Konu: Çocuklarımız cahil kalırsa bize gelecek haramdır

Yerel seçimlerin ana konusu

Bulgaristan hükumeti 1998’de imzaladığı Ulusal Azınlıklar Hakları Savunma Çerçeve Anlaşmasınını bir gereği olarak 1999’da Asgari Genel Eğitim ve Eğitim Planı Yasasını çıkartmıştır. Bu yasada ana dilinin, zorunlu seçmeli hazırlık dersleri olarak zorunlu eğitim  programı çerçevesinde okutulması kararı alınmıştır. Bu yasanın sağladığı gelişmelere bakıldığında Türkçenin

eğitimi statüsünün eğitim planına giren bir ders olması ve giderlerin belediye bütçesi tarafından değil de devlet bütçesi tarafından karşılanmasının garanti altına alındığı görülür. Ayrıcabu yasada ana dili olarak Türkçe eğitiminin kademeli olarak 1. sınıftan 12. sınıfa kadar gerçekleştirilebilmesi hakkı kazanılmıştır (Chakar 2001).

28 Mayıs 2001’de Bulgaristan Eğitim ve Bilim Bakanlığı 6 numaralı genelge yayınlamış ve bu genelgede ilk veorta dereceli okullarda okutulan dersleri ve bu derslerin saat sayılarını belirtmiştir. Bakanlık yayınladığı genelge ile okullarda okutulan dersleri zorunlu okutulması gereken dersler, zorunlu seçmeli dersler ve seçmeli dersler olmak üzere üç başlık altında toplamıştır. Bu sınıflamada Türkçe dersi zorunlu seçmeli dersler başlığı altında değerlendirilmiştir. Bunun yanı sıra haftalık dört saat olan Türkçe ders saati sayısı 2., 3. ve 4. sınıflarda iki ders saatine, 1., 5., 6., 7. ve 8. sınıflarda ise üç ders saatine düşürülmüştür. Türkçe dersine katılmak isteyen öğrencilerden her dönem başında dilekçe toplanması zorunluluğunun devam ettirilmesi kararı da alınmıştır. Kırcaali, Burgas, Şumnu, Razgrad, Rusçuk, Dobriç ve Silistre İl Milli Eğitim Müdürlüklerinde an

a dili müfettişleri kadrosu açılmış, bakanlığa da bir müfettiş atanmıştır. Bu müfettişler öğretmenleri denetlemelerinin yanı sıra öğretmenlere rehberlik yapmak ve hizmet içi eğitim kursları düzenlemeyi de üstlenmişlerdir. Bulgar ve Türk makamlar işbirliğine giderek çeşitli seminerler düzenlemiş

; ancak, 2010 yılında ana dili müfettişliği kadrolarının devlet tarafından kapatılması ile bu uygulamalara son verilmiştir (Bekir 2011).

Dönemin Hak ve Özgürlükler Hareketi Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Mestan, 2012’de meclis eğitim komisyonunda “haftada dört  saat mecburi ana dili dersi yapılır” önerisinde bulunmuş ancak bu öneri Bulgar Eğitim Bakanı tarafından reddedilmiştir. Yürürlükteki yasaya göre mecburi seçmeli dersler kapsamında bulunan ana dili dersi haftada üç saat, seçmeli ders olarak da alındığı takdirde bu süre haftada dört saate kadar çıkabilmektedir. Ana dili olarak Türkçe dersinin yanı sıra İbranice, Ermenice ve Romanca dersler

de verilmektedir. 2012 Bulgar Eğitim Bakanlığı’nın verilerine göre 7,34 milyon nüfusa sahip Bulgaristan’da ana dili dersini seçen öğrencilerin sayısı 11.068’dir. Bu öğrencilerin 10.612’si Türkçe, 216’sı Ermenice, 117’si İbranice, 14’ü Yunanca, 13’ü ise Rumence dersini seçmiştir. Uluslararası Azınlıklar ve Kültürel İletişimler Araştırma Merkezi’nin Temmuz 2012’de yayınladığı rapora göre 1992-93’te 114 bin öğrenci ana dili dersini seçerken bu rakamın

