Dr.Mustafa KAHRAMAN

Konu: Cumhurbaşkanı seçimleri milliyetçilerin kapanında boğulmak isteniyor.

 

Bir devletin çökmesi, bir hükümetin düşmesi anlamına gelmez. Hükümetin düşmesi, bakanlar kurulunun dağılması, hükümet koalisyonunun dağılması veya bakanlardan yarısının istifa etmesinden sonra yeni bir kabine kurulamaması anlamına gelir. Şimdiki Bulgar hükümetinde bakanlardan 7-si Reformcu Blok ortaklığındandır. Bu blok’un bakanlarının topluca istifa etmesi Sofya hükümetini devirebilir ve Başbakan Boyko Borisov yeni bir kabine oluşturamaz, çünkü meclisteki sandalyelerden % 51’ine yani 121’ine sahip değildir. Ne ki böyle bir gelişme olması için Reformcu Blok üyesi 5 partiden birkaçının birden hükümetten çıkması, bakanlarını çekmesi ve meclis içinde muhalefet saflarına katılmasını gerektirir.

Bugün Sofya parlamentosunda Borisov hükümetine karşı olan ve erken genel seçim isteyen partiler şunlardır:

  • Bulgaristan Sosyalist Partisi – BSP;
  • Hak ve Özgürlükler Hareketi – DPS;
  • Bulgaristan için Seçenek Partisi – ABV;
  • Demokratik Merkez Partisi – NDS;
  • Reformcu Blok içinden – DCB
  • Reformcu Blok içinden – BZNS
  • Ve bağımsızlar grubu

Seçim isteyen bu partilere 17 Ekim 2016 günü yine Reformcu Blok bileşiminden olup Eğitim ve Teknolojiler Balanı ve Başbakan Yardımcısı görevinde bulunan Nevena Kuneva tarafından yönetilen “Bulgaristan Vatandaşları” da bir şart öne sürerek katıldı. Bayan Kuneva, basın toplantısı düzenleyerek, Reformcu Blok hareketinin ortak Cumhurbaşkanı adayı olan Trayço Traykov 6 Kasım 2016 seçimlerinde, daha önce yapılan 2 yerel ya da genel seçime göre daha fazla oy alamadığı halde “istifa edeceğini ve kadrolarını iktidardan çekeceğini” açıkladı. Bu partilerin ortak adayı Traykov halen seçimlere % 61 katılım durumunda  % 3,7 oy alırken, parti önceki 2 yerel seçimde % 4,2 oranında oy almıştı. Reformcu Blok daha önce genel seçime katılmamıştır. Bu ortamda devlet tüm partilerin birbiriyle anlaşamaması halinde iflas edip çökebilir.

Seçimi 21 gün kala kamuoyunda ve siyasi çevrelerde yaşanan olağanüstü gerginliği yaratan güçlerden biri de,  ilk kez meclise giren, güya “Yurtsever Güçler” (PF) adıyla reklâm edilen aşırı milliyetçi, azgın Türk, İslam, Müslüman ve sığınmacı düşmanı oluşumun Makedon İç Devrim Hareketi (VMRO) ortaklığı ile kaynaşmasından doğan şiddettir. Aşırı soldan olup, Rusofil çizgiyle su bulandıran “Ataka” partisiyle de çok yakınlaşan bu güçlerin bu yılın başında sunduğu ve mecliste onaylanan dış ülkelerde 35 sandık sınırlaması gerginlik kazanını kaynatan olaydır. Bu yasa değişikli, yasanın zorunlu kıldığı seçime sınırlama getirerek Türk seçmene eziyet etmek, onu vatanındaki siyasetten uzak tutmak, Bulgaristan’dan soğutmak ve topraklarını, yurdunu unutturmak amacı güdüyordu. 2015 ve 2016 Sofya meclisindeki adaletsizliklerin hepsinin temelinde milliyetçi-ırkçı kesimin başkaldırısı bulunuyor. Sosyolojik anketlerde onların adayı olan Karakaçanov’un % 8,7 oyla 3. yerde olması, kan kabartmalarına neden oldu. Bu arada eski faşist “Barannık” geçlik teşkilatı militanları da her fırsatta burun göstermeye ve yumruk sıkmaya başladılar. Bu güçler bugün yeni kurulan DOST partisinin kapatılmasını istiyor. Bulgar milliyetçiliği Türklerin her adımına karşı çıkıyor, bizi yerin dibine sokmaya çalışıyor.

