2 500 000 > 2 200 000.
Bulgaristan’da politik don var. Ülkeyi kimin idare edeceği artık hiç mi hiç önemli değil.
Son formül 2 500 000 > 2 200 000 ‘den büyüktür. Bu, iki buçuk milyon iki milyon iki yüz binden büyüktür anlamındadır. Açıklaması ise şudur:
Bulgaristan’daki iş gücünün iki buçuk milyonu ülke dışına çıkmıştır. Ülkede “çalışanlar” demiyorum, işe gidenler iki milyon iki yüz bin kişidir. Dış ülkedeki sayıdan azdır. Bu dengesizlik Bulgaristan tarihinde ilk kez yaşanıyor. İngiltere’nin Bulgarlara çalışma ve sosyal yardım hakkı tanımasıyla başlayan dış ülkelere yeni dalga akıma katılmak isteyenler bavul sıkıyor. Bulgar iş pazarında tam bir çöküş yaşanıyor.
Örneğin işe giden memurlar iş yerinde yapacak pek bir şey olmadığından, bilgisayarda karta diziyor. 2012 – 2013’te ülkenin hiçbir il merkezinde uygulamalı eğitim veren meslek okulu açılmadı.Nüfusun yaşlanması ve her yıl emekliye ayrılan ustabaşları ve ustalardan boşalan yerleri dolduracak uzmanlaşmış gençler aransa da bulunamıyor. İş ehli kadro sıkıntısı artmaya devam edecek.
TÜRKİYE ZOR GÜN DOSTUDUR:
Burada biz Bulgaristan Türkleri, Pomaklar ve Müslüman Çingeneler için en önemli istihdam alanı Türkiye ekonomisidir. Türkiye ekonomik ve sosyal alanda hızla kalkınan bir ülke olmasaydı ne yapardık bilmiyorum!? Başbakan T. Erdoğan’ın uyguladığı çok yönlü ve kesintisiz kalkınma programları dünyayı şaşırttı, Türkiye’yi dünya onuncusu yaptı. Dünyanın ve hele Balkan halklarının Türkiye’ye bakış açısı tamamen değişmiş durumdadır. Türkiye’nin başarılarına sevinenler artıyor. Türkiye Yakın Doğu ve Balkanların en sevimli ülkesi durumuna geldi. Yüz binlerce yurttaşımız Türkiye’de istihdam buldu. İş öğrendi. Vatanda kalan yakınlarına yardım edebildi. Gençler okudu. Sıcak yuva kuranlar oldu. İş güç sahibi oldu. Bu iyilik unutulacak gibi değildir.
BİZ SOYDAŞ GURBETÇİLERİZ:
Öncelikle gençler olmak üzere 2.5 milyon Bulgaristan vatandaşının yuvalarını terk edip gurbetçi olması politikacıları düşündürmelidir. Kim kendini ne kadar zeki, akıllı ve bilge gösterirse göstersin, durum ortadadır, ülke çökmüş ve yöneticilerin kafaları donmuştur. Yapılan tüm farklı tespitler yanlış olur. Dış ülkelerdeki Bulgaristanlılara T.C. deki soydaşlarımız da dahildir. Son hesaplamalara göre, Türkiye’de Ocak 2014’te 700 binden Bulgaristanlı var. Bu kardeşlerimizin ekonomik ve politik sahneye gerçekten çıkma ve belirleyici olan sözün sahibi olma zamanı geldi. Bu fırsat kaçırılmamalıdır.
