027 yılına kadar yılda 77 milyon tondan 126 milyon tona çıkartmayı hedefleyen ve dünyanın en çok sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihraç eden ülkeleri arasında yer alan Katar’dan 2009 yılından itibaren LNG tedarik eden Çin’in, 2022 yılında 27 yıl süreli yıllık 4 milyon ton LNG alım anlaşma imzaladığı göz ardı edilmemelidir. Bu anlaşma ile Kuzey-Sahası-Doğu-Projesi (North Field East Project) olarak adlandırılan bölge, Katar’ın İran ile paylaştığı ve dünyanın en büyük gaz sahasının bir parçası olduğu[13] hatırdan çıkartılmamalıdır. Çinli CNPC (Çin Ulusal Petrol Şirketi) şirketinin bahse konu yatırım ile Kuzeydoğu sahasında %5 hisseye sahip olduğu, ayrıca dolaylı olarak İran’ın da bu anlaşmasının bir parçası olduğu da görülmelidir.
LNG kapasitesi bakımından oldukça zengin sahalara sahip olan Katar’ın son zamanlarda yenilenebilir enerji kapasitesini de arttırma hedefli olarak çok önemli atılımlara da imza attığı görülmektedir. Özellikle güneş enerjisi alanında önemli potansiyele sahip olan Katar, bu alandaki yatırımlarını artırarak, yenilenebilir enerji kapasitesini genişletme hedefleri kapsamında bir dizi anlaşmaları ard arda imzaladığı dikkatli gözlerden kaçmamaktadır.
Japonya Uluslararası Kalkınma Bankası (JBIC) ve Mizuho Bankası, ile ilk mega güneş enerji paneli tesisi için 330 milyon dolarlık sendikasyon kredisi anlaşması[14], Çin ile yatırım anlaşmaları[15] imzalayan Katar’ın, bu sahada dünyanın birçok ülke ve şirketleri ile ittifakları[16] dikkatle takip edilmektedir.
***
Petrol ve doğalgaz yatakları bakımından zengin olmayan ve coğrafyasında birbiri ardına enerji yatırımları ile anlaşmaları imzalanmakta olan Türkiye’nin de bu sahada çeşitli girişimlerinin, arayışlarının olduğu görülmektedir.
1887’lerde petrol ve gaz arama süreci başlayan Türkiye, 1940 yılında Batman’ın güneyinde Raman-1 kuyusunda petrole rastlanmış ve ticari anlamda ise 1945’te Raman-8 kuyusunda petrol keşfetmiştir[17]. 2022 itibariyle petrol ihtiyacının %12’sini yerli kaynaklardan karşılamakta olduğu görülen Türkiye’nin[18] petrol ve doğalgaz arama ve üretimi için büyük uğraşlar içerisinde olduğu bilinmektedir.
Ayrıca coğrafi yapısı ve su kaynakları bakımından mevcut kapasitesi ile hidroelektrik kurulu gücü açısından dünyada ilk 10 ülke arasında bulunan[19] ve 732 Hidroelektrik Santralleri (HES) ile toplam kurulu gücü 32.180 MW olan Türkiye’de 2021 yılında Hidroelektrik Santralleri ile 55.695.231.650 kilovatsaat elektrik üretimi yapılmıştır[20]. Halen 23 HES santral kurulumunun devam ettiği bilinmektedir.
Coğrafi konumu ile güneş enerjisi (GES) için önemli imkanlara sahip Türkiye’nin, 2023 yıl sonu verilerine göre 35 ilinde (78 şehir) kurulu 100 MW kapasiteli GES santrali olduğu[21], 2024’ün ilk iki ayında 12.425 MW’a ulaşarak önemli bir artış göstermiştir. 2035 yılına kadar yenilenebilir enerji sektöründe güneş ve rüzgâr enerjisinde toplam 60.000MW kurulu güce ulaşmayı hedeflediği görülmektedir[22]. Bu arada 7 Ocak 2024 tarihinde rüzgar enerjisi santrallerinden 218 GW/h elektrik üretimiyle, ülkenin rüzgar enerjisinden elde edilen günlük en yüksek elektrik üretim rekoru kırıldığı[23] bilgisi önemli bir gelişme olsa gerekir.
