“Yeryüzünde bunlardan daha iyi bir ulus bulunmadığına Majestelerin önünde ant içebilirim. Komşularını kendileri kadar seviyorlar, konuşmaları son derece tatlı ve kibar, konuşurken hep gülümsüyorlar. Elli adamla bu halkın hepsini boyunduruk altına alabilir ve onlara her istediğimizi yaptırabiliriz.”
Kristof Kolomb, İspanyol Kraliçe’sine yazdığı mektupta Kızılderilileri Anlatıyor.
1492’de Kristof Kolomb’un Amerika kıtasını keşfetmesinden kısa süre sonra Avrupa’dan akın akın gelen Beyaz Adam da yerleşmeye başlamıştır. Bu yerleşme eylemi gerçekleşirken, yerli halk yokmuş gibi davranılmıştır.
Keşif sırasında karşılaştıkları çoğunluğu Kızılderili yerli halklarla karşılaşılmış ve bu yerli halklar zaman içerisinde ya soykırıma uğratılmış ya da asimile edilmişlerdir.
Amerika kıtasının hem verimli hem de çok büyük alanlara sahip topraklarının sürülebilmesi ve ürün elde edilebilmesi için köle tacirleri tarafından zincirlerle bağlı olarak Afrika’dan getirilen on binlerce siyahi insan köle olarak Beyaz Adam’a satılmıştır.
Ne yazık ki; Afrika’dan kaçırılan bu siyahi insanların gemilerle taşınması esnasında yaşadıkları kötü şartlar nedeniyle binlercesi salgın hastalıklardan ya da yetersiz beslenmeden hayatını kaybetmiştir. Bu arada 18. yüzyıla gelindiği zaman Amerika kıtasında nüfusun çoğunluğunu kölelerin oluşturduğu görülmektedir.
Unutulmaması gereken en önemli hususlardan birisi ise ilk kaşiflerden olan İspanyol ve Portekizli işgalciler yerli halkı katletmiştir. Ayrıca Beyaz Adam, topraklarını ellerinden aldığı yerli halkı bu topraklarda köle gibi çalıştırırken, milyonlarca yerli halkın çalışma zorluklarından ve hastalıklardan hayatlarını kaybettikleri kaynaklardan anlaşılmaktadır.
Emperyalist sömürgeci devletler Afrika’daki sömürgelerinden köle ticareti sayesinden büyük kazançlar elde ettikleri, ayrıca siyahi kölelerin fiziksel gücü ile elde edilen mahsuller sayesinde efendilerinin de zenginleştikleri unutulmamalıdır.
Kölelik kavramının adeta sistematik ve yaygın hale geldiği görülmektedir. Öyle ki 1700 yılında Virginia’da 16.000 olan köle sayısı, 1770’te 187.000’e ulaşmıştır. Kaçmaya çalışan köleler ise korkunç şekilde işkencelerle katledilmişlerdir.
Dünyada köleliğin kaldırılmasına yönelik ilk düzenleme ile o dönem bağımsız devlet olan Vermont’ta yapılmış ve 1777 yılında kölelik yasaklanmıştır. Daha sonra Vermont 1791 yılında ABD’ye katılmıştır.
Bu arada Avrupa ülkelerinde de köleliğe karşı çalışmaların olduğu görülmektedir. Danimarka 1792 yılında kendi sömürge topraklarında köle ticaretini yasaklarken, deniz aşırı köle ticaretini İngiltere sömürgelerinde 1807, ABD’de 1808 yılında yasaklamıştır; fakat kölelik kaldırılmadığı ve mevcut kölelere özgürlük verilmediği için kölelik sistemi fiilen devam etmiştir.
Kölelik için Avrupa’da ilk düzenlemeyi Fransa yapmış ve Fransız ihtilali sırasında 1794’te kölelik tamamen kaldırılmış olsa da Napoleon Bonapart, 1802 yılında Fransız sömürgelerinde köleliği tekrar geri getirmiştir.
Kesin olarak köleliğin kaldırılması İspanya sömürgeleri ve Güney Amerika’da bağımsızlığını kazanan ülkelerde yaşandığı görülmektedir. Kölelik; 1811’de İspanya sömürgeleri ile Şili’de, 1817’de Arjantin’de, 1821’de Peru’da, 1829’da Meksika’da, 1833’te İngiliz sömürgelerinde, 1848’de Fransa’da kaldırılmıştır.
***
İlerleyen yıllarda ABD’de ise köleliğe karşı örgütlenen bazı kesimler bunun için dernekler kurmuş ve bunların da etkileriyle 1804 yılında Amerika’nın kuzey eyaletlerinde kölelik yasaklanmış, ayrıca1807’de İngiltere ile Amerika arasında köle ticaretine son verilmiştir.
Bu gelişmeler yaşanırken güney eyaletlerinde ise köleliğe karşı çıkmanın cezası ölüm olarak belirtilmiş ve güney eyaletleri kararlı bir şekilde köleliği devam ettirmiştir.
Başkan Abraham Lincoln 19 Haziran 1862 yılında köleliği tamamen kaldırmıştır. Köleliğin kaldırılmasına güney eyaletleri büyük tepki göstermiş ve Kuzey-Güney mücadeleler başlamıştır. Gelişmeler iç savaşa dönüşmüş ve kazanan Kuzeyliler olmuş ve İç Savaş’ın ardından 1865 yılında yapılan yasal düzenleme ile Amerika Birleşik Devletleri olarak kölelik tamamen kaldırılmıştır.