Biz Türkiye’deki soydaşlarımız doğup büyüdüğümüz yerleri Vatan bilmiş, sevmiştik. Biz Bulgaristanlı Türk yurtseverlerdik. Bu anlayış, bilinç ve duygular bize onur veriyordu. Bizim başımıza, ailelerimizin başınaTOTALİTARİZM BALYOZU inmemiş olsaydı, bizim buralarda ne işimiz olurdu! Bizim güzelim Vatanımız, evimiz, yurdumuz, işimiz, mesleğimiz varken, gurbetçi olmayı kendimize yakıştıramazdık. Biz kovuldukta geldik. Biz büyük bir politik donmuşluğun, büyük ve kalın bir politik buzlanmanın, karanlıkların zindanı bir yolsuzluğun içine düşmeseydik, yola düşer miydik!? Ne yazık ki, bu politik katılaşma, beyin ve kalp durgunluğu, totalitarizm felci bizi perişan etti de, son 25 yılda buzlar erimedi, balon kafalıların beyinsizliği savmadı, toplum üzerine çöken boğucu ağır sis kalkmadı, el yordamıyla bile olsa yol bulunamadı, kaldıkları yerde donanlar, buz kesmiş yerlerinde duruyorlar.
GERİ ÇAĞRIYORLAR:
Bakanlar Kuruluna bağlı, AB ve devlet parasıyla dünyayı gezip 11 ülkede 13 şehirde BULGAR İŞ GÜCÜYLE görüşmeler, toplantı, seminer düzenleyip YABANCI ÜLKELERDE ÇALIŞAN VE YAŞAYAN BULGARİSTAN VATANDAŞLARINI VATANA GETİ ÇAĞIRAN EKİPLER OLUŞTURULUYOR.Sofya TV-programları, basın ve kamuoyu konuyu işlemeye başladı. Pek tabii, bu kaçak toplama, amanBulgaristan’a dönün!, Vatana ihanet edilir mi? Vatan sizi bekliyor! Dağlar taşlar sizi özledi! Evlatlarınız Vatansız yetişecek, lütfen dönün! Bizde de iş bulursunuz! Vatan hepimizindir! Sizsiz öksüz kaldık! Dönün!. İş gücümüzü iade edin etkinlikleri düzenleyici gruplara katılacak genç kişilerin hepsi henüz belli olmadı.
Şimdi siz bana “aman canım Bulgar’ın derdi bitmez, sıkışmıştır, baksın işine, bizim başımıza gelen hepinizin başına gelecek demiştik, yesinler paparayı…”
Ama burada bazı özellikler var onlara büyültenle bakalım, yanı gelin birlikte pirincin taşını ayıklayalım da, dişimizi bir daha kırmayalım. Şimdi, bu, insan kandırma ve dış ülkelerdeki gurbetçileri geri toplama delegasyonları 11 devleti gezecekler ya. Bu devletlerin cetvelinde yani arasında Türkiye Cumhuriyeti yok. 15 bin Gurbetçimizin çalıştığı ve kanunsal durumların yarattığı aşılmaz engeller yüzünden vatandaş statüsü bile alamadan adada barınmaya devam ettiği KKTC’ne de gitmeyecekler. Yukarıda yazdım. 2 500 000 (iki buçuk milyon) Bulgaristan vatandaşı dış ülkelerde nafaka peşindedir. Bu insanlardan 700 000 /yedi yüz bin) Bulgaristanlı için ekmek teknesi Türkiye’dir. Türkiye’de iş bulup çalışan Bulgaristanlılar Batı Avrupa ülkelerinde sürünenlerden defalarca memnun, mutlu ve sosyal yaşama uyabilmişlerdir.
Kuşkusuz hem ben, hem de sen, sayın okurum, “bize neden gelsinler, biz Türk’üz, biz Pomak’ız, biz milletteniz, biz kovulanlarız, biz istenmeyenleriz, biz ötekiyiz, hor görülenleriz….. Biz onların 100 yılda gerçekleştirdikleri büyük hülyaları değil miyiz?! VE BİR DE, BİZ O TOPRAKLARI VATAN BİLENLERİZ VE ÇOK KALABALIKIZ.
BİZ, O TOPRAKLARIN EVLADI OLDUĞUMUZDAN UTANMIYORUZ.
