“La Reoublika” gazetesine demeç veren, Polonya iktidar partisi lideri, Polonya’nın eski başbakanı ve Rusya’da bir uçak kazasında hayatından olan Polonya Cumhurbaşkanı Leh Kaçinski’nin kardeşi Polonya iktidar partisinin lideri Yartoslav Kaçinski şöyle dedi:
“Biz Polonya’da gerekli olan reformların yapılmasına ‘özgür olmamızı sağlayacak DEVRİM’ diyoruz.
Biz biraz gücenmiş bir durumdayız: Şöyle, Ankara’ya karşı dostane davranılıyor, Varşova’ya ise sertçe bakılıyor.
Rusya ise 1989’dan sonra Avrupa’da beliren yeni gerçekliğe ayak uydurma yolunda adım bile atmadığını her geçen gün kanıtlıyor.”
Geçen yüzyılın 80’li yıllarında Yaroslav Kaçinski “Dayanışma” sendikasının aktif eylemcilerinden biri olarak 1989’da komünist rejimin düşmesinde çok aktif rol oynadı.
1991 – 1993 döneminde parlamento üyesiydi.
Polonya’da, 2005’te seçim kazanan, “Hak ve Adalet” isimli sağ partinin kurucusudur. 2006 – 2007 yıllarında iktidar olan parti lideri ve başbakan olarak “rüşvet ve bürokraside yolsuzluk” davası kahramanı ilan edildi.
O “La Republika” gazetesinin güncel siyasete ilişkin şu sorularını yanıtladı:
Soru: Sayın Kaçinski, Siz, Macaristan Başbakanı Viktor Orbanla birlikte, “Avrupa Birliği’nde karşı devrim yapılması gerektiği” tezini savundunuz. Bunun anlamı nedir?
Yanıt: Avrupa baştanbaşa büyük boyutlu değişikliklerle yüz yüzedir. Söylem özgürlüğümüzü, din özgürlüklerimizi, tartışabilme hürriyetlerimizi ve karar alma serbestliğimizi sınırlandıran Avrupa Birliğindeki nezarethane hareketlerdir. Demokrasinin nasıl yok edildiğine tanık olanlar biziz. Polonya ve Macaristan’da, Avrupa’da bu olaya karşı başkaldıranlar Orban ile ikiniziz. Bundan dolayı bir onunla ikimiz, Polonya’da “özgür olmamızı sağlayacak DEVRİM” olarak atlandırdığımız KARŞI DEVRİMİN yapılmasında direniyoruz.
Biz Avrupa’da ulusal devletler konseptine geri dönmek zorundayız. Çünkü özgürlüğü ve demokrasiyi ayrıca kültürel çeşitliliği güvence altına alabilecek olan ancak ilgili politik kurumlardır. Avrupa’nın kültürel birleşmesi bir geriye sökülme (yıkım) olacağından dolayı gelişmemiz için çok tehlikeli bir yön alabilir. Öte yandan, İngilizlerin “brekzit” kararı AB’ye ilk ağır darbeyi artık acımasızca indirdi. Ben, İngiltere’nin AB’ye döneceğine ve birlikte çok daha güçlü olacağımıza inanıyorum. Eğer Avrupa dünya çapında bir süper devlet olmak istiyorsa, buna uygun ve bunun gerekli kıldığı bir davranış sergilemeli ve halkların ve devletlerin ulusal ve etnik kültürel özgünlüklerini elinin tersiyle çöpe itmemelidir. Bu yapılabilir. Ulusal devletlerin güçlenmesi ve keyfi uygulamaların yolunun kesilmesi için bir gayrı resmi görüşmelerde bulunduk ve anlaşmalarda ne gibi değişikler yapılması gerektiğine önerilerimizi sunduk. Bütün ülkeler için aynı standartlar geçerli olmalıdır. Avrupa Konseyi bu konularda Türkiye ile ilişkilerinde Polonya ‘ya olan tutumundan çok daha dostanedir. Biz biraz gücenmiş bir durumdayız: Şöyle, Ankara’ya karşı dostane davranılıyor, Varşova’ya ise sertçe bakılıyor.
Soru: Jan Klod Yünker ve Martin Schultz gibi birçok Avrupa lideri sizi .ok sert eleştiriyor. Bu durumda ödün nasıl elde edilebilir.
