Irak’ın kuzeyinde konuşlu Peşmerge unsurlarının son zamanlarda Irak’ta yaşanan siyasi krizi fırsata çevirmeye çalıştıkları görülmektedir. Zira 10 Ekim 2021 tarihinde yapılan seçimlere itirazlar devam ettiği için henüz sonuçlar kesinleşmemiştir. Mevcut olan Kazımi Hükumeti vekaleten iktidarını sürdürmektedir.

        Başbakan Kazımi, tekrar iktidar olabilmek için Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) gibi bazı Irak Kürt partileri ile ittifak yolunu seçmiştir. Kazımi liderliğindeki Irak Merkezi Hükumeti 20 Ekim 2021 tarihinde aldığı bir kararla, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile ilişkileri geliştirme adına IKBY’nin 20. Tugayı göstermelik olarak Merkezi Hükumetin Savunma Bakanlığına Bağlanmış ve eş zamanlı olarak Irak Merkezi yapılanması ile IKBY arasında kalan sınır hattına Peşmerge’nin yerleşmeye başladığı bilgileri alınmaktadır. IKBY ile Merkezi Hükumet arasında bu gelişmeler yaşanırken Irak Türklerinin devre dışı bırakıldığının görülmesi Irak Türklerini endişelendirmektedir.

        Bu arada bir süredir Kerkük bölgesine geri dönebilmenin yollarını aradığı bilinen IKBY’nin kendince bir zemin oluşturabilmek adına IŞİD/DAEŞ ile mücadele için çatışmalar yaşandığını göstermeye gayret ettikleri görülmektedir. Ancak bu çatışmaların nedense sadece geceleri yaşanıyor olması(!) dikkatli gözlerden kaçmamaktadır.

        Irak Başbakanı Mustafa Kazımi ile anlaşan IKBY’nin 25 Kasım 2021 tarihi itibariyle Kerkük’e dönmesi resmen kabul edilmiştir. Dolayısı ile 2017 yılında çıkartıldığı Kerkük’e tekrar dönmeye hazırlanan IKBY Peşmergeleri’nin Irak/Kerkük Türkleri’ne karşı intikam duygusuyla hareket ederek bir katliam yapacağı endişesi yaşanmaktadır. Zira 2003-2017 yılları arasında IKBY’ye bağlı güvenlik güçlerinin bulunduğu Kerkük ve diğer Türkmen bölgelerinde; başta insan hakları ihlalleri olmak üzere güvenlik ihlallerinin yaşandığı bilinmektedir.

        Zira Peşmerge tarafından eğitilen bazı militanların intikam duygusuyla hareket edebileceği yönünde çeşitli bilgiler alınması, Irak/Kerkük Türkleri’nin endişelerini haklı olarak daha da arttırmaktadır; çünkü Peşmerge’nin Kerkük’e girmesi ile bölgedeki Türklerin varlığı, Türklerin geleceği ve binerce yıllık Türk tarihi için büyük bir tehlike olacağı muhakkaktır.

        ***

        Sümerlerden itibaren 5.000 yıldır Türk Milletinin var olduğu bilinen ve neredeyse son 1.000 yıldır kesintisiz Türk yönetiminde olan bir coğrafyadır Kerkük. Dolayısı ile Türk şehridir ve bölgenin asli unsuru da doğal olarak Türklerdir[1]. Lozan’da yarım kalan Musul Sorunu’nun halledilmesi için Türkiye Cumhuriyeti’nin İngiltere ile müzakereleri devam ederken, İngilizlerin desteğiyle çıkan Şeyh Sait isyanının bastırılması mücadelelerin de devreye girmesiyle yaşanan kaotik süreçte kaybedilen Kerkük’te, 1950’lerin ortalarından itibaren sistematik bir şekilde uygulanan yıldırma politikaları ile Kerkük merkezi başta olmak üzere Türk varlığı bölgeden temizlenmeye çalışılmaktadır.

        Türkiye karar alıcı mekanizmaları acilen diplomatik olarak bu konuya eğilmeli ve gerekirse Irak/Kerkük Türklerini korumak için askeri tedbirlerin de seçenekler arasında olduğunu açık açık hissettirmesi çok büyük önem taşımaktadır.