Son yıllarda Türkiye’nin Rusya ile enerji sahasında önemli seviyelerde işbirliği içerisinde olduğu da hatırdan çıkartılmamalıdır. Türkiye’nin Trakya bölgesine kurulması planlanan doğalgaz merkezi ile Avrupa’nın en büyük gaz tedarikçisi olmaya hazırlandığı görülmektedir[24]. Ayrıca Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile enerji sektöründe Rusya ile hareket eden Türkiye’nin[25] nükleer yatırımlar ile bu sektörde yer almayı hedeflemesi önemli bir hamle olarak algılanmalıdır.
Bir başka husus ise Türkiye, Irak merkezi hükumeti, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında imzalanan Kalkınma Yolu Projesi’ne dair işbirliği mutabakatıdır[26]. Zira Basra Körfezi’nden başlayarak Londra’ya kadar otoyol, demir yolu, enerji nakil ve iletişim hatları bağlantılarının da yer alacağı alternatif İpek Yolu olarak değerlendirilmektedir ve doğu istikametinde Pasifik ve Çin hinterlandına kadar küresel bir proje olarak Türkiye’nin jeopolitik ve jeostratejik konumu için çok büyük öneme haiz olduğu muhakkaktır.
Sonuç Olarak;
EastMed Projesi ilerleyen zamanda Türkiye’nin de dahil edilerek projelendirilmesi halinde öncelikle maliyetin düşürülmesi sağlanabilecektir. Türkiye’nin münhasır alanlarından çıkartılacak olanlar da dahil edilmek suretiyle güvenli ve çok daha az maliyetle çıkartılacak olan doğalgaz Türkiye üzerinden Batı’ya kolaylıkla ulaştırılabilecektir. Ancak bu konunun gündeme getirilmesinin planlandığı günlere denk gelen 7 Ekim 2024 tarihinde Gazze Şeridi’nde başlayan İsrail-Filistin/HAMAS Savaşı, bu olasılığı şimdilik ötelemiştir.
ABD’nin Gazze açıklarına inşa etmekte olduğu liman ile Doğu Akdeniz ve Süveyş Kanalı eksenli küresel enerji ve ticaret güzergahlarına hakimiyet amaçlı olduğu ve Gazze’de devam eden Filistin/HAMAS-İsrail savaşının bu amaçları perdelemek üzere tezgahlanmış olabileceği de değerlendirmeler arasında yer almalıdır.
ABD-Yunanistan işbirliği ile Yunanistan lehine olası jeopolitik değişimler, Yunanistan’ın Batı bloğu ülkeleri için enerji hub’ı[27] olması yolunda atılan adımlar olduğunu göstermiştir. ABD’nin Yunanistan kartını sahaya sürmesi, Türkiye’nin enerji sektöründe elde etmesi muhtemel jeostratejik ve jeopolitik gücünün azaltılması amaçlı olduğu, Türkiye karar alıcı mekanizmalarının dikkatle takip etmesi gereken bir husustur.
Zira Yunanistan’a F-35’lerin verilmesi ve Dedeağaç bölgesine yapılan yoğun askeri yığınakların, sadece Türkiye ve Rusya’ya karşı konuşlandırılmadığı, Avrupa’ya sevk edilecek enerji güvenliği eksenli olduğu şeklinde de okunmalıdır.
Açılma çalışmaları hızla devam eden Zengezur Koridoru’nun faaliyete geçmesi ile Türkistan coğrafyasında yer alan yer altı ve yer üstü enerji kaynaklarının Batı’ya arz güzergahında yer almaya hazırlanan Türkiye’nin gerek kendi hamleleri gerekse bölgesel enerji gelişmeleri ile gelecekte enerji nakil güzergahlarının tam orta kesişim sahasında yer alacak, jeostratejik ve jeopolitik önemi daha da artacaktır.
