42. Millet Meclisi’nin 6 Ekim 2013 oturumunda vekiller eski Başbakan Boyko Borisov’un 4 yılda özel makam uçağıyla yaptığı 144 uçuşa gök yüzünde bile her hizmeti sunan kadınlardan alıp almadığı tartışılırken ve bu arada kürsüye çıkan eski Kültür Bakanı Vejdi Raşıdov HÖH Fahri Başkan’ı Ahmet Doğan’a yıllar önce Sofya’da işkembe çorbası ziyafetleri verdiğini anlatmaya çalışırken, Plovdiv (Filibe) İl Mahkemesi hem tarihsel hem de emsal bir karar aldı.

 

Tarihsel çünkü 100 yıldan beri Bulgar Mahkemeleri böyle bir karar almamıştı. Emsal, çünkü bu karar artık Bulgaristan’ın diğer mahkemelerde açılmış olan ve yıllardan beri devam eden Müslüman vakıf mülkleri, Baş Müftülük ve müftülükler mülkleri, taşınmazlar, medrese varlığı vb. mahkemelere sunularak, mülklerin gerçek sahiplerine geri verilmesi, yani iade kararı alınmasında esas olması talep edilebilir. Avrupa hukukunda olduğu gibi Bulgar hukukunda da emsal kararlar olağanüstü önemlidir.

Plovdiv mahkemesinin aldığı karar bir ilktir. Şu anda Bulgaristan Mahkemelerinde vakıfların mal ve mülklerinin her türden taşınmazlarının iadesi talebiyle açılmış 83 dava vardır. Örneğin Stara Zagora’da eski camiye ait taşınmazların, Küstendil kentinde “Fatih Camii” vakfınsın taşınmazlarının geri verilmesi ve 600 yıla yakın ömrü olan ve hala dimdik ayakta duran bu eşi olmayan tarihi ve mimari eserlerin, camilerin onarımı ve hizmete açılması zamanı gelmiş ve geçmiştir.

Plovdiv İl Mahkemesi’nin aldığı karar Karlovo şehir merkezinde bulunan ve 1485 yılında inşa edilen “Kurşun Camii” nin Plovdiv Müftülüğü’ne ve Müslümanlığa geri verilmesini son kararla kesinleştirmiştir. Adını, kubbesinin kurşun kaplı olmasından alan, o dönem mimarisinin ender eserlerinden biri olan bu Cami, aslında yakın zamana Karlovo şehrindeki 4 camiden biriydi ve avlusu da dahil etrafında 2 dönüm de arazisi vardır. Bu vakıf mülkü 1923 yılında çıkarılan bir tapuya dayanılarak iade edilmektedir.

1949 senesinde ibadete aşık olan ve atanmış imamı olan Kurşun Camii, daha sonra kapatılmıştı. 1964 yılında ise KÜLTÜREL ESER ilan edilen Kurşun Camii, 1976 yılında ise, GÜZEL SANATLAR ESERİ olarak ilan edildi. 1989 yılına kadar, mülkiyet durumu değiştirilerek, devlet mülkü statüsüne alındı da sonra ise Belediye Mülkü olarak gösterildi. Geçen yılın 27 Aralık günü Plovdiv Müftülüğü vakıf malını geri almak için Plovdiv İl Mahkemesi’nde dava açtı ve şimdi nihayet bu dava hayırlı bir kararını kamuoyuna duyurdu.

Kurşun Cami Karlovo şehrindeki ayakta kalan 4 camiden biridir. 1973 yılında Todor Jivkov’un güller vadisi incisi olarak bilinen Karlovo şehrine yaptığı bir ziyaret esnasında, “bir gecede yıkılsın” emri vermesiyle yerle bir edilmiş ve yerine şimdi şehir merkezindeki ana meydanda bulunan Kültür Evi, hapar topar yıkılan camiinin yerine inşa edilmiştir. Karlovo’nun tam merkezinde bulunan ve bir gecede yıkılan büyük camiinin adı “YALI CAAMİ” idi. Bu camide 400 kişi birden namaz kılabiliyordu ve yıkıldığı güne kadar ibadete açıktı.