O tarihte 11 bine kadar gerilediği görülmüştür (Radoykov 2012). 2014-2015 eğitim-öğretim döneminde Bulgaristan genelinde ana

Dili dersi kapsamında Türkçe dersini seçen öğrencilerin sayısı 7 bindir. Bu rakamın 4-5 bini güneyde Kırcaali ve Hasköy illerinde, geri kalanı ise kuzeyde Şumnu, Razgrad, Varna, Silistre, Dobriç, Rusçuk, Sliven ve Targovişte’deki okullarda öğrenim gören öğrencilerden oluşmaktadır. 1992’de 114 bin olan bu rakamın 2015’te 7 bine kadar gerilemesi Türkçenin Bulgaristan’daki varlığını tehdit etmektedir.

Türkçe Öğretmeni Yetiştirme Meselesi

1. yüzyıldan itibaren Bulgaristan’da Türkçe öğretmeni yetiştirmek

gayesiyle pek çok sayıda kurum ve kuruluş faaliyet yürütmüştür. Ancak günümüzde Bulgaristan’da Türkçe öğretmeni yetiştiren üç kurum bulunmaktadır. Bunlar Sofya Üniversitesi, Plovdiv Üniversitesi ve Şumen Üniversitesi bünyesindeki Filoloji Fakülteleri’nin alt bilimdalları olarak hizmet vermektedirler. Sofya (Kliment Ohridski) Üniversitesi Türk Filolojisi bölümü

1952-1953 eğitim-öğretim yılında açılmıştır. 1959-1974 döneminde hem Türkoloji ve Osmanlı Türkçesi alanında uzmanlar yetiştirmek hem de Türk Dili ve Edebiyatı derslerini verebilecek öğretmenler yetiştirmek amacıyla Türk Filolojisi bölümünde öğretim planı Türkoloji’nin usul ve esaslarına dayalı yürütülmüştür. Bulgaristan’daki totaliter rejimin Türk okullarını kapatması ile Türkçe öğretmen ihtiyacı da azalmış dolayısıyla pek çok Türk Filolojisi mezunu açıkta kalmıştır. Bunun için 1973’te bölüm Türkoloji dalına kaydırılmıştır.

1973-1974 ile 1981-1982 eğitim-öğretim dönemleri arasında bölüme öğrenci kabul edilmemiştir. 1982 yılında bölüm yeniden düzenlenerek Türkçe, Türkoloji’nin altında bir bilim dalı olmuştur (Boev’den aktaran Aydoğdu 2011).

Plovdiv (Paisii Hilendarski) Üniversitesi’nde Filoloji Fakültesi  bünyesinde Türk Dili ve Bulgarca Bölümü bulunmaktadır. 2009-2010 eğitim-öğretim yılında öğrenci alımına başlanan bu bölümü bitiren öğrenciler hem Türkçe hem de Bulgarca öğretmeni olmaya hak kazanabilmektedirler. 2008’de Filibe’ye taşınan bu bölüm daha önce 1951’de Kırcaali merkezinde açılmış, bazı yıllar kapalı kalmışsa da 2008’e kadar burada hizmet vermiştir. Bölümün mevcut öğrenci sayısı sınıf kademelerine göre şöyledir: 1. sınıfta 32, 2. sınıfta 31, 3. sınıfta 26, 4. sınıfta ise 13 öğrenci. Sınıf düzeyi ilerledikçe mevcutların düşmesinin nedeni Bulgaristan’da Türkçe dersini seçen öğrencilerin sayısının giderek

azalması Türkçe öğretmenine duyulan ihtiyacı da aşağı çekmektedir. Dolayısıyla dört yıl lisans öğrenimi görüp de ardından iş bulamama korkusu, birinci sınıfın ardından öğrencileri farklı bölümlere yatay geçiş yapmak zorunda bırakmaktadır.