Örneğin, seçme ve seçilme hakkı olan ve toplam sayıları 620 bin olan T.C.deki çifte vatandaş Bulgaristan Türkü’nün ancak ve en fazla 35 binin oy kullanabilmesi;

Almanya’daki 150 bin Bulgaristan vatandaşının ancak Büyük Elçilikte ve 3 konsoloslukta seçime katılma hakkı olması yani toplam 4 000 oy kullanabilmeye hak elde etmiş olması;

İngiltere’de toplanan imzalı dilekçelere göre 61 sandık açılması gerekirken, ancak 35 sandık açılması kararı;

240 bin seçmen işçimizin bulunduğu İspanya’da sandık sayısının 24 olarak belirlenmesi; vb insan haklarının ihlali olarak değerlendirildi. Bu konuda hakkını arayan vatandaşlarımız ki dış ülkelerde bulunan ve seçme ve seçilme hakkı olan, 18 yaşın üzerindeki vatandaşlarımızın sayısı 2 milyondan fazladır, çok sert ve şiddetiyle kitle tepkilerine neden oldu.

Geçen hafta muhalefet güçlerinin meclis kürsüsünü kullanarak seçim propagandası yapmasını engelleyerek önlemek amacıyla, bu seçimde aşırı sağ ve ırkçı milliyetçilerle ortaklık kuran “Ataka” partisi şefi Volen Siderov’un milletvekillerinin bir ay izine çıkmasını istemesi ve önerinin GERB tarafından desteklenerek hemen onaylanması gerginliği daha da arttırdı. Olay her işi yarım kalmış olan mecliste büyük bir heyecan yarattı. Gensorular da Cumhurbaşkanı seçiminden sonraya otomatik olarak ertelenmiş oldu

Aslında oy kullanmak zorunlu olan bu seçime katılmak için dilekçe veren (Ki buna zorunlu olan seçim ortamında gerek olmamalıdır), dış ülkede bulunan, toplam sayıları 60 olan vatandaş topluluklarının imzalı dilekçe verdiği her ülkede ve her yerde seçim bürosu açılması seçim yasasına göre mecburidir. Öyle ki, yasal olan şu ortamda, Türkiye, İngiltere, Birleşik Amerika ve İspanya’da açılması istenen seçim bürosu sayısının 35’ten çok daha fazla olduğu ortaya çıktığında, nefesler kesilir. Toplanmış ve Sofya’ya gönderilmiş imzalı dilekçelerle açılması zorunlu seçim sandıklarının yalnız birinin dahi seçim günü açılmadığı takdirde, Anayasa Mahkemesine gönderilecek tek dilekçe seçimi yasa dışı ve geçersiz kılabilir. İnsan haklarının, vatandaş temel haklarının ayakaltına alınması iktidardakilerin tüm hesaplarını allak bullak edebileceği anlaşılınca, o sandalyelerde sürekli şekerleme yapanların kafasında da jeton düştü ve meclis hemen yeniden toplantıya çağrıldı.

Öyle olsa bile, arabayı devirebilecek taş yine de yoldan kaldırılamadı.

