kuyan ihtiyar müftü, bunu ne kadar acıklı bir şekilde ilan ediyor: “Ecdadımızı yattığı, başımızın doğduğu bu memleketi terk etmek cidden acı ise de “Şimdi belki de, ‘SELANİK Mİ?’ diyenler bulunacak, onu biz çoktan unuttuk…
Hayır….Kardeşim, UNUTMA..Biz, Kumandan Tahsin Paşa’nın hainliği yüzünden kaybettiğimiz, dünkü memleketimizi bu kadar çabuk unutursak; Yunan tırpanı ile kemikleri hurdahaş edilen ecdad ölülerine karşı “ASIL ÖLÜ SİZ DEĞİL, BİZİZ!” demiş olmaz mıyız?
Bayramlarımızı, düğünlerimizi, tatlı, acı günlerini yaşadığımız bu eski Türk şehrinin mezarı başında bir FATİHA’da okumayalım mı? O Selanik ki, bozguna, işgale uğramış Türk milletine önderlik eden bir serdar yetiştirmiştir.
SELANİK’İ UNUTMA—MUSTAFA KEMAL PAŞA’YI UNUTMA
Çocukluğum da Plevneli bir ihtiyar tanırdım.
“-Allah büyük. Bir gün olup devir değişecek, Moskof baş aşağı gelecek, mutlaka Plevne sonunda bizim olacak” derdi. O bu ümit ile seksenine kadar yaşadı ve Plevne Marşı’nı son nefesinde tekrar ede ede öldü. Zavallı ihtiyar, Plevne’de Bulgarların gaydalarını şişirdiklerini hatırlamak istemiyordu.
Bugün kü nesil, seksenlik Plevne muhaciri kadar hafızalı değilse de, daha dünkü vakayı hatırlamayacak kadar UNUTKAN MIDIR?
Senelerin külleri altında sönmüş bir yanardağı gibi duran RUMELİ BOZGUNU’nun heyecanlarını, son Türk kafilesi Akdeniz’in öte yakasına geçtiği bu günlerde tekrar acı acı hatırladım.
Başkaları nasıl isterse, öyle düşünsünler, ben Plevne’li yaşlı Türk gibi, son nefesime kadar, SELANİK’i yüreğimden, Hortacı Camisi’nin beyaz minaresini, Beyaz Kule’yi dilimden düşürmemeye çalışacağım
ZAVALLI SELANİK, ZAVALLI RUMELİ

Yazar