Sumen (Piskopos Konstantin Preslavski) Üniversitesi’nde Filoloji Fakültesi bünyesinde Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü bulunmaktadır. 1992’de kurulan bölümde biri profesör, üçü doçent, ikisi yardımcı doçent ve üç de araştırma görevlisi olmak üzere 9 öğretim elemanı görev yapmaktadır. Trakya Üniversitesi’nden de bölüme ders vermeye gelen öğretim elemanları vardır. Fakültede ayrıca Türkçe-Almanca ve Türkçe-Rusça bölümleri de mevcuttur. Buralardan mezun olan öğrenciler bir yıl pedagojik eğitim aldıktan sonra her

iki dilde de öğretmenlik yapabilme hakkı kazanmaktadırlar. Ayrıca bu bölüm Türkiye’deki pek çok üniversite ile Erasmus Protokolü kapsamında öğrenci alışverişinde bulunmaktadır. Bölüm sınıflara göre; 1. sınıfta 15, 2. sınıfta 7, 3. sınıfta 17 ve 4. sınıfta 10 öğrenci lisans öğrenimine devam etmektedir. Bölümde yüksek lisans programı mevcuttur.

Bu bölüme yerleşebilmek için öğrenciler Türkçeden farklı dillerden yapılan sınavlara girmektedirler. Bu durumun nedeni, Bulgaristan liselerinde Türkçe eğitim yapılamaması, Türkçenin liselerde seçmeli ders olarak dahi okutulamamasıdır. Dolayısıyla hiç Türkçe bilmeyen öğrenciler de bu bölüme yerleşebilmektedirler. Türkiye’de bu gibi durumlarda 1. sınıfa geçmeden açılan ‘hazırlık sınıfı’ uygulaması Bulgaristan üniversitelerinde yoktur. Öğrenciler, öğretim elemanları bu açığı normal müfredatta her dönem yer alan ‘Uygulamalı Türkçe’ dersi ile kapatmaya çabalamaktadırlar. Öğretim elemanları dersleri hem Türkçe hem de Bulgarca anlatmaktadırlar. Mezun olan öğrenciler genellikle çeviri ve turizm alanlarında iş  bulabilmektedirler. Öğretmen olabilenlerin sayısı bu iş alanlarında çalışanlara göre düşüktür.

Ders Kitabı Meselesi

Bulgaristan’da totaliter rejimin 1989’da devrilmesinin ardından gelen demokrasi ortamında ilk ve orta dereceli okullarda Türkçe dersinin seçmeli olarak okutulması için yasa çıkarılmıştır. Türkçe dersinin müfredata eklenmesinin ardından Türkçe ders kitabı ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyacı giderebilmek için Bulgaristan Türklerinin ağırlıklı olarak desteklediği Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) siyaset alanında sorumluluk üstlenmiş, kitapların hazırlanmasında öncülük etmiştir. Kurulan komisyon ilkokul ve ortaokul düzeyinde her sınıf kademesi için Türkçe ders kitapları hazırlamıştır. Ancak hazırlanan bu kitaplar Bulgar devlet makamlarının ileri sürdüğü özellikle maddi sıkıntılar nedeniyle bir türlü basılamamıştır  (Yenisoy 2007). Kitapların basılamaması üzerine Türkiye’den yardım istenmiştir. Yardımda bulunmayı kabul eden Türkiye kitapların büyük  bir çoğunluğunu basmış ve Bulgaristan’a kitapları hibe etmiştir. Bulgaristan Eğitim ve Bilim Bakanlığı’nın 24.07.1992 tarihini taşıyan 2 numaralı protokolle özel bir komisyon tarafından hazırlanan ve içerisinde Bulgar ve Türk yazarlara ait metinlerin yer aldığı 11 ders kitabı 1992-1993 eğitim-öğretim yılı başında öğrencilere dağıtılmıştır (Memişoğlu 2002).

