Avusturya’da 29 Eylül’de yapılacak genel seçimlerde 8 ulusal partiden 27 Türkiye kökenli milletvekili adayı parlamentoya girmek için yarışıyor. Seçim öncesi Türk toplumuna sandığa gitme çağrısı yapan Türkiye kökenli adaylar, kullanılmayan oyların popülist ve aşırı sağcı partilere fayda sağlayacağı uyarısı yaptı.
TÜRKİYE kökenli adayların büyük çoğunluğu Sosyal Demokrat Parti (SPÖ), Avusturya Komünist Partisi (KPÖ) ve Yeşiller listelerinden aday gösterilirken, önceki seçimlerde Türkiye kökenli adaylara da listesinde yer veren merkez sağ Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ve liberal Yeni Avusturya Partisi’nin (NEOS) Türk aday göstermemesi dikkati çekti. Avusturya’da yaşayan 300 bine yakın Türkiye kökenliden yaklaşık 100 bini seçmen.
Avusturya siyasetinde etkin olmaya çalışan Türk siyasetçiler, 2017 seçimleri sonrasında iktidara gelen ÖVP ve aşırı sağcı FPÖ koalisyon hükümetinin göçmen, Türk ve Müslüman karşıtı politikalarından ciddi oranda olumsuz etkilenen Türk azınlığın ülkedeki siyasi gelişmelere daha duyarlı olması gerektiğini düşünüyor. Doğumdan mezara her yönüyle Avusturya’yı yurt edinen Türkiye kökenli seçmenlerin kullanmadıkları her oyun aşırı sağcı veya sağ popülist partilerin hanesine yazıldığına dikkati çeken Türk adaylar, Türklerin sandığa giderek siyasi bir güç olduklarını göstermeleri gerektiğinin altını çizdi.
ÜLKENİN EN EĞİTİMLİ ADAYI
Bin 476 milletvekili adayı arasında en eğitimli aday olarak gösterilen Dr. Tarık Mete, SPÖ’nün Salzburg listesinde ikinci sıradan seçimlere giriyor. Hukuk, siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler gibi 6 farklı üniversiteden mezun olan Dr. Mete, aynı zamanda hukuk doktorasına sahip.
Aşırı sağcı hükümetin 17 aylık iktidarı süresince göçmen karşıtlığı üzerinden siyaseti yönlendirdiğini, çıkartılan yasaların büyük çoğunluğunun ülkede yaşayan azınlıkların aleyhine olduğunu belirten Mete, ikinci bir aşırı sağcı hükumetin kurulmaması için diğer siyasi partilerin sandıktan daha güçlü çıkmaları gerektiğini söyledi. Mete, ÖVP ve FPÖ koalisyonunun oluşmasını yalnız sosyal demokratların engelleyebileceğini ifade etti.
Avusturya’da son yıllarda artan Müslüman ve göçmen karşıtlığının sözlü ve fiziki ırkçı saldırılara ciddi zemin hazırladığına dikkati çeken Mete, “SPÖ içerisinde yaklaşık 17 yıldır siyaset yapan biri olarak, ırkçı saldırılar karşısında durmaya çalışıyorum. Özellikle Müslüman kadınlara yönelik artan saldırıları gündeme taşıyarak kamuoyunun dikkatini bu yöne çekmeye çalışıyorum. Bizim siyasi partilerde yer almamız, bu ve benzeri konuların ülke gündemine taşınmasında önemli bir rol oynayacaktır” dedi.
‘HAKLARIMIZI SAVUNANLARA OY VERİN’
Dini ya da siyasi görüşü nedeniyle kimsenin ayrımcılığa maruz kalmaması gerektiğini vurgulayan Mete, ortak sıkıntı ve problemleri yaşayan farklı azınlıklarla birlikte hareket edilmesi gerektiğini, Türk ve yabancı kökenli isimlerin yalnız belirli partilerde değil, yabancı karşıtı olmayan her siyasi oluşum içinde yer almaları gerektiğini söyledi: “Kesinlikle sandığa gidilmesi gerekiyor. Ancak eskiden olduğu gibi yalnız adayların isimlerine bakarak oy kullanmamalıyız. İsminin Ahmet, Hasan, Ayşe olması önemli değil. Önemli olan bizim haklarımızı gözeten, ayrım yapmayan, bizleri daha iyi bir geleceğe taşıyacak aday ve partilere oy vermeliyiz.”
‘KULLANILMAYAN HER OY…’
SPÖ’den Tirol milletvekili adayı Süleyman Kılıç da aşırı sağcı hükümet döneminde artan ırkçılık ve ayrımcılığa dikkati çekti. Eski Başbakan Sebastian Kurz’un söylemlerinin aşırı sağcı partiden çok farklı olmadığını belirten Kılıç, olası bir ÖVP-FPÖ koalisyonunun önlenmesi için sandığa gidilmesi gerektiğini anlattı. Kılıç, şöyle konuştu: “Popülist ve aşırı sağcı siyasi partiler, azınlıkların geleceklerini olumsuz yönde etkileyecek yasalar çıkarmaya çalışıyor. Avusturya’da Türkiye kökenli vatandaşlarımız oylarını kullanmak zorunda. Kullanılmayan her oy, aşırı sağcı partiye destek vermek anlamına geliyor. Bunu bizim toplumumuzun tam anlamıyla kavraması gerekiyor. Türk ve göçmen toplumu üzerinden ülkenin temel sorunlarının örtbas edilmesine karşı çıkmalı ve özellikle gençlerin geleceğinin karartılmaması için aktif çalışmalar yürütülmeli. Avusturya siyasetinde bizler etkili olmalıyız ve biz kendimizi anlatmalıyız, başkalarının bizi tanımlamasına müsaade etmemeliyiz. Bizim yerimize konuşanlar kendi istedikleri gibi bizi tanımlıyor.”
‘BİRLİKTE HAREKET ETMELİYİZ’
Türk toplumunun Avusturya siyasetine karşı ilgisizliğine işaret eden Kılıç, “Bizler daha ziyade Türkiye’nin gündemini takip ediyoruz. Burada yaşıyor, burada geçimimizi sağlıyor, hatta burada gömülmemize rağmen buranın siyasetiyle ilgilenmiyoruz. Bizim ilgilenmediğimiz alanları ise başkaları dolduruyor. Avusturya’da yaşayan Türklerin ortak değerler etrafında toplanarak birlik içinde hareket etmesi gerekir” dedi.