Konu. Kızların kurduğu oyunlar her zaman akıllıcadır.
Bu gece bulutlar parçalanmış.
Pencereyi açtım yağmur kokusu
Ağaçlar son bahara hazırlanıyor
Hayat yeni oyununu kuruyor.
Toprak kısımla tohum bekliyor
Ekilecek tohumlar biziz.
Oyun kurma dizimizde Hindistanlı bir kızı ve özgürlüğünü nasıl kazandığını öğrenmek istiyorsanız, lütfen okuyun.
Zeki Kız
Vaktin birinde Hindistan’ın küçük köylerinden birinde bir çiftçi yaşıyormuş. O yerli tefeciden kredi almış ama bir türlü çevirememiş.
Çelimsiz ve hatta biraz da çirkin biri olan tefeci, çiftçinin kızına gönül koymuş. Bundan dolayı olacak, çiftçiye bir teklifte bulunarak, borcun yerine kızını kendisine karı olarak istemiş.
Çiftçi ve kızı tefeciğinin küstahlığından tiksinerek hemen olumsuz cevap vermişler.
Bu durumda ısrarcı tefeci sorunu kaderin çözmesini önermiş.
Onlara, ben küçük bir torbaya biri siyah biri beyaz iki taş koyacağım, kız onlardan birini torbadan alacak, eğer siyah taşı çıkarırsa kız karım olur, beyazı çıkarsa borcunuz ödenmiş sayılır, demiş.
Torbadan beyaz taşı çıkarınca borcun ödenmiş, kızın da serbest olması teklifi öyle hoşuna gitmiş ki baba ile kızın, fazla düşünmeden kabul etmişler.
Birkaç gün sonra köylülerin hepsi, tefeci ve baba ile kız çiftçinin çakıllı tarlasının kenarındaki yola toplanmışlar. Tefeci yoldaki çakıllardan 2 küçük taş almış ve torbaya koymuş. Sonra içinden birisini çıkarması için torbayı kıza vermiş.
Gözü pek kız tefeci taşları yerden toplarken ikisini de siyah aldığını görmüş. Birden şaşakalan kız bir şey söyleyememiş, yerinde donakalsa da üç çözüm yolu olduğunu biliyormuş. Vazgeçmek olan birinci seçeneği babasının hapsi boylaması anlamına geliyormuş. Torbadaki taşların ikisini de çıkarıp köylülere tefecinin bir hilekâr olduğunu göstermek ikinci seçenekmiş. Fakat bu seçenek babasına yardım etmediği gibi kimse için de faydalı değilmiş. Taşlardan birini torbadan çıkarıp kadere boyun eğerek, çirkin tefeciyle evlenmek ve babasını borcundan kurtarmak ise üçüncü seçenekmiş.
Ne var ki bu seçeneklerin bir de dördüncüsü varmış ki, buda kızın kurtuluşu imiş. Kız elini torbaya salmış, taşlardan birini almış ve tam çıkarırken, güya istemeyerek yere düşürmüş. Bastığı yerde aynı beyaz ve siyah taşlardan çok fazla olduğundan dolayı, hangisinin düştüğünü seçmek adeta imkânsızmış.
- Ah, özür dilerim, taşı istemeyerek yere düşürdüm, rengini anlayabilmemiz için torbanın içindekine bakalım, demiş.
Torbadaki taşı çıkarmışlar ve herkes siyah olduğunu görmüş. Ve hazır bulunanların hepsi “çektiği taş beyazmış” sonucuna varmışlar.
Çelimsiz ve çirkin tefeci yalan tuzak durduğu anlaşılmasın diye, ağzını açamamış.
İşte kendi oyununu kendisi kuran güzel kız hem babasını borçtan hem de kendisini tefecinin kahpe tuzağından kurtarabilmiş.
***
Bu Hint öyküsünün bize söylemek istediği, her soruna bir çözüm olduğudur. Fakat bu çözümü bulana kadar araştırmak, konu ile ilgili en küçük detayları bile araştırıp öğrenmek, riske girmek ve buluşu yakalamak gerekir.
Bugün Bulgaristan’daki kardeşlerimizin en büyük sorunu çocuklarını Türk olarak yetiştirmektir. Çünkü dünyayı Türkçe okuyamayan her zaman bir başkasının oyuncağı olur. Bu davada çözülemeyecek sorun yoktur. Gelin el ele verelim. Bizim çekirdeğimizin çekirdeği Türk ve Müslümanlıktan başka bir şey değildir. Çekirdeğimizi yaşatmaksa, hepimizin boynunun borcudur. Birlik olalım iri olalım hep birlikte Bulgaristan Türkü olalım.