20 yıl aradan sonra ilk kez 2013’te 2, 3 ve 4. sınıfların Türkçe ders kitapları yenilenmiştir. 1992’de basılan kitaplar güncelliğini yitireli epey olmasına rağmen çeşitli nedenlerden dolayı Bulgaristan’daki Türkçe ders kitapları bir türlü yenilenememiştir. Kuzey ve Doğu Bulgaristan Türkçe Öğretmenleri Derneği Başkanı Emine Halil ve Sumen (Şumnu) Ana Dili Müfettişlerinden Fikriye Hüseyin (4. sınıflar için hazırlanan kitapta Sevim Ömerova’nın da katkısı vardır) tarafından hazırlanan Veliko Tırnovo’da Faber Yayınevi’nin bastığı yeni Türkçe ders kitaplarının 2013-2014 eğitim-öğretim döneminden itibaren illere gönderilerek okullarda Türkçe dersini seçen öğrencilere dağıtımına başlanmıştır. Şimdilik 2, 3 ve 4. sınıflardaki öğrenciler bu değişimden yararlanabilmiş, diğer kademelerde öğrenim gören öğrencilerin de güncellenmiş ders kitaplarına kavuşabilmeleri için hazırlık çalışmaları sürmektedir. 1992’de basılan ders kitaplarının artık güncelliğini yitirmesinin yanında pek çoğu da yıpranmış ve dağılmıştır. Özellikle köylerdeki çocukların tek başvurabilecekleri kaynak olan ders kitapları ihtiyacı had safhadadır. Sınıf ortamlarında ya sadece öğretmende ya da bir -iki öğrencide kitap bulunmakta, dersler bu şekilde yürütülmeye çalışılmaktadır. 2007’de Avrupa Birliği’ne tam üye olmuş Bulgaristan’da 2015 yılında bu manzaranın yaşanıyor olması Türkçenin ve Türklerin Bulgaristan’daki geleceği açısından endişe vericidir.

Göçe Dayalı Meseleler

Bulgaristan’ın 2007’de Avrupa Birliği’ne tam üye olmasının ardından Bulgar vatandaşları AB içinde serbest dolaşım hakkı elde etmiştir. Bu hak, Bulgaristan ekonomisinin uzun yıllardır kendisini toparlayamamış olmasından dolayı tüm Bulgar vatandaşları için  büyük bir fırsat olarak görülmüştür. Çok sayıda Bulgar vatandaşı ailelerini geride bırakarak Avrupa’nın zengin ülkelerine iş bulup çalışmak maksadıyla dağılmışlardır. Çok sayıda Bulgaristan Türk’ü de  bunların arasında yer almaktadır. Öyle ki çocuklarını dede ve ninelerine bırakarak önce

erkekler, artlarından da eşleri Bulgaristan’dan farklı ülkelere çalışmak için göç etmişlerdir. Anne- babadan yoksun kalan çocukların psikolojileri ister istemez etkilenmekte, bu durum öğrenim hayatlarına da olumsuz yansımaktadır. Dede ve nineler torunlarıyla ilgilenmeye çabalasalar da  bir noktadan sonra onların da çabası çocukların eğitim, öğretime ilişkin isteklerininyükseltilmesine yetmemektedir. Bu nedenlerden  dolayı Bulgar yaşıtlarının gerisinde kalan Türk çocukları akademik bir  başarı elde edemeden sistemden ayrılmakta, bu da gelecekte onların toplumun alt katmanlarında yer almalarına yol açmaktadır.

Köylerden kentlere yaşanan göçler de Türk çocuklarının Türkçe eğitim hayatlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bulgaristan’daki Türk nüfusun geneli köylerde yaşamaktadır. Köy okullarında yeteri düzeyde öğrenci ve Türkçe öğretmeni bulunduğundan okullarda Türkçe dersi daha rahat ortamlarda okutulabilmekte iken şehirlerde bu durum böyle değildir. Köyden şehre taşınan Türkler şehirdeki kalabalık Bulgar nüfusu arasında erimekte, kendi kültürlerini ve ana dillerini koruyup kullanmakta zorluklar yaşamaktadırlar. Türklerin köylerden kentlere, kalabalık Bulgar nüfusun arasına taşınması Bulgaristan devletinin bilinçli yürüttüğü bir eritme  politikasıdır. Terk edilen köylerdeki okullar bir bir kapatılmaktadır.

