Tarih:  12 Temmuz 2020

Bir bina yıkılırken ilk düşen taş ne temelden ne de çatıdandır. Bulgaristan devlet yapısı da duvardan sökülmeye başlandı. Önce uluslararası uyuşturucu mafyasıyla çalışan Örgütlü Suç Mafyasıyla Mücadele polisi şefi, ardından Ahmet Doğan ve Delyan Peevski gibi mafya oligarşisi çatısından saray ve köşklerinden yuvarlak taşlar, dokunulmazları koruma örgütü şefi, subayları ve bu işlerde parmağı olan Burgaz Polis Şefi ve daha birçokları yuvarlandı.

Ne var ki Bulgaristan’ın geleceğini bu defa sokak gösterileri ve kitle mitingleri belirledi.

Sürtüşme olmadan ateş çıkmaz diyenler de haklı çıktı. 10 Temmuz gecesi Sofya sokaklarındaki miting, yürüyüş ve çatışmalar da durumun gerçek yüzünü halka gösterdi. Sofya’da Başbakan Boyko Borisov ve hükümetini desteklemeye beş Sofyalı çıkmadı. Politikanın yanından geçmeyen, bir sandviç, bir şişe su ve 30 leva yevmiyeye Varna’dan Sofya’ya getirilenlerin olanlardan haberi olmadığı gibi, olacak olanlar da da umurlarında değildi.

Hükümet İç Savaşa yol vermeyeceğiz dese de, hafta sonunda Sofya’da Burgaz’a bağlı “Rosenets” parkında polisle göstericiler arasında sert çatışmalar yaşandı.

Bu defa paralı gösteriler sanki geri tepti.

2 defa mitingde konuşan Cumhurbaşkanı Rumen Radev, 11 Temuz 2020 Cumartesi saat 15’te TV’ye çıktı ve Avrupalı Bulgaristan Vatandaşları GERB Partisi lideri Boyko Borisov’un sözde  “yurtseverlerle” kurduğu kabineden istifa etmesini istedi. Cumhurbaşkanı bu olayların ardında olan ve Cumhurbaşkanlığı makamının dokunulmazlığını ayakaltına alan ve Cumhurbaşkanlığı içinde tutuklamalarda bulunan Baş Savcı İvan Geşev’in de hemen istifa etmesini resmen istedi.

Borisov hükümetinin istifa etmesi, Cumhurbaşkanı’nın meclis dışında bir geçici erken seçim hükümeti kurulmasına yol açacaktır.

Bu gelişmeler,  “Covid -19” durumunun ağırlaştığı şartlarda hız aldı. Bulgaristan sağlık durumunu normalleştiremiyor, korona virüs olayları artıyor, işsizlik % 30’a yükselirken, herkes maske takmış konuşmaktan korkarken, fiyatlar % 70 gibi yükseldi ve geçim derdi her hanenin belini kırıyor.

Cumhurbaşkanı Radev şöyle dedi:

“Ülkede meydana gelen durumdan bir tek çıkış yolu var: Bu da, hükümetin ve Başsavcının hemen istifa etmesidir!”

Radev şunu vurguladı:

“Toplumsal gerginliğin bütün sorumluluğu Başbakan Borisov’undur, bunu görmeyen kalmadı.  Ülkemizin il merkezlerindeki avukat barıları Başsavcının değiştirilmesinde ısrar ediyorlar. Patlayan öfke çok derindir. Yıllardır toplanmış bir nefrettir. Halkı korkutarak veya güç kullanıp baskı uygulayarak gemlenemez.“

Radev, “Avrupa Birliği, Bulgaristan’daki parçalanmaya ve sertleşen şiddete gözlerini sımsıkı kapayarak bakmaya devam edemez.” Dedi.

Cumhurbaşkanı Radev’in belirttiğine göre, “Şiddet ve yalan dolan üretmek hükümete  ve savcılığa güveni yeniden sağlamayacaktır. İstifa isteğine uyulmaması ülkede kargaşa tehlikesini kat kat arttıracaktır. Hükümeti ayakta tutma ve oligarşi kazanımlarını koruma denemeleri, insanların parti üyeliklerine, etnik ve milli mensubiyetlerine göre birbirlerine karşı kışkırtılmaları ve sürülmelerine asla olanak verilemez ve mutlaka önlenmelidir. ”

Radev konuşmasını şöyle tamamladı. “Bulgaristan’da mafyaya karşı birlikte direnme uzlaşması kuruluyor. Anti-mafya cephesinde milyonlarca Bulgaristan vatandaşı birleşiyor. Bu güç birliği paradan, medyalardan ve iktidarın idari imkânlarından çok daha güçlüdür. Devlet güçlerini yasalara uymaya davet ediyorum!”

Bu çağrıdan hemen sonra açıklamada bulunan BG Başsavcısı İvan Geşev, “Cumhurbaşkanı Anayasa’ya aykırı hareket ediyor. İstifa etmeyeceğim!” dedi.

Olağanüstü toplantı yapan GERB partisi Milli yönetimi adına basın toplantısı düzenleyen Başbakan Yardımcısı Tomoslav Donçev, hükümet istifa ettiğinde, meclis dışı bir geçici kabine kurulacak ki, parlamentonun dağıtılmasıyla bütün siyasi güç Cumhurbaşkanı Radev’in elinde toplanacak ve Bulgaristan’da diktatörlük uygulanacak, bu nedenle diyalog başlatalım, dedi.

Olayla ilgili verilen demeçlerin hiç birinde, hükümetin düşmesi durumunda yeni seçimlerin hangi tarihe alınacağı ve hangi sisteme göre yapılacağı konusunda herhangi bir açıklama yapılmadı. Daha önceki açıklamalarda meclis seçimlerinin 21 Mart 2021 tarihinde yapılması öngörülmüştür.

