Evet, biz “DPS/HÖH Sofya meclisine laik olmayan kişileri dolduruyorsunuz,” dedik defalarca. Volen Siderov hükümeti parmağında oynatıyor! dedik.
Yüz defa da tekrar ettik. Hep gülümseyenler oldu. Kıskançsınız! Diyenler oldu.
İşte mahkeme kararı çıktı: Geçen dönem HÖH/DPS milletvekilleri Mithat Tabakov 11 yıla, Günay Sefer de 10 yıla mahkûm oldular.
Sefer eski Silistre Milletvekili, Tabakov da Dulovo Belediye Başkanı. İkisi de Ahmet Doğan’ın en sıkı en yakın dostlarıydı.
Ne yapmışlar biliyor musunuz?
370 bin leva yani 175 bin Avro çalmışlar.
Halk sizi adam sanıp milletvekili seçiyor, siz ise yolsuzlukla uğraşıyorsunuz.
Bunlar A. Doğan’ın Kuzey Doğu Bulgaristan hırsız çetesi elebaşlarıdır. Dört yıl önce girmeleri gerekiyordu parmaklıklar ardına ama “lider” onlardan milletvekili yaptı, dokunulamaz oldular ve bir süre paçayı kurtarabildiler.
Şimdi seçilenlere bir bakalım:
Peevski mafya. Dimitrov vergi kaçakçısı. Şterev hırsız….. Bunlar ipi pazara çıkanlar. ! Yine doldurmuşlar Türkiye’den gelen ve Romlar’ı aldatarak toplanan oylarla mafyayı, hırsızları, kaçakçıları meclise! Bu gidişe son verme zamanı gelmedi mi. Ne zamana kadar aldatacağız kendi kendimizi?
Kim kimin dostu?
Bu yolsuzluklar daha Kasım Dal, Osman Oktay zamanındandır. Kasım, Güner ve Oktay hep HÖH Başkan yardımcısı görevinde bulundular. Yükseklerdeydiler. Gerçekleri hiç görmek istemediler. Şimdi seçmen onların partilere 3-5 oy bile atmıyorsa, inanınız gerçeği bildiğindendir. Bunların hepsi birbirinin en sıkı dostudur. Savcılık tahkikatları derinleştikçe inanın hepsi bire dek parmaklıkların ardını boylayacaklar.
400 milyon dağıtılmış:
Emel Toşeva Başbakan Stanişev’in Yardımcısı ve Tabii Afetler Bakanlı görevinde bulunduğunda, Romların firmalarına dere yataklarını temizletmek için 400 milyon leva dağıttı. Siparişler o zamanın Sayıştay hukuk müşaviri Kadir Kadir üzerinden geliyordu. Artık yerel basının da yazdığına göre Dubnitsa Rom Şirketleri dere yataklarını temizleme işlerinden o kadar çok kazanmışlar ki, süper lüks çifte daireli 3 katlı bloklar mı dikilmedi? Avlulara üçer dörder “Jeep” mı yerleşmedi? Rahmetli Kadir Kadir’i de unutmamışlar, çok mütevazı bir hediyede bulunarak, ailesini Pirin Dağı yaylalarından en yeşilinde, 3 katlı kır evi hediye etmişler. Bu defa Rom oyları HÖH’ü parlamentoya soktuysa, nedeni umuttur! Koalisyon hükümetinde dağıtılan 400 milyon levanın yine sel gibi geleceği hayalidir.
Kim kiminle temas halinde?
Soydaşlarımızın kurduğu “Bultürk” Kültür ve Hizmet Derneği temsilcilerinin 12 Mayıs seçimleri öncesi Türk kökenli politik parti temsilcileriyle yaptığı temaslar, istişareler, nabız yoklamalar, anketler, söyleşiler elektronik medyada yankılanmaya başladı. Ankette çıkan sonuçlar kendini göstermeye başladı.
Soydaş derneklerinin Bulgaristan politikasını yerli politik partilerden daha doğru algıladığı ve seçmenin bunu sezdiği, birçoklarını rahatsız etmeye başladı. Hiçbir istekte bulunmadan, Türkiye’den gelen oylarla mebus olmak varken, göçmen dertleriyle ilgilenmek de neyimize, diyenler var. Hazır oncular çok.
Dernek temsilcileri Bulgaristan’a açıldı. Gönülleri hasret dolu, görüşmelere tartışmaya açık. Oylarıyla bu defa kimin seçildiğini öğrenmek istiyorlar. Mithat ile Güney de onların oylarıyla seçilmişti! Mahkeme “ceza evi” dedi. Hayal kırıcı ve can sıkıcı değil mi? Bu gidişle…
İşbirliğinden yanayız:
Biz ülkemizdeki sivil toplum örgütleri ile soydaş dernek ve federasyonlarının yakın işbirliği gerçekleştirmesinin yararlı olacağına inanıyoruz. Bultürk Derneği örnek alınabilir. Türkiye’de kurulmuş ve faaliyet yürüten kulüp ve federasyonların, dayanışma ve kültür derneklerinin Bulgaristan’da da tescil ettirilmelerini, bilgilendirme ve propaganda, halkı aydınlatma çalışmalarını köy ve kentlerimizde yürütmelerini istiyoruz. Yaz aylarında her yerde Türk dili kulüpleri çalışmalıdır. Adil, atılımlı ve mutlu yarınlarımızın kapısını açacak anahtar iki ülkenin sivil toplum örgütleri arasında gelişecek yakın işbirliği, yardımlaşma ve ortak hedeflere açılma olacaktır.
