Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğindeki Türk ordusunun Çanakkale ve Gelibolu’da destan yazdığı, bu destanın Türkiye dışındaki hiçbir ulus tarafından tekrarlanamayacağını.

Kendilerini yenilmez olarak nitelendiren emperyalist güçlerin nasıl yenildiğini tarih altın harflerle, destanla yazmıştır. Bu destan öyle bir destandır ki; yer yüzünde bugüne kadar hiç yaşanmamış, bundan sonra da yaşanması güç bir destandır. Bu destanı yazan Mustafa Kemal Atatürk, Türk Mehmetçikleri ve tüm Dış Türklerin buraya gelerek, o zamanki tüm imkansızlıklara rağmen Milli ruhla düşmana Çanakkale Boğazından geçit vermemiştir, İstanbul’a uzanmalarına izin vermemiştir. Benim asıl üzerinde durmak istediğim; bu şanlı destandan iç ve dış mihrakların ders çıkarmasıdır. Yenilmezlik unvanına son verilen emperyalist güçlerin Çanakkale’deki yenilgileri bir örnektir. Bu destandan ders çıkarmayanların sonu tıpkı savaşı kaybeden işgal orduları gibidir. Türkiye’nin bu günde her zamankinden daha fazla birliğe, beraberliğe ihtiyacı vardır. Bu birlik ve beraberlik de 18 Mart 1915 ruhu ile sağlanır.

Bu birlik aynı zamanda Bulgaristan Türklerine de hatırlatmak istiyorum. Bulgaristan’da birlik olduğumuz günleri hatırlamayabilirsiniz, tarihe bir bakmanızı öneriyorum. Daha sonra bizi bölenlerin Türklere zarar verenlerin de hayatları ne kadar iyi olduklarını görmenizi araştırmanızı isterim. Bu konuda örnekler çoktur, bulamazsanız gelin ben size bir konferans vereyim. Bizlerin sizler gibi reklama ihtiyacımız yok, çünkü biz işin hakkını veriyoruz. İşimizi de severek ve hizmet uğruna yapıyoruz. Bizler işimizi inanarak konuşmadan reklam yapmadan yaparız. Bizler T.C. kendimizi tanıtabildik, bunu yaparken insanlarımızı da alet etmedim. Benim babam da kendini Şumhu’da tanıtmıştır, onu Şumhu şehri o zamanın önde gelenleri çok iyi tanırlar. Balkanların en büyük camisi olan “TOMBUL” caminin imamlığını da yapabildiğinden dolayı böyle kutsal bir hizmeti ona nasip olduğundan dolayı çok gururluydu, ben de bundan halen gurur duyuyorum. İsmini bu gün bile bilenler vardır, bizlerde bundan reklam yapmak da istemiyoruz. O tarihe damgasını vurmuştur, bu bize yeter. Bizim yaptıklarımızı tarihe bırakıyoruz, ben böyle bir sülaleden geliyorum. Ben hiç kimsenin ekmeyi ile oynamam, kendi ekmeğimle hele hele şerefimle oynayanları afettmek bir kenara kendi hayatımı vermeye hiç gözümü kıpmam.

Böl parçala yönet sistemini dünyada her kez örendi fakat görünüyor ki Bulgaristan Türklerinden hala sizin gibi öğrenemeyenler bulunmaktadır. Yapılan her işin faturaları da kendilerine çıkacaktır. Hiç kimse yaptığı bir iş için bir başkasına fatura ödetemez, bunu düşünmenizi ve planlarınızı gözden geçirmenizi diliyorum. Bizim insanlarımız inandıkları zaman peşinden sonuna kadar gelirler, amma bu halkı yalanlarla dolanlarla boş konuşmalarla bir yere götüremezsiniz. Ayrıca saya sola saldıranlara buradan seslenmek istiyorum. Her kez kendi işini yapsın, amma yaparken de bir başkasına zarar vermeye kalkmasın. Çünkü biz zarar vermeye kalkarsak bu ülke değil dünya dar gelir. Benim buradan mesajım hiç kimse boyunu aşmasın, ulaşamayacağı şeylere de insanlarımızın üzerine çıkarak ulaşacağını zannetmesin, bunun bedeli kedilerine çıkar bir başkasına değil. Herkes şapkasını önüne koysun, ona göre hareket etsin. Benim işim gücüm var reklama da gerek duymuyorum, bu gazeteyi çıkarmakla da amacımız insanlarımıza doğuruları göstermek, bazı şahsi menfaatları için kullananları bunları yazıp çizmek. Biz daha bu işe başlamadık amma yakında bunu da göreceksiniz. Bizler çıktığımız zaman merak ediyorum kaç kişi karşımızda durabilecektir. Bizler savaşa gülerek gidenlerdeniz, bizler savaşları arkamızdan gelenler yaşabilmesi için yapanlardanız, kendimiz değil, işte farkımız bu sizler kendiniz daha rahat yaşamak için ya biz arkamızdan gelenler için…

Bizler her işi yaparken hakkını veriyoruz. Sizde işin hakkını verin inanın ve o inanca ulaştığında reklama ihtiyacınız kalmayacaktır. Buradan doğuruyu bulmanızı öneriyorum, yoksa biz onu da buldurmasını biliriz…

Ülkemiz, 18 Mart 1915 öncesi Osmanlı’nın konumuna düşürülmek istenmektedir. Burada Türkiye’de de Parlamentomuza büyük görevler düşmektedir. Bizlerde istenen her görevi yapmaya hazır olduğumuzu belirtir. Bu vesileyle Türk Dünyasının ve Türk Milletinin Çanakkale Deniz Zaferinin 90. Yıldönümünü kutlar, aziz şehitlerimiz önünde bir kez daha saygıyla eğilirim. Ruhları şad olsun”

 

Prof.Dr.Hayati Durmaz
BULTÜRK Derneği
Genel Başkanı

01.03.2005

Yazar