Uzun bir zamandır Pasifik bölgesine güç kaydırmakta olduğu bilinen ABD’nin 16 Eylül 2021 tarihi itibariyle İngiltere ve Avustralya ile AUKUS Antlaşması olarak adlandırılan yeni bir ittifakın kurulduğunu ilan etmeleri uluslararası kamuoyunun önemli gündemlerinden biri olmuştur. Zira anlaşma etkisi itibariyle sadece üç ülkeyi değil, küresel dinamikleri ilgilendirmektedir.
Üç ülkenin İngilizce isimlerinin kısaltılmasından türetilerek “AUKUS” adı verilen bu yeni güvenlik ortaklığı anlaşması, resmî açıklama ile Avustralya Kraliyet Donanması’nın nükleer enerjili denizaltılar edinmesini sağlamak için destekleneceği belirtilmiş olsa da bahse konu bölge, küresel ticaretin 1/3’ünün yürütüldüğü bir sahayı kapsamaktadır. Dolayısı ile oluşturulan bu ittifak uzun bir süredir Çin Denizi’nde devam etmekte olan hakimiyet mücadelesinin şiddetini arttıracak etkilere sahiptir. Kaldı ki Güney Çin Denizi üzerinde Çin ve ABD’nin uzun bir zamandır hak iddiası ile mücadele yürüttükleri bilinmektedir.
ABD daha önceki yıllarda Çin’in Güney Çin Denizi’nin bazı bölgeler üzerindeki egemenlik hakkı iddialarını tanımadığını açıklamış olmasından hareketle sürekli olarak gövde gösterileriyle iddialarını sürdürmektedir. Çin’in de ABD’nin bu mücadelesine karşılık vermesi nedeniyle iki ülkenin savaş gemileri sık sık bu bölgede karşı karşıya gelmekte ve karşılıklı kararlılık gösterileriyle birbirlerini test ettikleri görülmektedir.
***
Avustralya; Dünyada nükleer enerjili denizaltılara sahip olacak 7’nci ülke konumuna gelecek olan ve aynı zamanda müttefiklerinden siber yeteneklere, yapay zekaya ve ileri düzeyde denizaltı teknolojisine de sahip olacaktır[1]. Ancak AUKUS Anlaşması, sadece Çin’in askeri varlığına ve önlenemez bir yükselişle büyümekte olan küresel ekonomisine karşı kurulduğu kanısı oldukça güçlüdür. ABD Başkanı Joe Biden, İngiltere Başbakanı Boris Johnson ve Avustralya Başbakanı Scott Morrison tarafından ortak bir bildiri ile uluslararası kamuoyuna “Avustralya’nın sahip olacağı nükleer enerjili denizaltılar sayesinde Hint-Pasifik bölgesinde istikrarın destekleneceği ve bu ülkelerin ortak değerleri ile çıkarlarını desteklemek için kullanılacağı” ifade edilse de verilen uluslararası tepkiler anlaşmanın sıradan bir anlaşma olmadığını çok kısa sürede ortaya koymuştur.
Çin’in artan etkisine karşı adeta bir güç gösterisi yaparcasına bu anlaşmadan kısa süre önce İngiltere’nin Queen Elizabeth uçak gemisini Hint-Pasifik bölgesine göndererek konuşlandırmasının sebebi de anlaşılmıştır.
***
AUKUS Anlaşması yapı itibariyle ve taraftarlarıyla birlikte incelendiğinde taraflardan birisinin de Fransa olduğu muhakkaktır. Lakin Fransa oyundan çıkartılan tarafta yer alması itibariyle en fazla zararlı çıkan konumundadır; çünkü 2016 yılında 50 milyar Avustralya dolarından fazla bir tutar karşılığında Avustralya’ya 12 denizaltı yapılmasını içeren anlaşmanın iptal edildiği görülmektedir. AUKUS Anlaşması’nın ilanına kadar Fransa’dan gizlenmesi Fransa için adeta yıkım olmuştur.
Zira Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, AUKUS Anlaşması’nın ilanından hemen sonra yaptığı açıklamasında, “Sırtımızdan bıçaklandık. Avustralya ile güvene dayalı bir ilişki kurmuştuk. Bu güvene ihanet edildi” sözleri[2] dikkat çekicidir. Gelişmeler üzerine Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un isteğiyle ABD ve Avustralya büyükelçilerinin geri çağırılması[3], krizin Fransa açısından ne derece büyük olduğunu göstermesi nedeniyle önemlidir. Ancak aynı olay karşısında İngiltere büyükelçisinin geriye çağrılmamış olması ise ilginç olsa gerek. Özellikle ABD ve Avustralya’yı ihanetle suçlayan Fransa, İngiltere’yi bir ihanetten ziyade çıkarlarını gözeten taraf olarak gördüğünden hareketle daha makul karşılandığı gibi bir değerlendirme yapılabilir. Fransa’nın İngiltere’ye karşı tutumu şimdilik flu görünüyor olsa da ilerleyen süreçte nedenlerinin netleşeceği değerlendirilmektedir.
Fransa’nın aşırı sert söylem ve tepkileri karşısında ABD’nin Fransa’yı yumuşatmaya çalıştığı görülmektedir. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken tarafından yapılan “Fransa ile Hint-Pasifik’te ve dünyanın birçok yerinde inanılmaz derecede yakın iş birliği içerisindeyiz. Böyle olmaya da devam edeceğiz. Bu ilişkiye, bu ortaklığa çok değer veriyoruz” açıklamalarının[4] Fransa’yı henüz ikna etmeye yetmediği görülmektedir.
