Dünya, bir imtihan yurdu… İnsan için bir yolculuk alanı, ne ebedi bir cennet ne de sonsuz bir huzur. Göz alıcı güzellikleriyle kimi zaman bizi cezbeden, kimi zaman ise ağır yükleriyle sabrımızı sınayan bir yer. Ancak bu yolculukta asıl önemli olan, bu dünyanın sonunda bizi bekleyen hesaba ne kadar hazırlandığımızdır.Raziye ÇAKIR
Helal, insanın özüne huzur veren, alın teriyle kazanılan, başkasının hakkını gözeterek elde edilen her şeydir. Helal bir lokma, helal bir kazanç, helal bir yaşam… Bunlar, insanı sadece bu dünyada değil, ebedi hayatında da huzura kavuşturur. Çünkü helal, adaletle yürümek, vicdanını temiz tutmak ve hesabını kolaylaştırmaktır.
Haram ise insanın ruhunda kara bir leke gibidir. Kolay yoldan, hakkı gözetmeden kazanılan her şey, bir gün azap olarak karşımıza çıkar. Belki bu dünyada haramdan gelen bir nimet insana zevk verebilir, ama sonunda kalplere yük olur, ruhlara huzursuzluk verir. Ve unutulmamalıdır ki, haramın bedeli sadece bu dünyada değil, öteki âlemde de ağırdır.
Bu nedenle dünya, hem helalin hem de haramın bir sınavıdır. İnsan, bu sınavda tercihlerine göre ya kendisine cenneti hazırlar ya da azaba kapı aralar. Dünya, gelip geçici bir durak; asıl olan, bu yolculuğun sonunda bırakacağımız iz ve kazanacağımız ebedi huzurdur.
Her nefes, bir fırsat; her karar, bir imtihandır. Öyleyse, bu dünyada helale sarılıp haramdan kaçınmak, hem bu dünyanın hem de sonsuz hayatın huzuru için en doğru yoldur. Unutmayalım ki helalin sonunda hesap kolay, haramın sonunda ise azap çetin olacaktır.