Şakir ARSLANTAŞ
Tarih: 09 Temmuz 2020

Ağaç kurtları kabuğun altından girer ve ağıç gövdesinin özüne doğru ilerler. Özü yer ve ağacı kurutur.

Bulgar mafyasına ağaç kurdu desek, bu kurala uymadığını görürüz.

Dün Bulgar Baş Savcılığı ile askeri istihbarat güçleri Bulgaristan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı özel kalem müdürü kıdemli istihbarat ve güvenlik sekreteri Bay Miluşev ile Cumhurbaşkanı hukuk danışmanı Bay Plamen Uzunov’un ofislerini bastı ve çelik dolapları açarak içindeki evrakları çuvallara doldurup gittiler.

Bu olay Sofya’nın merkezinde halen Arkeoloji Müzesi olan “Büyük Cami” önünde gerçekleşti. Cumhurbaşkanlığı’nın silahlı kişiler tarafından kuşatıldığını görenlerin “askeri darbe mi oluyor?” sorusunu başkasına soramasa da, kendine sorması doğaldır.  Nitekim Bulgaristan’da öyle askeri darbe yapacak ciddi bir ordu olmadığına ve Bulgar polis ve jandarmasının da darbe denemesi olmadığından, özel güçlerin Cumhurbaşkanlığından 5 saat sonra çıkmasıyla sanki olay bitti. Benim de bu gibi işlerde deneyimsizliğimden olacak, önce her şey bitti diye sevindim, fakat ardından telefonuma Bay Plamen Uzunov’un Filibe’de (Plovdiv) tutuklandığı ve kolları kelepçeli Sofya’ya getirildiği haberi geldi. 5 dakika sonra ofisi basılan istihbaratçı ve güvenlik müdürü Bay Miluşev’in de bileklerine kelepçe takıldığı ve içeri alındığı, birkaç dakika sonra da iri iş adamı Bay Plamen Bobokov’un Rusçuk (Ruse) şehrinde yakalandığı ve onun da kelepçeli olarak Sofya’ya yoluna çıkarıldığı haberi gecikmedi. Tutuklananların birbiriyle yakın bağlı olduğu açıklanırken Cumhurbaşkanlığı baskını ve tutuklamalarla ilgili mahkeme kararı olduğu duyuruldu. Olay böyle olsa da, 72 yıl önce, referandum yapılarak Çarlığın (monarşinin) yıkılmasından ve Bulgaristan devlet biçiminin  Cumhuriyet ilan edilen sonra maskeli silahlı güçler Cumhurbaşkanı Sarayına girmemiş ve devlet başının Taç Odasına bu kadar yakınlaşmamışlardı. Bundan dolayı yazıma “FREN YOLU KALMADI! Dedim. Gerçekten deö Cumhuriyet rejimlerinde Cumhurbaşkanı Taç veya Çalışma Ofisi kapısının açılması, yolu sonu dur. Bu işin başka bir anlamı yoktur ve olamaz. Bundan dolayı bizim ağaç kurtları önünü kaç santimetre görebilir bilmesem de, aldıkları kokudan olacak, ağaç özünü bulur yediklerini çocukluğumdan biliyorum.  Ne ki, bizim ağızı burnu, yüzü gözü maskeliler ağacın özüne değil, tepesine çıktılar. Yani olay sanıldığından çok daha ciddi.

Şunu da ilave etmek istiyorum. Sofya’da okumuş, ömür boyu Bulgarca gazete okumuş biri olarak, Bulgaristan’da Cumhurbaşkanlığı Sarayına Maskeli Polis Gücü Gönderebilecek bir Yargıç olduğunu bilmiyordum. Bu iş yürek ister. Bu yargıç eğer Bayansa yanağından, Baysa elini öperim.

Polislerin Büyük Cami önüne dizdikleri kurşungeçirmez JEEP araçların çekilmesinden sonra, hatırlayacaksınız, şelaleli meydan anında vatandaş doldu. Cumhuriyet Bulgar halkının en büyük değerlerinden biridir. Cumhurbaşkanı, Orgeneral, Bulgaristan Cumhuriyeti Silahlı Güçleri Başkomutanı, Rusya ve Birleşim Amerika askeri akademilerinden mezun, askeri pilot Rumen Radev’in devlet kapısından kolları kelepçeli çıkarılacağını bir an için bile düşünmüş olanların tüyleri diken diken oldu. Endişe çok büyüktü. Ben olayı cep telefonumdan izlesem de, televizyonlar yayın kesti, , olay yerine gidip haber vermek isteyenlerin dili dolaştı. Trafik durdu.

Son aylarda Bulgaristan iktidar tepelerinde ciddi sorunlar yaşandığını anlatmaya çalışsak da ağacın gövdesine giren kurdun ne kadar iri olduğunu, kaç yumurta yumurtladığını uzaktan bakarak bilemeyeceğimiz gibi, duvarları 1 metre kalın olan binaların demir kapılı odalarında ne gibi dalavereler çevrildiğini bilmek de çok zor kuşkusuz.

Ansızın toplanan kalabalık bir protesto hareketi başlattı. Bulgaristan’da devletin yaralandığı dile geldi. Protestoya milletvekilleri de katıldı. Devlet tepesindeki hesaplaşmaya son verilmesi istendi. Endişe veren gerginlik devam ediyor.