Ne oldu? Bulgaristan başlarına yıkıldı. Sağ olsunlar, aramızdan olup, bizlerden olup şu sözleri söyleyebilen yürekliler de vardı: “Bu halka etmeyin! İnsanları üzmeyin! Türklerin rahatını bozmayın! Onları kışkırtmayın! Kimseyi incitmeyin! Türkleri kakalamayın! Pomakları itelemeyin! Ezmeyin! Kovmayın deyen yüreklilerimiz, cesurlarımız da vardı. Onlar dünyayı ayağı kaldıranlardı. Sağ olsunlar. Allahın rahmetine kavuşanların yattığı yer nur olsun! Gittik diye, aman kurtulduk deyip bayram edenler, arkamızdan kına yakanlar oldu.
KUŞLAR YUVALARINA DÖNER. Dönecektir! Dönmelidir!
Yuvalarına dönmeden yavrularına göz açtıramaz, onları yuvadan itip uçmayı öğretemez. Onlar olmadan kurtlar, böcekler, sinekler her yeri pisler kurutur. Kuşlar olmadan doğa öksüz kalır. Vatan toprakları da öyledir. Biz gideli gözü yaşlı öksüzdür.
Neymiş efendim. Geri dönün kampanyası başlatmışlar da Türkiye’ye KKTC’ye uğramayacaklarmış. Vay vay! Bir defa onlara KOVULANLAR ile KAÇAKLAR arasındaki dağlardan büyük farkı anlatalım. Anlatmamıza da gerek yok, çünkü gidip kaçaklarla görüşmelerinde, ağız dolusu küfürler kulaklarına doldukça, akılları başlarına gelecektir. İşitecekleri lanet sözlerini önceden söyleyip de kendilerini uyarmak istemiyorum.
KOVULANLARIN VATAN SEVGİSİ GÖNÜLLERİNDE KALMIŞTIR.
Hiç sönmemiştir, küllenememiştir, buram buram yandıkça yüreğini kaynatmış, özlemleri kamçılamıştır. Dünya değişiyor tabii. Arkada kalan da değişiyor, kayıp giden de, geri dönmek isteyen de. Geri gelip aradığını bulamayanlar olacak. Hayal kırıklığına uğrayıp katlanamayanlar….Tek tük de olsa gönül okşayan bir şeyler de oldu bizde. Kimileri yeni elma bahçeleri yetiştirdi. Allanıp ballanan sararıp sulanan meyvelere baktıkça bakıyorsun, doyum olmuyor ve en sonunda ben de yapayım geçiyor içinden. Dönüp kaysı bahçeleri yetiştirenler var. Onlarca dönüm ceviz dikip etraf gölgelensin diye bekleyenlerimiz var. Orta Balkan vadilerinde gül ve lavanta bahçeleri şimdi kış uykusunda ama baharla serpilip açılacak, gül kokusu ıhlamur kokusuna karışacak. Yeni fabrikalar mutlaka kurulacak. Dut yetiştirip kocacılık ve has ipek sanayini yeniden kurma programlarının çizimi bitti. İpek tezgâhlarının şarkısı nota yazıyor…
BİZE SİZ DE DÖNÜN DEMEYE YÜREKLERİ VARMIYOR.