        Kaldı ki; IKBY’nin başta petrol ve emvali olmak üzere ekonomisinin hayat damarları yaklaşık %90’lara varan oranlarda Türkiye’ye bağlıdır. Türkiye’nin bu kozu kullanması halinde Erbil merkezli IKBY’nin Türkiye’yi yok sayamayacağı muhakkaktır.

        Ancak sadece IKBY değil, Suriye ve Irak yönetimleri de zaman zaman bölgelerindeki Türk nüfusuna karşı olumsuz hamlelerle Türkiye’nin nabzını yokladıkları görülmüştür. Şimdi de bir nabız yoklaması ile Kerkük’e tekrar girilme kararı verilmiştir. Lakin bu kararı, IKBY’ye ve Irak Merkezi Hükumeti’ne hangi emperyalist güçlerin aldırtmış olduğu göz ardı edilmemelidir. Zira uzun bir süredir Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Türkiye’yi kuşatmakta olduğu hatırda tutulmalıdır. Kaldı ki düşman sadece ABD’den ibaret de değildir.

        O nedenledir ki; Türkiye karar alıcı mekanizmaları Türkiye’nin güney sınırlarının güvenliği için büyük olumsuz etkileri olacak bu girişime müsaade etmemelidir. Hattı zatında sadece Kerkük değil; Hatay’ın güneyindeki Akdeniz sahillerinden başlayıp, Suriye ve Irak’ın kuzey kuşağından İran’a ulaşan Türkmen hattı, Türkiye için hayati derecede öneme haizdir ve Türkiye’nin stratejik derinlik sahası olan bu bölgelerdeki Türk varlığı Türkiye’nin güney sınırlarının güvenliği demektedir.

        1923 Lozan Antlaşması ve 1926 Ankara Antlaşmaları ile belirlenen Türkiye-Irak sınır hattı, iki ülke sınırlarının değiştirilmemesi/değiştirilme girişimlerinde bulunulmaması ve toprak bütünlüğünün korunması üzerine kabul edildiğinden hareketle, eğer bölgede bir statüko değişikliğinin gerçekleşmesi halinde Türkiye’nin bu bölge ile ilgili olarak uluslararası haklarının saklı olduğu ilgili ülkelere ve üçüncü taraflara iletilmelidir.

        Sonuç Olarak;

        Irak Merkezi Hükumeti ile IKBY arasında yapılan anlaşmalar ve uygulamalar Irak Anayasası’na aykırıdır. Zira 2005 Anayasası gereğince Peşmerge IKBY sınırları içerisinde kolluk kuvveti oluşturabilme yetkisine sahiptir. Dolayısı ile bölgesel sınırları dışına çıkması Anayasa ihlalidir.

        Merkezi Hükumetin IKBY ile vardığı mutabakat hükümleri Irak Anayasası’nın 143. Maddesine aykırıdır. Yapılan erken genel seçimlerin ardından yeni hükumet kurulana kadar vekaleten görevde bulunan Kazımi Hükumeti, günlük işlemler haricinde hamleler yapmaya da yetkili değildir. Dolayısı ile 16 Ekim 2017 sonrası Merkezi Hükumetin Kerkük şehrinde sağladığı istikrar ve güveliği devam ettirmekle mükelleftir.

        Son söz olarak;

        Türkiye karar alıcı mekanizmaları, genelde Irak, Suriye ve IKBY bölgesinde, özelde Kerkük’te Türk varlığını ve haklarını koruyacağını en sert kararlılıkla ve zaman geçirmeksizin ilan etmelidir; çünkü Kerkük Türk Yurdudur ve Kerkük’ün Türk Yurdu olarak kalabilmesi için Peşmerge’nin işgaline izin verilmemelidir.

                        :

İsmail CİNGÖZ; Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı/M.A. – BULTÜRK Ankara Temsilcisi. cingozismail01@gmail.com

 

[1] İsmail CİNGÖZ; “Kerkük’te ‘Türk Kimliği’ Yok Sayılamaz”, Kozan Sancak, 03.04.2017.

Yazar