Kaynakça :
İsmail CİNGÖZ; Uluslararası Siyaset Uzmanı/M.A. – BULTÜRK Ankara Temsilcisi. TDPB Basın Kulübü Başkanı.
cingozismail01@gmail.com
[1] Eastern Mediterranean Pipeline Project, https://www.nsenergybusiness.com/projects/eastern-mediterranean-pipeline-project/# (Erişim Tarihi, 27.04.2024)
[2] İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Eastmed Boru Hattı Anlaşmasını İmzaladı, Euronews, 02.01.2020. https://tr.euronews.com/business/2020/01/02/israil-yunanistan-ve-kibris-eastmed-boru-hatti-anlasmasini-imzaladi (Erişim Tarihi, 27.04.2024)
[3] Batuhan Şen, “Türkiye-Libya Deniz Yetki Sınırı Anlaşması ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki Pozisyonu”, TASAM, 14.09.2020. https://tasam.org/tr-TR/Icerik/56676/turkiye-libya_deniz_yetki_siniri_anlasmasi_ve_turkiyenin_dogu_akdenizdeki_pozisyonu (Erişim Tarihi: 29.04.2024)
[4] İsmail Cingöz, “ABD Yunanistan’a, Mısır Türkiye’ye”, Tarihistan.org, 11.03.2021. https://www.tarihistan.org/yazarlar/ismail-cingoz/abd-yunanistan-a-misir-turkiye-ye/8585/ (Erişim Tarihi: 29.04.2024)
[5] Eastern Mediterranean Pipeline Project (Erişim Tarihi: 29.04.2024)
[6] İsmail Cingöz, “İdlib-Libya Denkleminde Türkiye”, Çağ Üniversitesi, South Security School, 18.01.2020. https://www.gencdiplomatlar.com/misafir-yazarlar/idlib-libya-denkleminde-turkiye-ismail-cingoz.html (Erişim Tarihi, 27.04.2024)
[7] Köksal Akpınar, EastMed Projesi Çöktü: Alternatifler Neler?, TRT Haber, 31.01.2022. https://www.trthaber.com/haber/dunya/eastmed-projesi-coktu-alternatifler-neler-650450.html (Erişim Tarihi: 29.04.2024)
[8] Ömer Faruk Pekgöz, “Enerji Diplomasisi Örneği: ABD-Yunanistan İlişkileri”, ankasam.org, 26.04.2024. https://www.ankasam.org/the-case-of-energy-diplomacy-us-greece-relations/ (Erişim Tarihi: 01.05.2024)
[9] Ömer Faruk Pekgöz, “Enerji Diplomasisi Örneği: ABD-Yunanistan İlişkileri”,
[10] Ömer Faruk Pekgöz, “Rusya-İran Anlaşması Enerji Boyutu”, ankasam.org, 03.02.2024. https://www.ankasam.org/rusya-iran-anlasmasi-enerji-boyutu/ (Erişim Tarihi: (02.05.2024)
[11] Ömer Faruk Pekgöz, “Rusya-İran Anlaşması Enerji Boyutu”
[12] Ömer Faruk Pekgöz, “Rusya-İran Anlaşması Enerji Boyutu”
[13] euronews.com, “Katar ile Çin Arasında ‘En Uzun Süreli’ Doğal Gaz Anlaşması İmzalandı”, 21.11.2022. https://tr.euronews.com/2022/11/21/katar-ile-cin-arasinda-en-uzun-sureli-dogal-gaz-anlasmasi-imzalandi (Erişim Tarihi: 03.05.2024).