Yanıt: Onlar bizim kendi başımıza karar vermemizi istemiyor. Onlara göre biz uyumlu ve siyasi olarak nezaketli birileri değiliz, ayrıca Polonya büyük bir devlettir. Gayrı resmi bir görüşmeden bana şöyle dediler: “Macaristan küçük bir ülke olduğundan dolayı bazı sorunlarla ilgili ödün verilebilir.” Fakat bu yaklaşım anlaşılan Polonya için geçerli değil. Biz de NATO ve AB üyesiyiz, ekonomimiz büyüyor, devletimizin mali imkânları istikrarlıdır. Bundan dolayı biz Yünker ve Schultz’un eleştirilerini kabul edemeyiz. Bize eleştirilerle saldırmalarındansa kazanan yoktur. Polonya her zaman Polonya kalacaktır.
Soru: Siz Avrupa için nasıl bir gelecek öngörüyorsunuz?
Yanıt: Eski kıta büyük bir süratle değişiklik kaydediyor, fakat kanımca isabetli bir yolda ilerlemiyor. Popülistler (halkçılar) dört bir yanda güç topluyor. Ben, örneğin Mar ile Pen’in seçim kazanacağına inanmıyorum, fakat o genç ve önünde daha çok zaman var. Ya da İtalya’daki Kuzel Lige veya İskandinavya’daki halkçı partiye bakınız. Ben Avrupa’nın 6 yıl sonra nasıl bir durumda olacağını söylemekte güçleniyorum. Güç toplayan popülistlerin baskısı altında AB patlayabilir. Bundan dolayı, AB kendi içinde reform yapmazsa, çökecektir.
Soru: Viktor Orban’ın sığınmacılar konusundaki referandumu gerekli miktarda Macar’ı seferber edemedi. Bu da Avrupacı yarı etnik topluluğa güç kazandırdı. Siz bu soruna nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yanıt: Ben Orban’ın kayba uğradığı kanısında değilim. Vatandaşların % 50’den fazlası sandık başına gidip oy kullansalardı iyi olacaktı. Sığınmacılardan herhangi biri herhangi bir ülkeden gelip orada kalmak ve yaşamak istiyor, kuşkusuz yerli yasalara uyması gerekir. Bazı Avrupa ülkeleri yerel düzen dediğimiz bu kuralları unutunca birçok yerde birçok çatışma çıktı. İslam sığınmacıların hele de kadınlara karşı saldırgan olmaları, tavrımıza bir başka gerekçedir.
Soru: Doğu Avrupa Polonya ve Macaristan’ı dayanışma konularında geri kalmakla suçladı. Sizin yanıtınız nedir?
Yanıt: Biz bu baskıyı hissediyoruz, fakat bükülmeyeceğiz. Söz konusu olan Angela Merkel’in kararlarıdır. Onunkiler türünden “tesadüfi” kararlar, ancak Almanya gibi iyi örgütlü ve istikrarlı bir devlette alınabilir. Avrupalı ortaklarla müzakere edilmeden, ancak sığınmacıların Almanya ekonomisine faydalı olacağı inancıyla bu insanların Avrupa’ya davet edilmesi bir ciddi örnektir. Fakat durum farklıdır.
Bununla birlikte ben Almanların İngilizlerin Avrupa Birliği’ndeki yerini de kaplamak istediğine inanıyorum. Onlar, muhtemelen AB içinde güçlü ve tehlikeli bir rakipleri olmasını istememişlerdir. Bu arada, Almanya ve AB, Polonya’nın bir milyondan fazla Ukraynalı sığınmacı göçmen kabul ettiğini unutuyorlar.
Soru: Rusya’da bir askeri saldırı gelebileceğinden korkuyor musunuz?
Yanıt: Rusya tarafından ardı arası kesilmez kışkırtma ve saldırgan hareketler geliyor. Polonya jetleri Baltık devletlerinin hava savunmasını sağılıyor. Rusya bugünkü hareketleriyle de, 1989 sonrası Avrupa’ya ayak uydurmadığını kanıtlamaya devam ediyor. Kanımca bu daha çok uzun sürecektir. Ruslar, bu işte bir sınır olduğunu fark ettiklerinde, biz durumu istikrara kavuşturmuş oluruz. Sovyetler Birliği dağılmazdan öncesinde olduğu gibi Moskova şimdi de bu saldırgan eylemler için tüm imkânlarını kullanıyor. Bu dirençte bir NATO ve ABD’nin dayanışmaya bel bağlıyoruz.