Rusya’nın baskıları karşısında örgütlü ve organize olarak mücadele edebilmek amacıyla 2020 Ağustos ayında Polonya’nın Lüblin şehrinde bir araya gelen Polonya, Litvanya ve Ukrayna Dışişleri Bakanları ortak deklarasyon ile “Lüblin Üçgeni” adlı birlik kurulduğunu açıklamışlardır.
Bu gelişme Lehistan-Litvanya Birliği adıyla 1569-1795 yılları arasında varlığını sürdüren ittifakı akla getirmiştir; çünkü Lehistan-Litvanya Birliği de Ukrayna, Belarus, Letonya ile Moldova topraklarının bir kısmını kapsayacak şekilde yine Lüblin şehrinde ve aynı coğrafyada kurulmuştu.
16-18. yüzyıllarda Avrupa’nın en büyük güçleri arasında yer alan Polonya’nın, günümüzde Rusya’nın Ukrayna özelinde Doğu Avrupa ve Baltık ülkelerine karşı baskıcı tutumuna karışı Litvanya ve Ukrayna’yı da yanına alarak Lüblin Üçgeni oluşumuna öncülük etmesi bir nevi rüştünü ispat etme girişimleri olarak algılanmıştır. Zira Polonya’nın, geçmişteki gibi gücünü toparladığını ispat etmek[1] ayrıca Avrupa Birliği (AB) içerisinde İkinci Sınıf devlet muamelesi gördüğü algısından kurutularak Doğu Avrupa’nın liderlerinden biri hâline gelmeye çalıştığı[2] bilinmektedir. Polonya bir süredir yaptığı bu tür hamleleriyle Avrupa’nın güçlü Almanya’sı ile doğunun büyük Rusya’sı arasında yer alan jeopolitik konumunu kullanarak eski tarihinde olduğu gibi etkin bir rol almaya çalışmaktadır.
Ukrayna’nın hedefleri ise Polonya aracılığı ile AB’nin tam desteğini sağlamak ve kısa vadeli süreçte NATO üyeliğine uzanacak süreci tamamlama amacında olduğu değerlendirilmektedir. Dolayısı ile Ukrayna’nın elde edeceği AB ve NATO üyelikleriyle Rus baskısından kurtularak siyasi ve ekonomik sorunlarını çözme hedefinde Polonya ile birlikte yürüyerek başarılı olacağına inandığı anlaşılmaktadır.
***
Bu gelişmenin hemen ardından dönemin Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump’ın Almanya’dan asker çekilerek Polonya’ya 1000 asker daha gönderileceğini açıklaması, oluşumun ABD tarafından da desteklendiğini belli etmiştir. Ayrıca ABD’nin bir süredir Yunanistan/Karaağaç bölgesine yaptığı askeri yığınağın, Türkiye’ye karşı olduğu algılanmakla birlikte bir sebebinin de bu konuyla bağlantılı olduğu değerlendirilmektedir.
Doğrudan tepkilerle karşılaşmamak için olsa gerek, Lüblin Üçgeni oluşumu kuruluş amacı olarak; “taraflar arasında güvenlik, ekonomi, turizm ve ticaret gibi çok yönlü bir işbirliği” olarak açıklamıştır. Ancak bir zamanlar Lehistan-Litvanya Birliği gibi tek bir devleti tekrar çağrıştırması nedeniyle farklı anlamlar yüklenmesine sebep olduğu görülmektedir; çünkü son zamanlarda yaşanan Rusya-Ukrayna gerilimi, 16-18. yüzyıllarda Çarlık Rusyası ile Lehistan-Litvanya Birliği arasında yine aynı coğrafyada yaşanan hakimiyet mücadelesini hatırlatmıştır.
O dönemde yaşanan mücadeleyi Çarlık Rusyası kazanmış ve Ukrayna ile Belarus topraklarına hâkim olmuş, hatta Polonya birkaç kez Rusya ile Avrupa ülkeleri arasında paylaşılmıştır. Dolayısı ile devam eden Ukrayna-Rusya krizi, tarihte olduğu gibi Rusya’nın yine Ukrayna’yı işgale hazırlandığı varsayımlarına sebep olmaktadır.
Bu arada İngiltere’nin Brexit ile AB’den ayrıldığı, Hollanda’nın da ayrılığı tartışmaya başladığı bir dönemde kurulan Lüblin Üçgeni oluşumunun Letonya, Moldova ve Belarus’u da içine alacak şekilde genişlemeye çalışacağı öngörülerine sebep olmuştur. Zira Belarus ve Moldova’nın Rusya’ya karşı alternatif ve eli güçlü olarak ikili ilişkiler yürütebilme hesapları ile Lüblin Üçgeni’ne dahil olmayı planladıkları varsayılmaktadır. Ancak Rusya’nın büyük önem verdiği Avrasya Ekonomi Birliği’nde Belarus’un asil üye, Moldova’nın ise gözlemci statüsü ile yer aldıkları hatırda tutulmalıdır.