Çünkü milliyetçi “Ataka”, güya “Yurtsever Cephe” ve VMRO, Mayıs ayında onaylanan yeni seçim yasasında, iktidardaki GERB önerisine uyarak, – Avrupa Birliği ülkelerinde seçim bürolarına birkaç sandık konması gibi kozmetik değişiklikle durumu kurtarmaya çalışıyor. Ne ki, onlar durumu kurtarmaya çalışsalar da asla kurtaramazlar, çünkü AB ülkelerindeki Bulgar vatandaşına tanınan haklar aynen ve eksiksiz olarak Türkiye’deki Bulgaristanlı vatandaşlara da tanınmalıdır. Çünkü onlar da 38 sandık için imza toplamışlar ve Sofya’daki Merkez Seçim Komisyonuna göndermişlerdir. 35 sandık ile imzalı dilekçeyle istenen 38 sandık arasındaki 3 sandığın açılmaması 6 Kasım 2016 seçimlerini geçersiz kılmaya yeter de artar. İşte bu durumda, hükümetin ayakları yine sallanıyor, çünkü aralarında bir sözleşme olmadan Borisov kabinesini destekleyen Valeri Sinyonov ve temsil ettiği 3 milliyetçi partinin, Türkiye Cumhuriyeti’nde 35 seçim bürosundan fazla seçim sandığı açılması durumunda “hükümetten desteği çekeceğiz” açıkladı var. Sözüm ona “Yurtsever Cephe” ile Makedon komitacılarının halen mecliste toplam 17 oyu var. Kabineden bakanları olmasa da, onlar Cumhurbaşkanı seçiminden hemen sonra yapılacağı açıklanan ilk gensoru oylamasında II. B. Borisov hükümetinin devrilmesi için oy vermeseler bile, çekimser kalmaları dahi hükümeti devirmeye yeter de artar. Bu durumdan milliyetçi-ırkçı inattan doğan gücün hükümet devirişini izlemiş olacağız.

Bu gelişmeler patlama işaretleri veren düdüklü tencere kapağını birazcık açarak, yüksek basıncı şimdilik bir nebze azaltabilen Başbakan Borisov’un yine usulca kapağı kapatmayı başarması ve altını kısması anlamına gelse de, yine aynı ortamda DCB partisi Başkanı Kınev’in kendisine “korkak” ve “tavuk çabanı” gibi benzetmelerine cevap vermesi gerekiyor.

Seçimlere 21 gün kaldı. Tüm insan ve vatandaş haklarının eşitliği dikkate alınmalıdır. AB’deki Bulgar vatandaşlarına 35’ten fazla sandık açma hakkı tanınırsa, T.C.’deki Bulgaristan vatandaşlarının (imzalı dilekçe sunmuş olmalarına rağmen, 35’ten fazla sandık açmalarına izin verilmemesi durumunda) insan haklarımız, seçme ve seçilme hakkımız doğrudan doğruya kısıtlanmış, sınırlanmış olurken ne gibi tepkiler geleceği de ilgiyle bekleniyor. GERB partisi aşırı milliyetçi ve ırkçıların dediğini yaparak iktidarda kalamaz.

İşte böyle bir ortamda demeç veren, Sofya hükümetinde bakanı olan, fakat mecliste iktidara muhalefet yapan, Reformcu Blok (RB)  üyesi Güçlü Bulgaristan Hareketi (DCB) partisi Başkanı Radan Kınev, “reform yapılmazsa Bulgar devleti çöker” dedi. Burada reform sözü adalet, insan hakları, seçme ve seçilme hakkını da içeriyor.

Anlaşılan B.Borisov’un GERB partisi ile milliyetçilerin VMRO, “Ataka” ve s.o. “Yurtsever Cephe” ortaklığının yapmak istediği tek reform Müslümanların, Türklerin insan haklarını, seçme ve seçilme hakkını kısıtlamaktır. Bulgaristan Türkiye sınırına tel örgü çekmektir. Azınlık çocuklarını kör cahil bırakmaktır. Azınlık aileleri ekmek parası için dış ülkelere gitmeye, kaçmaya zorlamaktır. Unutmayalım, tarihte kale duvarları uzaydan görünen imparatorluklar bile çökmüştür. İnsan haklarını, demokratik hak ve özgürlükleri tanımayan, vatandaşların hak eşitliğine, dil ve din eşitliğine, kültürel çeşitliliğe tahammülü olmayan hiçbir devlet uzun ömürlü olmamıştır. Türklerin oy kullanmasından korkanların AB’ne ne işi olabilir? Yasaklar, düşmanlıklar, sınırlamalar,  vatandaşı ekmek parası için yurt dışına gitmeye zorlayan kâfirler hiçbir iktidara dayak olmamıştır ve olamaz.

GERB partisine olan güvenimiz tükendi” deyen Kınev, “seçim kanunu dış ülkelerde çalışan vatandaşlarımızın haklarını savunmuyor” vurgusunu yaparken, “2017 baharında erken genel seçim”çağrısı yaptı.

Yazar