Çünkü bizim geri dönmemiz için onlara çok iş düşecek. Bir defa içlerindeki o yıllandıkça yıllanan ve kaskatı olmuş Türk düşmanlığı buzunu eritecekler. İçlerine Türk sevgisi değil, insan sevgisi sıcaklığı dolduracaklar. Bizim, bizi, herhangi birinin bizi sevmesine ihtiyacımız olmadı ve yoktur. Bizim sıcaklığımız ve insan sevgimiz sonsuzdur ve her zaman ve her yerde bize yeter. Dünya ne kadar değişirse değişsin insan sevgisi konusunda bu bizi etkilemez. Bu özelliğimiz sonsuz, sınırsız ve ebedidir. Bu hususta hiç birimizin taşıma suya ihtiyacı yoktur. Dünya öyle bir değişiyor ki, deyip, düşünmeden hiç bir şey söylemeyiniz. Türkü sevmeyene bu dünya dar gelecek, kendinden utanacak ve yerin dibine gömülüp batmaya razı olacak. Dinimize, dilimize, kültürümüze, yaşayışımıza saygıda kusur olmayacak. Eşitsek, herkes eşit olduğumuzu bilecek ve asla ve asla hiçbir konuda bize dil uzatılmayacak……
PİSLİKLER OY İSTEMEYE GELDİLER:
Bu adamlarda utanmak yok. HÖH Partisi Merkez Yönetim Kurulu üyeleri, Kırcaali Belediye Başkanı Hasan Aziz’i de beraberlerine alıp Türkiye’yi adım adım dolaşıyor, 25 Mayıs 2014’te Bulgaristan’da yapılacak Avrupa Birliği Parlamento seçimleri için oy istiyorlar. Geçen defa Filiz Hüsmenova ile Metin Kazak için oy vermiştik, 4 yılda bir defa hatırımızı sormadılar, Bulgaristan’da yaşayan yaşlı yakınlarımızın emekli maaşlarına yüzer leva bile ekleyemediler, okulsuz kalan çocuklara okul açmaya, öğretmen bulmaya çalışmadılar, iyi ki Türkiye el uzattı da Türkçe kitaplarımız dağıtıldı. 4 (dört) yıl Brüksel’de ne yaptılar hesap vermediler. Ülkemizde işsizlik diz boyu bir fabrika temeli atılmasına ön ayak olamadılar, yatırımcıları getirip insanımıza iş vermeliyiz, demediler. Neymiş efendim, bu ikisine geçen dönemde her ay 12 (on iki) bin Evro maaş ve 6 (altı) bin Evro da harçlık, otel parası, yemek parası, içki parası vermişler ve onlarda bu yağlı kuyruğu elimizden kaçırırsak, bir daha tutamayız, havasına girip, dört yılı TV programı seyretmekle geçirdiler. Hiç olmazsa, şu tütüncülerimizin sorunlarını çözselerdi. Şimdi her şey o kadar ters ki, kırda yağmur kar onlar grev yapmak zorundalar. Tren yollarını kesiyorlar. Sınır kapılarını kapatıyorlar. Yaz güz gece gündüz çalıştıkları yetmezmiş gibi, şimdi de yollarda yatıp kalkıyorlar.
Nedir bu çeki. AB milletvekili olarak yalnız OY VERME gününde hürmetteyiz. Bizim oylarımızla Bakan Yardımcısı çıkıyor, ama bizi insan yerine koymuyorlar. Bu böyle gidemez. Bu böyle devam edemez. Partilerin AB milletvekili göstermesi KESİN yasaklanmalıdır. AB vekilleri yalnız Bulgaristan milli davasına ve menfaatlerine bağlı, dürüst, aydın ve namuslu bağımsız kişilerden seçilmelidir. Yüksek öğrenimli İngilizcesi düzgün gençlerimiz var, bizden gösterilsin. Bizden oy isteniyorsa, iki vekilin birisi bizden olmalıdır. HÖH Başkanı Sofya’dan kalksın gelsin bir sözleşme yapalım ve milletvekillerinden birini biz yükseltelim. Bir ilk olsun. Bizi geri istemiyorsunuz, hiç olmadı bir adayımızı kabul edin ve Brüksel’e gönderelim. Şimdiki ziyaretler 25 yıldan beri devam eden oyunun devamıdır.
Bulgaristan’da havalar soğuk, kış geç geldi. Politik elit kafası donmuştur. Vatanı bu duruma getiren, çökerten aynı buzlu kafalardır. Politik sahne buzdolabı ya da derin dondurucu değildir. Buzlu kafalara rol yoktur. Biz buzların çözülmesini beklemek istemiyoruz. Önerilerimiz kabul edilmezse, buz bloklarını tezekler halinde kırıp derelere dolduracağız. Kararımız kesindir. Buzlanmış pislikten kurtulmak istiyoruz.