Biz burada artık 8 milyonu aştık:
1877/78 (93) Harbinden sonra Bulgaristan’dan Türkiye’ye göçeden ve yerleşen soydaşlarımızın sayısı sekiz milyonu aştı. Artık dördüncü kuşak buradayız. Her gün her yerde sohbetlerimiz doğup büyüdüğümüz yerlerle başlıyor ve bitiyor. Şimdi ramazan, gençlerimiz oralarda kalan ana babalarının, nine ve dedelerinin elini öpmek ve boynuna sarılmak için şimdiden planlar kurmaya başladılar. Yıldan yıla, bayramdan bayrama bir ibrik, bir tas suya muhtaç kabirlerimizi unutmayalım.
Bizim artık yatan nehirlerden taşma zamanımız geldi hatta geç bile kaldık.
“Liderlerin” Türkiye Cumhuriyetleri ziyaretleri: Biz Türkiye Cumhuriyeti’ni çok farklı anlıyoruz. Bizim politik parti “liderleri” İstanbul’a, Antalya ve Edirne’ye modern ayakkabı, ipek gömlek, İngiliz gabardininden takım elbise, deri mont ticaretine geliyorlar. Son bir ayda yapılan araştırmada Bulgaristan’dan Türkiye’ye gelen Türk politikacılardan tek biri 2 kitap satın almamıştır. Bunlar kitap okumaktan korkuyor mu nedir?
Türkiye’den öğreneceğiniz çok şeyler var.
Bakın, dünya ekonomik ve mali bunalım bataklığında can çekişirken, Türkiye kalkınma yolunda adım adım ilerliyor. Bizdeki can çekişen tabloyu Türkiye’de göremiyoruz. Son sosyolojik araştırmada, 1.5 milyonu diş ülkelerde bulunan nüfusumuzun kalan kısmının % 64’ü sigortalı iş bulabilirse evini barkını hemen terk etmeye ve AB ülkelerinden herhangi birine yerleşmeye hazır olduğunu beyan etmiş. % 23’ü zaten emekli. Kala kala iş yapacak kaç kişi kaldı?
Şimdiki hükümet ortaklığına neden karşı çıktık?
Politikanın hedefi iktidar olmaktır, gerekirse yılanla ortaklık yapılır, diyen bizleriz. Başbakan Oreşarski tarafından şerefli bir hükümet kurulacağını düşündük. Oysa iş içinde iş varmış. Doğan çetesi (derin devlet) Saray’da siper almış, mafya kodamanlarını bakanlıklara, ajanslara, bakan yardımcılıklarına, gizli servise atamaya yeltendi. Tüm Bulgaristan’ı ele geçirip, halkı aç bırakmayı planlamışlar. “Dediğimi yapmazsanız, “iç savaş” başlatırız!” diyecek kadar cesaretlenmişler.
“Hükümet İstifa!” sloganı bu yüzden haklıdır.
Biz, Ahmet Doğan-Lütfü Mestan –Mafya- oligarşi çetesinin bu defa da bizi aldatmaya yelteneceğini düşünemedik. Safdil davrandık. DPS/HÖH’e tek oy vermeyecektik. Onları gafil avlama şansımız vardı.
Bulgaristan’da durumu o kadar gerginleştirdiler ki, Fransa ve Almanya Sofya Büyükelçileri “Avrupa Birliği üyeliğinizi dondurabiliriz!” dediler.
“Reformcu Blok” – “Kendinize gelin!” çağrısı yaptı. Bulgaristan Vatandaşların Olmalı Partisinin Başkanı Miglena Kuneva, “bu gidişle saat 12’ye 1 dakika kaldı!” dedi.
Söz konusu olan AB üyeliğimiz. Bizi AB’den atabilirler de.
İyi ki, kükreyen sivil toplum örgütlerinin Sofya İsyanı gözümüzü açtı. İtaatsizlik yorulmak nedir bilmiyorlar. İkinci gün dünyada benzeri görülmemiş bir pasif protesto sergilediler. İş yerlerine, ofislere gitmiyorlar.
Bilgisayarlarını almışlar işlerini parlamento dolayında ayakta yapıyorlar.
“Ölüm var, geri adım atmak yok!” diyenlerin ordusu daha da kalabalık oluyor. Mafya-oligarşi-yolsuzluk çetesinin planlarını suya düşürme şansı hala var!
Ahmet’ in kafasına dikilen tabancadan ders alacağını, Lütfü’nün “Vızrojdentsi” mitinginde Türkçe konuştuğu için ödediği cezadan ders aldığını düşünmüştük. Tepegözlüklerini unutmuşuz.
İnşallah bu önümüzde erken seçimlerde bunları hatırlatır ve yolun sonuna geldiklerini gösteririz.