***
Lüblin Üçgeni liderleri Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski, Polonya Devlet Başkanı Andrzej Duda ile Litvanya Cumhurbaşkanı Gitanas Nauseda 20 Aralık 2021 günü Ukrayna’nın Huta Kasabasında bir araya gelmiştir.
Rusya’nın baskı ve provokasyonları karşısında Ukrayna’ya destek amaçlı düzenlendiği belirtilen Liderler Zirvesi’nde; güvenlik ve göçmen krizi başta olmak üzere son dönemde bölgede meydana gelen gelişmelerin ele alındığını açıklayan 3 lider; “Rusya’nın Ukrayna örneğinde olduğu gibi Doğu Avrupa ülkelerine olan baskılarına karşı ortak mücadele edeceklerini, politik ve askeri konular başta olmak üzere Litvanya, Polonya ve Ukrayna’nın işbirliği içinde olunacağı” bildirgesini[3] imzaladıklarını duyurmuştur.
Ancak; Lüblin Üçgeni oluşumunda yer alan ülkelerin genel olarak Rusya ile gergin ilişkiler süreci içerisinde olsalar da doğalgaz başta olmak üzere enerji tedariki açısından Rusya’ya olan bağımlılıkları, planladıkları mücadelelerinde ellerinin güçsüz olduğunu göstermektedir. Bunun farkında oldukları içindir ki; başta enerji alanı olmak üzere bölgesel projelerde de Rusya’ya karşı birlikte hareket edeceklerini beyan ettiklerinin görülmesi önemlidir.
Sonuç Olarak;
ABD, Rusya’nın Doğu Avrupa ve Baltık sahasına hegemonik baskıları ve Kuzey Akım 2 (Nord Stream II) enerji hattı bağlantısını tasvip etmediği, Lüblin Üçgeni oluşumunu ve genişleme olasılığını ise desteklediği bilinmektedir. Hatta ABD yanlısı bir duvar olarak gördüğü çeşitli platformlarda yer almaktadır. Ancak Rusya’nın Kuzey Akım 2 enerji hattındaki pürüzleri halletmesi, AB içerisinde yer alan büyük ülkelerin Rusya ile ekonomik ilişkileri ve çıkarlarının Lüblin Üçgeni oluşumundan daha fazla olduğu gerçeğinden hareketle, Lüblin Üçgeni oluşumunun daha kuruluş aşamasında başarı şansı olmadığı görülmektedir.
Kısa vadeli olarak etkisi görülse bile ilişkilerin uzun vadede ikili komşuluk ilişkileri seviyesinde kalacağı değerlendirilen Lüblin Üçgeni sayesinde Orta ve Doğu Avrupa’nın en büyük ekonomisi durumunda olan Polonya’nın bölgesel güç olma hırsına ivme kazandıracağı muhakkaktır.
Ancak Ukrayna, AB ve NATO planları açısından kazanımlar beklemektedir. Lakin Rusya ile başta enerji olmak üzere önemli ticari ilişkileri olan AB içerisinden Rusya karşıtı bir tutumun kuvvetli destek görmeyeceği de bilinmektedir.
Lüblin Üçgeni; askeri, ekonomik ve siyasi açıdan Rusya’nın ezici gücü ile denk olmasa da ABD başta olmak üzere Rusya’ya Lüblin Üçgeni’ni destekleyen ülkelerin ve hatta Birlik ülkelerinin de Rusya karşısında başarı şanslarının olmadığını biliyor olmakla birlikte yine de Rusya’nın huzurunu kaçırmıştır.
Son söz olarak; Birleşmiş Milletler, AB ve NATO gibi oluşumların, çağın ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalmasına bağlı olarak ortaya çıkan Lüblin Üçgeni gibi bölgesel oluşumların uzun vadeli ve büyük ölçekli başarı şanslarının olup olmadığını, dizayn süreci devam eden yeni dünya sistemi belirleyecektir.
Türkiye karar alıcı mekanizmaları da bu tür oluşumları ve süreçleri dikkatle takip ederek Türkiye’nin gelecekteki konumunu tarafsız ve realist politikalar üzerinden belirleyerek dış politika inşa etmeleri önemli olacaktır.
:
İsmail CİNGÖZ; Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı/M.A. – BULTÜRK Ankara Temsilcisi. cingozismail01@gmail.com
[1] Şeyma SARICA; “Polonya’nın “Lublin Üçgeni” ve Kötüleşecek Rusya-Belarus İlişkileri”, Polonya’nın Haber Portalı POLONYA.CO, 10.08.2020.
https://polonya.co/polonyanin-lublin-ucgeni-ve-kotulesecek-rusya-belarus-iliskileri
[2] İlyas KEMALOĞLU; “Lüblin Üçgeni: Tarih Tekerrür Eder Mi?”, aa. 05.08.2020.
https://www.aa.com.tr/tr/analiz/lublin-ucgeni-tarih-tekerrur-eder-mi/1932149
[3] Ebru ORHAN ve Erhan ALTIPARMAK; “Ukrayna’da Lublin Üçgeni Zirvesi”, İHA, 20.12.2021.
https://www.iha.com.tr/haber-ukraynada-lublin-ucgeni-zirvesi-1008434/