Bu olaylar benim gibi seyircileri şaşırtırken, yine son günlerde, her çorbada kekik olmayı seven köydeşim Ahmet Doğan’la ilgili de çok ciddi bir gelişme oldu. Sofya’da Cumhurbaşkanı Sarayına maskeli polis istediği saatte girebilirken, şimdiki başbakan Boyko Borisov’un II. Hükümetinde (2014 – 2017) Adalet Bakanı olan, halen “Demokratik Bulgaristan” hareketinin eş başkanı olan Hristo İvanov, Güney Karadeniz sahilimizin incilerinden Burgaz açıklarında lastik botla dolaşırken olay yaşadı. O, “Resen” yakınlarında karaya çıkmış ve silahlı sivil bekçiler tarafından tutuklanmış, tartaklanmış ve denize itilmiştir. Büyük bir olay yaşandı. Bu olayın failleri HÖH “fahri” başkanı Ahmet Doğan’ın korumalarıdır. Turist kılıklı, sivil koruma ekibi ekibinin Milli Güvenlik Örgütü (NSO) kadrosu olduğu açıklandı.  Burgas kenarındaki “Çingene Liman” yakınında –parkında – bulunan “Rosen” Konağı, yıllar önce Rus Petrol Şirketi “Lukoyl” tankerlerinin “Neftohim” rafinerisine ham petrol tahliye ettiği kıyıda bulunuyor. Saçımın uzun aklımın kısa olduğu bir şey var, o da şu.  1990’ların başlarında, hemşerim Ahmet hala köye gelip giderken, karar almış ve anlaşılan Türkiye’den aldığı paralarla köy kenarına, bir göçmenin tarlarına kuleleri Romen mimarisini andıran, içindeki şömineler İngiliz Saraylarına çalan 3-4 katlı bir “okul” inşa ettirdi. Bu okulun Bulgaristan’da “yetenekli çocuklar” için kurulduğunu, “ders odalarında Türkçe de okunacağını” söylemişti. Okulun içi sıvanıp boyandı, döşemesi dizildi, kapı ve pencereleri takıldı ama öğretmen ve öğrenci gelmedi, zil çalmadı, işte öyle Bulgaristan Türkleri anadili ve aydınlığının mezar taşı gibi, yaz sıcağında, kış soğuğunda öyle üzgün üzgün duruyor.

Bulgaristan Türklerinin parasıyla kurulan “Rosen” Konağı da Rus arsasına kurulmuş, arsa Rusların. Öyle olsa da Bulgaristan yasalarına göre ülkemizdeki bütün plajlar kamu halk mülküdür yani satılmaz, özelleştirilemez, devredilemez. Dolayısıyla A.Doğan Yaz Konağı olarak bilinen yapı, kanunsuz olduğu gibi, yıkılabilir. Bu kıyının korumalı olması ise, “Demokratik Güçler” hareketi eş başkanı, eski Adalet Bakanı Hr. İvanov’un belirttiği üzere, Ruslar tarafından işgal edilmiş, tapusuz ve inşaat izni olmayan, Burgaz Belediyesi tarafından sürekli inşaat halinde gösterilen bu arsa ve üzerindeki konakta “Türk olmayan” ama Bulgar devleti kendisini “Türk” olarak tanıtan bir kişinin seri yolsuzluklarından yenisinin “Bulgaristan’da Rus-Türk işgali” şeklinde dal budak saldığına tanık oluyoruz. Bu olayın 21 Mart 2021’de yapılacak olağan meclis seçimlerinden 9 ay önce çarşıya sürülmesi dikkat çekti. 2017’de L. Mestan ve DOST partisi serüvenini ve balonun nasıl patladığını izlemiştik.

Aldığımız haberlere göre, Burgaz şehrindeki oteller Çarşamba günden kapatılmış. Bulgar milliyetçileri Bulgar  “Rosen” kıyısını “Rus Türk işgalinden” kurtarmak için Cumartesi gün büyük bir miting yapmaya, Konak sahiline denizden çıkarma yapmaya hazılanıyorlar. İki hafta önce sağ kanadı yanan Konak bu defa 1779’da Pariste “Bastilye” kalesi gibi ele geçirilecek ve sonra da ateşe verilecekmiş.

Öte yandan HÖH Genel Başkanı Mustafa Karadayı telaş içinde, Burgaz ve Varna Romen Mahallelerinden 100 leva yevmiye, 2 sandviç  ve 1ç5 litre suya gönüllü topluyor “Ahmet Doğan’ı Bulgarlar’dan kurtaracakmış!”

Bu yazıyı yazarken, Cuma gün için sabırsızlandığımı önceden bildiriyorum.  Hemşerim yüzünden başımıza neler neler geldi ve daha neler gelecek bilinmez. Hani bir söz var. Bir köye bir deli yeter diye. Bizim memlekete de bir Ahmet yetip artıyor. Bakalım ne düşünmüşler… Öyle de olsa, fren yolu kalmadı. Artık kaza torbada, tosluyoruz!!!

Paylaşınız!

Koronadan korunalım.

 

Yazar