Hafta sonunda bütün gücünü “Rosenets” konak parkında toplayan Hak ve Özgürlük Hareketi (HÖH-DPS) üyeleri ile yapılan söyleşilerde, birçokları “Bulgarca bilmediklerini” söylerken bazıları da “Katunitsa” olayının tekrar etmemesi için geldik” dediler.

Plovdiv Belediyesine bağlı “Katunitsa” muhtarlığında Bulgaristan Romenleri lideri “Çar Kiro” Sarayı ve yakınlarının evleri yakılmış, ailesi hapse atılmış ve daha sonra da yerleşim yerinden kovulmuşlardı. Bu Bulgar milliyetçi ve ırkçılarının bir barbarlığı idi.

Bu olay Bulgaristan Müslümanlarının içindeki korkunun canlı olduğunu gösterdi. Birimizin başına gelen hepimizin başına gelir fikri nöbet tutuyor.

Şu anda ben Ahmet Doğan’ın “başında kuzgun gibi dönen” tehlikenin ne olduğunu bilmiyorum. Fakat Bulgar İç İşleri Bakanlığı Genel Sekreteri, İstihbarat ve Güvenlik Örgütü DANS Genel Başkanı ve Milli Koruma Amirliği şefinin, anında  Başbakan Boyko Borisov’un emriyle toplanıp Ahmet Doğan ve Daniel Peevski’nin korumalarını toplamaları, serbest bırakmaları ve ikisini de, sen ben gibi,  sıradan vatandaş durumuna çekmeleri dikkat çekicidir. Bulgaristan Türkleri bu olayı 1984 Aralığından önce bir defa yaşamışlardı. Bulgar BKP partisi ve Türkler arasında 3 016 ajan besleyen “DS” politik istihbarat örgütü, bu vatandaşlara “bize hizmet ederseniz ismini değiştirmeyiz” vaadinde bulunmuştu ve sözünde durmadı. Hatta BKP ve Bulgar devletine hizmette baş aktör olan Şükrü Tahir’in ismi bile Orlin Zagorov olarak değiştirilmişti. Şimdi de Ahmet Doğan,Bulgaristan Türklerine bundan böyle yeni hiçbir hak tanınmasına müsaade etmeyeceğim sözleşmesini daha 1993’te Moskova’da imzalanmış ve Rus mülkindeki yazlık köşkte koruma altına alınmış olsa da, gördüğünüz üzere ejderhalar arasında yalnız kaldı. Yaptığı kötülüğü ise kendisi de görebildi, otobüslerle koruyucu güç olarak taşınan kardeşlerimiz ne Bulgarca ne de Türkçe dert anlatamayacak duruma getirilmiştir. Türk kimliklerinin simgesi yalnız kafalarındaki HÖH simgeli, zeytin dallı şapka kalmıştır.

“Rosenets” körfezinde ve parkında meydana gelen olayla ilgili sayın okurlarımıza şu açıklamada bulunmak isterim.

Rosenets” adlı mevki Karadeniz’de Burgaz iline ve belediyesine bağlı bir kıyı şerididir. 1997’de Birleşik Bulgaristan Güçleri (ODC) Başkanı ve Başbakan İvan Kostov “Rosenets” adlı Karatenizle sınırlı bu toprak parçasını Rusya “Lukoyl” petrol şirketine satmıştır. O tarihten başlayarak bu kıyı şeridi Bulgar mülkü olmaktan çıkmıştır. Üzerine kurulan konaklar, saraylar, seralar, bekleme kulübeleri vs işin teferruattır. Aynı şekilde “Kamçıya” Rus gençlik kampüsü de bir askeri üs planına göre kurulmuş ve Varna yakınında bir Rusya tesisidir. Ayrıca T.C. devlet sınırından Romanya-BG Karadeniz devlet sınırına kadar 100 binden fazla Rus taşınmazı vardır. Bu gerçeğin 2020 Temmuzunda devlet siyasetine deprem yaşatması ve hükümet istifası istenmesi kadar derinleşmesine, bir uyanışın motoru olmaya heveslidir.

Buradan bizim çıkaracağımız bir sonuç vardır.

Eğer bundan sonra, Bulgaristan’da ana slogan “BİRLİKTEN GÜÇ DOĞAR” yerine “MÜLK ADALETİN TEMELİDİR” olacaksa, T.C.de yaşayan Bulgaristan Türklerinin hepsinin Bulgaristan’daki bir karış taşınmazına bile tapu çıkartması zamanı gelmiştir. Bu iş için, muhtarlık ve belediye paftalarından başka 3 kişinin (komşunun) şahitliği de yeterlidir. Bugün Ahmet Doğan’ın bir vatandaş olarak başına gelenlerden ders çıkarmalıyız ve Bulgaristan Cumhuriyeti sınırları içindeki malımıza mülkümüze sahip çıkmalıyız. Başka diyeceğim bir şey yoktur. Hükümetler düşer, yenisi kurulur, fakat Bulgaristan gerçekten “özel mülkiyetin kutsallığı yasasını” uygulayacaksa, biz soydaşların hareketlenme zamanı gelmiştir. Olayların bu noktadan ötesine, köydeki yaşlılarımızın hangisine sorarsanız sorunuz “Karga karganın gözünü çıkarmaz!” olanlar bir oyundur, der ve keser.

Bizi izlemeye devam ediniz.

Paylaşınız.

Doktor tavsiyesi: Ellerinizi sıkça yıkayınız ve maskesiz sokağa çıkmayınız!

Yazar