Bu arada Fransa’ya Avrupa Birliği (AB)’den destek gelmiştir. AB Konseyi Başkanı Charles Michel yaptığı “Müttefikler için temel ilkeler şeffaflık ve güvendir ve bunlar birbirinden ayrılmaz. Ve şimdi ne gözlemliyoruz? Şeffaflık ve vefanın olmadığını gözlemliyoruz” sözleriyle[5] AB konuya Fransa yanında destek vererek safını ve duruşunu göstermiştir. AB’nin bu duruşu aynı zamanda AB-ABD arasında uzun bir süredir açık edilmeyen küresel mücadelenin varlığını da göstermesi açısından önem arz etmektedir.
Sonuç olarak;
Uzun bir süredir ABD’nin Pasifik bölgesine güç kaydırdığını ve yakın gelecekte küresel mücadelenin bu sahada ağırlık kazanacağı üzerine öngörülerimizin doğru çıktığı AUKUS Anlaşması ile görülmüştür.
ABD, İngiltere ve Avustralya’yı da yanına alarak Çin’e karşı ittifak oluşturuyor olsa da Rusya kanadı göz ardı edilmemelidir. Zira Çin kadar Rusya’nın da Pasifik ve Güney Çin Denizi bölgesinde küresel çıkarları vardır ve bu çıkarları AUKUS Anlaşması ile çakışacaktır. Küresel ticaretinin 1/3 oranına sahip bir bölge için Rusya’nın da sessiz kalmayacağı muhakkaktır. Dolayısı ile Rusya, bu kapsamında AUKUS Anlaşması’na karşı oluşacak muhtemel ittifaklar içerisinde yer alarak safını belli edecektir.
Fransa yüzyıllara dayalı dostluk ile ittifak ilişkisi yürüttüğü ABD’den beklemediği bir hamle sonucu Avustralya ile imzaladığı denizaltı anlaşmasının iptaliyle büyük bir sarsıntı yaşadığı muhakkaktır. AB’nin ikici büyük ortağı Fransa’yı desteklemiş olmakla eski ortakları İngiltere ile eski dostları ABD’ye karşı yeni bir duruş sergilemeleri kuvvetle muhtemel görülmektedir.
Pasifik ve Güney Çin Denizi sahasında ayrıca; başta Filipinler olmak üzere Vietnam, Brunei ve Malezya’nın da zaman zaman egemenlik tartışmalarında yer aldıkları göz ardı edilmemelidir. Dolayısı ile Asya-Pasifik bölgesi ilerleyen süreçte çok taraflı sorunlara gebedir.
“Uluslararası ilişkilerde nihai dostluk ve nihai düşmanlık yoktur. Ülkeler arası ilişkilerde çıkarlar önceliklidir” teorisinin doğruluğu AUKUS Anlaşması ile bir kez daha görülmüştür. Dolayı ile AUKUS Anlaşması’nın Batı Bloğunda çok önemli kırılmalara sebep olabileceği ve yeni ittifaklara yol açabileceği gibi bir durum ortaya çıkmıştır.
Eğer ABD, Fransa üzerinden AB tarafını ikna edilemezse AUKUS Anlaşması; Amerika, Avrupa, Asya ve Pasifik sahasını içerisine alacak şekilde küresel dinamikleri harekete geçirebileceği ve uluslararası yeni bir sürecin fitilini ateşleyebileceği gözüyle değerlendirilmelidir; çünkü Avrupa’nın doğal müttefiki olan ABD, AB üyesi Fransa tarafından yapılmış olan bir anlaşmayı iptal eden yeni bir anlaşmayla ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla yakın gelecekte, uluslararası yeni ittifakların oluşabileceği değerlendirilmektedir.
Son söz olarak; yaşanması muhtemel yeni süreçte birçok ülke gibi Türkiye’nin de tarafını seçmekle karşı karşıya kalabileceği bir durum ortaya çıkabileceği için Türkiye karar alıcı mekanizmaları da gelişmeleri reel politik üzerinden dikkatle takip etmeli ve değişik olasılıklara hazırlıklı olunmalıdır.
:
İsmail CİNGÖZ; Uluslararası Siyaset Uzmanı/M.A. – BULTÜRK Ankara Temsilcisi. cingozismail01@gmail.com
[1] BBC; “AUKUS Paktı’na Tepki Olarak Fransa, ABD ve Avustralya’dan Büyükelçilerini Geri Çekti”, 18.09.2021. (https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-58608064)
[2] Amanda MACİAS; “Fransa, Denizaltı Anlaşmasına Hala Kızgın, Az Önce ABD ve Avustralya Büyükelçilerini Geri Çağırdı”, CNBC, 17.09.2021. (https://www.cnbc.com/2021/09/17/france-recalls-ambassadors-to-us-australia-to-protest-submarine-deal.html)
[3] Rod MCGUIRK ve Elaıne GANLEY; “Fransız Bakan ABD Denizaltı Anlaşmasında ‘İkiyüzlülük’ İlan Etti”, ABC News, 19.09.2021. (https://abcnews.go.com/International/wireStory/australia-frances-recall-ambassador-subs-regretful-80091548)
[4] Olivier DOULİERY; “ABD Dışişleri Bakanı Blinken: Fransa Hayati Ortağımız”, Sputnik News, 17.09.2021.
[5] Deutsche Welle; “Avrupa ve ABD Arasında Fransa Krizi”, 20.09.2021.