Duruşmalarda Karlovo Belediye hukukçuları, Kurşun Camii’nin bir Kültür Anıtı olduğunu öne sürerek, belediye mülkü olarak kalmasında ve gerçek sahibine iade edilmemesinde ısrar etse de, mahkeme heyeti bu gerekçeleri dikkate almadı. Mahkeme Başkanı mütalaasında, “İade Etme Yasası esas, Kurşun Camii’nin bir Kültür Anıtı olduğu gerekçesinin, mülküne sahip olma hakkı ile mülkiyetin iade edilmesi üzerinde hiçbir etkisi olamaz. İade etme yasasının yürürlükte olduğu şimdiki dönemde, Kültür Anıtı özelliği olan bir nesne üzerinde gerçek sahibinin mülkiyet hakkı olmaz gibi bir sınırlandırma olmadığı gibi, böyle bir sınırlandırma Kültür Anıtları Yasası’nda da yoktur Halen geçerli olan Kültürel Anıtlar Yasası’nda, kültürel değerlerin kamu ve özel mülkiyette ait olabileceği; devletin, belediyenin, Bulgar Ortadoks Kilisesi’nin, diğer bölgesel dinlerin, ayrıca da fiziksel ve tüzel kişilerin mülkünde olabileceği özel olarak öngörülmüştür.” dedi. Gerekçeli mahkeme kararında ise, “Daha önce Kültür Anıtı” ilan edilmiş olan bir mülkün, Mülklerin İadesi Yasasına göre gerçek sahibine geri verilmesine engel olan herhangi bir hukuk hükmü yoktur.”

Önemle belirtilmesi gereken bir husus da, 1923 yılında tesis edilen TAPUDA Karlovo camilerinin dördü de yer almış ve bütün vakıf mülkleri de birer birer kaydedilmiştir.

Bulgaristan’da halen yürürlükte olan Din İşleri Yasası, Müftülük ve vakıf mülklerinin iadesi yolunu geniş olarak açmaktadır, fakat şimdiye kadar yürütülen davalarda bir emsal karar alınamamıştı. Bulgar kamuoyu, Plovdiv İl Mahkemesi kararına çok tepkili çıkışlar yapsa da, Müslüman mülklerinin iade edilmesine ve onarılarak ibadethane olarak kullanılmasına ya da taşınmazların işlenmesine engeller yaratmanın büyük ulusal ve uluslar arası sorunlar doğuracağının tamamen farkındadır.

BAŞKA BİR ÖRNEK:
Şumen’in Mengişevo köyünde bundan 450 yıl önce inşa edilmiş olan başka hiçbir yerde rastlanmayan ahşap bir mescit onarıldı. Bu onarım Bursa’ya bağlı Osman Gazi Belediyesi’nin tasarruflarıyla gerçekleşti. Hizmete açma ve kutlama şeridini Bursa Vali Yardımcısı İsmail Kuş ile Osman Gazi Belediye Başkanı Mustafa Güngör kestiler, dualar edildi, temennilerde bulundu. Törene bütün köy halkı katıldı.

Bu törende dikkati çeken özellik, Mengişevo’nun bağlı olduğu Vırbıtsa Beledi Başkanı Merdin Bayram ve Şumen Bölge Müftüsü Mesut Mehmedov’un onarımdan sonra caminin ibadete açılışına ve konuklara hoş geldin demeye gelmemeleri oldu. Nedeni, sözde eski camiyi tamir ödeneklerinin Özgürlük ve Onur Partisi Başkan Yardımcısı ve HÖH’ten ayrılan eski Başkan Yardımcısı Kasim Dal tarafından temin edilmiş olmasıdır. Din meselelerini camii problemlerini Hak ve Özgürlük Hareketi ile Özgürlük ve Onur Partisi, Ahmet Doğan ile Kasım Dal arasında sidik yarışına kurban edersek, yandığımız gündür. Bu kişilerden her biri her bir hareketleriyle politik sahneye yakışmadıklarını halkın güvenini ve oyunu alma yollarını, gönül almasını bilmediklerini her gün ispatlıyor.

Mengişevolu Türk ve Pomaklar, tüm köy halkı bu gelişmeyi onaylamadı. Baş Müftülük başta olmak üzere İl Müftülükleri politik partilerden ve politikadan tamamen uzak kalmak zorundadır. Dinimizle politika arasında ne türden olursa olsun herhangi bir etkileşim olamaz ve olmamalıdır. Bu yüzden Şumen Müftüsünün tavrı ve hareketi halk arasında ciddi eleştiriye neden olmuş ve konukları da şaşırtmıştır. Müftülükler tarihsel ve dini mirasımızın onarılması ve ibadet hanelerin halka açık olmasını sağlamada ayrım gözetemez, politik yada kişisel tavır alamaz. Bu gibi hareketlere asla yol verilmemelidir.

Yazar