Diğer Meseleler

Bulgaristan’da Türkçe dersleri seçmeli dersler statüsündedir. Bulgaristan yasaları gereğince bir okulda Türkçe dersinin açılabilmesi için dönem başında 13 velinin imzalı dilekçesi gerekmektedir. Şehir merkezlerindeki öğrenci velileri, genellikle Bulgar okul müdürlerinin yönlendirmesi ile ders seçme haklarını Türkçeden yana değil de İngilizce, Matematik, Bulgarca vb. gibi derslerden yana kullanmaktadırlar. Dolayısıyla velilerde Türkçenin önemi açısından  bir bilinçsizlik göze çarpmaktadır. Bulgaristan genelinde Türkçe derslerinin okutulduğu okulların tamamına yakını köy ve ilçe merkezlerinde yer almaktadır. Veliler 13 imzalı dilekçeyi temin etmiş olsalar bile  Türkçe dersinin açılıp açılmaması okul müdürünün   yetkisindedir.

Okulda Türkçe dersini verebilecek öğretmen olmamasını, okul bütçesinin yetersizliğini öne sürerek okul müdürleri, velilere başka bir dersi seçmeleri hususunda baskı yapabilmektedirler.

Sonuç:

Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Türk demek Türkçe demektir’ özlü sözünden hareketle Balkan coğrafyası Türklerle tanıştığında aynı zamanda Türkçe ile de karşılaşmıştır.

Ancak gelinen noktada Bulgaristan’da 1992’de 114 bin çocuğun seçtiği Türkçe dersini 2014’te 7 bin öğrencinin seçmiş olması hayli düşündürücüdür.

Bulgaristan’da  Türkçeye gösterilen ilgi günden güne azalmaktadır. Bulgaristan ile Türkiye Cumhuriyeti’nin yapacağı ikili anlaşmalar ile özellikle TİKA, Yunus Emre Enstitüsü vb. merkezlerin bir an evvel Bulgaristan’da kurulması, Bulgaristan Türklerinin kültürlerini, dillerini,  gelenek ve göreneklerini koruyup geliştirebilmeleri adına atılacak önemli adımlar arasında yer almaktadır. Bulgaristan’daki kırtasiyelerde Türkçe bir öykü kitabı dahi bulunmamaktadır. Dolayısıyla Bulgaristan’daki Türk köylerinde yer alan okullara kitaplıklar kurulmalı, özellikle çocuklar için Türkiye’den Türkçe  kitaplar gönderilerek buralara hediye edilmelidir. Ders kitaplarının güncelliğini yitirmesi Türk çocuklarının Türkçe dersine olan

isteklerini köreltmekte, ilgilerini düşürmektedir. Ders kitapları sorununun çözülmesi için yetkili Bulgar makamlar ile iş birliği yoluna

gidilmeli,  Bulgar makamlarınca öne sürülebilecek maddi kaynaklı  bahaneler Türkiye Cumhuriyeti tarafından karşılanmalıdır.

 Bulgaristan’daki Türkçe öğretmenlerine Türkiye’de verilen hizmet içi eğitim seminerlerinin sayısı ve sıklığı arttırılmalı, öğretmenler arasında iş birliği teşvik edilmelidir. Siyaset alanında Bulgaristan Türklerinin en büyük temsilcisi olan Hak ve Özgürlükler Hareketi’ne de büyük görevler düşmektedir. AB üyesi Bulgaristan’da Türklerin sahip olması gereken pek çok hak hala devletçe gasp edilmektedir. Seçim dönemlerinde Türkçe propaganda dahi yapmak Bulgaristan’da hâlâ yasaktır.

Balkanlardaki en büyük Türk nüfusu (1 milyona yakın) bünyesinde barındıran Bulgaristan’da önlem alınmadığı takdirde Türkçenin geleceği karanlık görünmektedir.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Arkadaşlarınızı ve yakınlarınızı bilgilendiriniz.

Paylaşınız.

Yazar