Musa VATANSEVER

2016 yılında Azerbaycan’ın başkenti Bakü, Türk Dünyası’nın kültürel birliğini ve zenginliğini gözler önüne seren eşsiz bir sanat eserine ev sahipliği yaptı. Bu eser, sadece bir halı değil; tarih, kültür ve kardeşlik bağlarının ilmek ilmek işlendiği, bir milletin ortak mirasına saygı duruşu niteliğindeydi.
Türk Dünyasını temsil eden bu özel halı, sadece bir zanaat örneği değil, aynı zamanda farklı coğrafyalara yayılmış Türk topluluklarının ortak değerlerini, motiflerini ve estetik anlayışını yansıtan bir semboldü. Her bir ilmek, bir tarih sayfasını anlatır gibiydi; Orta Asya bozkırlarından Anadolu’ya, Hazar Denizi’nden Karadeniz’e kadar uzanan geniş bir coğrafyanın hikayesini dokuyordu.
Bakü, zaten halı dokuma sanatında dünya çapında bir üne sahip. Ancak bu halıyı diğerlerinden ayıran, taşıdığı anlam ve temsil ettiği derin bağlardı. Halının motifleri, Türk Dünyası’nın çeşitli bölgelerine özgü desenlerden oluşuyordu. Kimi köşesinde Kazakistan’ın bozkırlarını simgeleyen bir desen, kimi kısmında Anadolu’nun geleneksel motifleri… Ortasında ise Türk milletinin tarihsel birliğini ve dayanışmasını simgeleyen ortak bir sembol yer alıyordu.
Bu halı, sadece bir sanat eseri değil, aynı zamanda Türk Dünyası’nın tarih boyunca kültürel ve manevi birlikteliklerini sürdürme iradesini vurgulayan bir mesajdı. İpliklerin her biri, binlerce yıllık dostluğu, akrabalığı ve dayanışmayı simgeliyor; dokunduğu her yerin bir parçasını bu esere katıyordu.
2016 yılında dokunan bu halı, Bakü’deki halı müzesinde veya başka bir sergi alanında sergilendiyse, ziyaret edenler için bir ibret ve ilham kaynağı olmuştur. Çünkü o halıya bakmak, yalnızca bir zanaat eserini görmek değil; aynı zamanda Türk Dünyası’nın zengin kültürel mirasına, ortak değerlerine ve birliğine şahit olmaktır.
Bu eser, Türk milletinin dayanışma ruhunu geleceğe taşıyan bir bayrak gibiydi. Her bir ilmeğinde, sonsuz bir kardeşlik hikayesi saklıydı. Bakü’de dokunan bu halı, sadece bir sanat eseri değil, Türk Dünyası’nın ruhunu yaşatan bir anıttır.

Yazar