[14] “Katar’dan Güneş Enerjisi Atağı”, 13.08.2020. https://www.stendustri.com.tr/katardan-gunes-enerjisi-atagi?ysclid=lvxhj8zvsy368426330 (Erişim Tarihi: 01.05.2024)
[15] “Çin ve Katar’da Yenilenebilir Enerji Kapasitelerinde Artış ve Yeni Yönelimler”, 20/03/2024. https://egesa.com.tr/blog/cin-ve-katar-da-yenilenebilir-enerji-kapasitelerinde-artis-ve-yeni-yonelimler (Erişim Tarihi: 01.05.2024)
[16] T.C. Ticaret Bakanlığı, ticaret.gov.tr, “Katar Al-Kharsaah’da 800 MW’lik Bir Güneş Enerjisi Tesisi Kurulacak”, 20 Ocak 2020, https://ticaret.gov.tr/blog/ulkelerden-ticari-haberler/katar/katar-al-kharsaahda-800-mwlik-bir-gunes-enerjisi-tesisi-kurulacak (02.05.2024)
[17] “Türkiye’de Petrol Aramacılığının Tarihçesi”, 14.02.2018. https://www.enerjiekonomisi.com/turkiye-de-petrol-aramaciliginin-tarihcesi/229/?ysclid=lvxiy79674171387723 (Erişim Tarihi: 01.05.2024)
[18] “Türkiye Petrol Üretimi”, (t.y.), https://www.enerjiatlasi.com/turkiye-petrol-uretimi (Erişim Tarihi: 01.05.2024)
[19] Nuran Erkul Kaya “Türkiye, hidroelektrik kurulu gücünde dünyada ilk 10 ülke arasında bulunuyor”, aa.com.tr, 01.09.2021. https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/turkiye-hidroelektrik-kurulu-gucunde-dunyada-ilk-10-ulke-arasinda-bulunuyor/2352223 (Erişim Tarihi: 01.05.2024)
[20] “Hidroelektrik Santralleri” (t.y), https://www.enerjiatlasi.com/hidroelektrik/ (Erişim Tarihi: 01.05.2024)
[21] “Türkiye’nin Güneş Enerjisi (GES) Kurulu Gücü Ne Kadar?”, 01.01.2024. https://futureflow.life/turkiyenin-gunes-enerjisi-ges-kurulu-gucu-ne-kadar-2024/ (Erişim Tarihi: 01.05.2024)
[22] Baha Ata, “Türkiye güneş enerjisi kapasitesinde rekor seviyeye ulaştı”, 29.03.2024. https://yesilhaber.net/turkiye-gunes-enerjisi-kapasitesinde-rekor-seviyeye-ulasti/ (Erişim Tarihi: 01.05.2024)
[23] Baha Ata, “Rüzgâr Enerjisinde Rekor Kırılarak Toplam Enerji Üretiminin %28’ine Ulaşıldı”, 11.01.2024.
https://yesilhaber.net/ruzgar-enerjisinde-rekor-kirilarak-toplam-enerji-uretiminin-ulasildi/ (Erişim Tarihi: 01.05.2024)
[24] Barış Şimşek, “Rus Gazı Dünyaya Türkiye’den Satılacak”, Sabah Gazetesi, (Erişim Tarihi: 01.05.2024)
19.01.2024. https://www.sabah.com.tr/ekonomi/rus-gazi-dunyaya-turkiyeden-satilacak-6791438 (Erişim Tarihi: 01.05.2024)
[25] İsmail Cingöz, “Akkuyu NGS, Türkiye İçin Bir Sıçrama Tahtası Olacak””, DHA, 03.05.2024, https://www.dha.com.tr/ekonomi/akkuyu-ngs-turkiye-icin-bir-sicrama-tahtasi-olacak-2432579?fbclid=IwZXh0bgNhZW0CMTEAAR22HuS2B89Swj9-XkUIs7KOjOG4_9a2nAI5r0obSWo_r4wnSBczcsBf_QE_aem_AVsCyFfporvUhyW-zuXqMJNWiHdCSvu2SHS0ZFPhloii3mkMp5AkX0zROWauImXFe4XbowegSdusmKhhu6xMmktt (Erişim Tarihi: 01.05.2024)
[26] “Kalkınma Yolu Projesi İçin İmzalar Atıldı”, 22.04.2024. https://ekonomimanset.com/irak-turkiye-katar-ve-baeden-kalkinma-yolu-projesi-icin-imza/ (Erişim Tarihi: 01.05.2024)
[27] HUB: Genel olarak, farklı noktaların bir araya geldiği merkezi bir noktayı ifade eder ve veri, enerji, bilgi veya diğer kaynakların toplandığı ve dağıtıldığı bir yapıyı ifade eder. Kullanım alanına bağlı olarak, hub’un işlevi ve yapısı değişebilir. https://www.datamarket.com.tr/sozluk/hub/ (Erişim Tarihi: 02.05.2024).