Cihan MOĞULTAY

   Karabağ’ın işgâlden temizlenmesi adına Azerbaycan tarafından başlatılan operasyon bütün hızıyla ve başarıyla devam ediyor. Bu operasyon sadece işgâl altındaki topraklarımızın kurtulmasından ibaret değil elbette. Aynı zamanda enerji koridorumuz ve Orta Asya’da bulunan devletlerimizle de olan karayolu bağlantısı adına ayrı bir önem arz ediyor. Tabi bu operasyonlar devam ederken dünyanın çeşitli ülkelerinden de Azerbaycan’a engel olmak isteyenler var. Bunların başında annesi Ermeni olan dış işleri bakanı Sergey Lavrov ve ülkesi Rusya, Ermeni lobisinin en güçlü ve faal olduğu ülkelerden Fransa’yı bir çırpıda söyleyebiliriz. Bunlara ilave olarak aynı dine mensup olduğumuz İran’da el altından Ermenistan’a desteği devam ettirmekte. Geçtiğimiz hafta el altından yaptığı destek sobelenince hemen ağız değiştirip Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü destekliyoruz demecini verdiler.

   Bu gün Ermenistan ve Rusya, Azerbaycan’a ne kadar düşmansa bunlardan daha fazlasını İran sergilemekte. Pek gündeme gelmese de Azerbaycan sınırları içinde İran devleti tarafından açılmış 150 tane Şii okulu bulunmakta. Belki bu yazıyı okuyan bazılarınız İran’ın ve Azerbaycan’ın aynı mezhebe sahip olduğunu söyleyerek bunda ne var diyebilirler. Yalnız durum hiç de sanıldığı gibi değil.

   2019 yılının Eylül ayındaki Aşura etkinliklerinde Azerbaycanlı çocuklar tıpkı İranlılar gibi kendi kendilerini dövmüşler ve bu durum hem ülkede endişelere hem de tepkilere yol açmıştır. Bu olaydan hemen sonra Aile, Kadın ve Çocuk İşlerinden sorumlu komisyon Ekim ayında çocukların bu faaliyetlere katılmasını engelleyen bir yasa tasarısı önerdi. Ne yazık ki bu tasarı için hiçbir şey yapılmamış ve üstüne İlham Aliyev’in İran’ı ziyareti sırasında Ali Hamaney bu duruma tepki göstermiş ve bu öneriyi eleştirmişti. Aslından bundan daha vahimini ise İran Genelkurmay Başkanı 2011 yılında şu sözlerle söylemişti: ‘’ Azerbaycan’ın İslami (İran) kurallara göre yönetilmesi gerekir. Aksi takdirde Azerbaycan hükûmeti halkının uyanışını bastıramayacak ve ülkeyi karanlık bir gelecek bekleyecektir.’’

 

   İran’ın Ermenistan’a bu kadar destek çıkması elbette boşuna değil. İran’da kendi enerji koridorunu oluşturmak istiyor. İran’ın bu isteğinin yerine getirilmesinde ve Ermenistan’ı desteklemesinde Rusya’nın da rolünü unutmamak gerekir. İran bu uğurda her yıl Tahran’da sözde soykırımı anma etkinlikleri düzenliyor. Yine İran’la ilgili olarak Azerbaycan devlet raporlarına girmiş bir önemli hadise de şudur: İran’ın mevcut dış işleri bakanı Cevat Zarif’in de kurucularından olduğu İran Uluslararası Araştırmalar Derneği’nin Ermeniler tarafından Azerbaycan’a karşı kara propaganda yapmaktan başka bir şey yapmayan bir örgüt olduğudur.

 

   Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz:

  Azerbaycan ordusu cephede her ne kadar Ermenistan’la savaşıyor olsada sadece cephede değil içeride de başka ülkelerle de savaşmak zorunda. Devlet yönetmek feraset ister. Maalesef ki Aliyevler bu konuda çok da başarılı değiller. Çünkü en azından İran’ın ülke içindeki faaliyetleri hakkında gerekli tedbirleri almış olurlardı. Hatırlayınız, Rahmetli Ebulfez Elçibey İran’a neden ziyaret gerçekleştirmiyorsunuz sorusuna, ‘’İran, benim orada yaşayan kardeşlerime haklarını veriyor mu ki ben onları ziyaret edeyim’’ demişti. Şimdi geldiğimiz noktada ise bırakın İran’da yaşayan Türkler’in haklarını almalarını İran, Azerbaycan’ın iç işlerine müdahale edecek duruma gelmiştir. Bunun içinde 2015 yılında Azerbaycan’da Nadaran civarında olan olayları hatırlamakta fayda var. Yine buna mukabil İlham Aliyev’in İran ziyaretini de göz ardı etmemek gerekir. Umarım özgürlüğüne kavuşmak üzere olan Karabağ gibi Güney Azerbaycan’da özgürlüğüne kavuşur. Buraları Doğu Türkistan ve Arakan’da izler.

 

 

 

Yazar