Kuzey’in köleliği kaldırmasının insani boyutundan başka diğer bir sebebinin Güney’deki işçi sınıfını kendi sanayi kuruluşlarına yönlendirmek olduğu hatırda tutulmalıdır; çünkü kölelik sistemine dayalı Güney’in tarımsal sistemleri çökmüştür. Ayrıca Güney’in İspanya ile geliştirdiği ticari ilişkiler ülke bütünlüğü açısından tehlikeli görülmüştür.
***
Sonuç olarak;
Birleşmiş Milletler (BM), 2 Aralık 1949 tarihinde; insan ticareti, cinsel istismar, çocuk işçi çalıştırma ve zorla evlendirme gibi köleliğin çağdaş formlarını yok etmeyi amaçlayan bir yasa tasarısını kabul ederek; kölelik sistemini kaldırmıştır. O tarihten bu yana dünya geleninde 2 Aralık “Köleliğin Kaldırılması Günü” olarak kutlanmaktadır.
Bugün her ne kadar kölelik kaldırılmış olsa da dünyanın birçok bölgesinde siyahi insanın, beyazlardan daha kötü şartlarda yaşadığı muhakkaktır.
Ayrıca halen “zorla çalıştırılan tarım işçileri, pasaportuna el konulan işçiler, acizliklerinden istifade ile düşük ücretle çalıştırılan göçmenleri ve fuhuşa zorlanan kadınları veya herhangi bir ekonomik aktiviteye zorlanan insanları” köle olarak kabul eden araştırma raporları incelendiğinde dünya genelinde; 36 milyon köle bulunduğunun görülmesi insanlık için utanç verici bir tablo olsa gerek.
Unutulmamalıdır ki; Türk Milleti’ne insanlık dersi vermeye kalkan Batı, öncelikle kendi tarihi ile yüzleşmelidir.
Zira; ABD’nin gerek kölelik sistemi ile gerekse Amerika kıtasının yerli halkına yaptığı katliamları birer soykırımdır. Irak başta olmak üzere “özgürlük götürmek” adı altında işgal ettiği ülkelerdeki halkı katletmesi ayrı ayrı birer soykırımdır. Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarıyla 200 binden fazla masum insanı katletmesi birer soykırımdır. Ve ABD’nin böyle bir tarihe sahip olduğu aşikardır.
-Emperyalist bir şekilde işgal ettikleri Afrika sömürgelerinden siyahi insanları kaçırarak ABD ve Avrupa’ya satan Avrupa ülkeleri birer soykırım suçlusu değiller midir?
-Cezayir başta olmak üzere işgal ettiği ülkelerde binlerce masum sivil halkı katleden Fransa bir soykırımcı değil midir?
-İngiltere, İspanya, Portekiz başta olmak üzere köle ticareti yapan Batı ülkeleri soykırım suçlusu değil midir?
-Binlerce insanı sistematik bir şekilde sırf Yahudi oldukları için katleden Almanya bir soykırımcı değil midir?
-1945-1950’li yıllar arasında Yugoslavya’da katledilen Türk ve Müslüman Yücelciler olarak bilinen insanlara uygulanan katliam soykırım değil midir?
-Sovyet Rusya döneminde Kırım Türkleri ve Ahıska Türkleri başta olmak üzere Türk kökenli toplulukların Rusya içlerine göç ettirilmeleri esnasında binlercesinin hayatlarını kaybetmesi soykırım değil midir?
-Hocalı özelinde Karabağ bölgesinde Ermenilerin Azerbaycan Türklerini türlü işkencelerle katletmeleri soykırım değil midir?
-Bosna’da NATO barış kuvvetleri ve bütün dünyanın gözleri önünde Osmanlı bakiyesi Boşnakların sırf Müslüman oldukları için katledilmeleri soykırım değil midir?
-Birinci Dünya Savaşı’nın ardından işgal edilen Anadolu başta olmak üzere işgal kuvveleriyle birlikte hareket eden Ermeni ve Rumların Türk Milleti’ne uyguladıkları, zulümler ve katliamlar soykırım değil de denir?
-1963-1974 döneminde Kıbrıs’ta Rumların Kıbrıs Türkleri’ne uyguladıkları münferit ve toplu katliamlar soykırım değil de nedir?
-Halen Doğu Türkistan’da tarihte görülmemiş bir şekilde Uygur Türklerini sistematik olarak katleden Çin bir soykırımcı değil midir?
İki yüzlü dünya devletleri kabul etsin-etmesin bu sorulanın tamamına verilecek en net, kısa ve kati suretteki cevap: Evet, bunların tamamı soykırımdır.
Son Söz olarak;
Osmanlı Devleti’nin her kaybettiği topraklarda Türk ve Müslüman halkın uğradığı katliamları, Doğu’da, Batı’da, Güney’de, Kuzey’de, dünyanın dört bir yanında daha nice sistematik katliamlarla soykırım suçu işleyen devletleri, milletleri görmeyen/görmezden gelen medeni(!) Batı ülkeleri;
-Birinci Dünya Savaşı’nın en çetrefilli günlerinde, cephe gerisindeki eylemleri, düşmanla işbirliği gibi bir çok nedenle Ermeni vatandaşlarını yine kendi toprakları olan Suriye’ye tehcir eden Osmanlı Devleti’ni (O günün şartlarında yollukları, iaşeleri, korumaları, konaklama ve barınma yerleri tespit edilerek, yokluklar içerisinde olmasına rağmen yollarda hastalık kapmasınlar diye imkanlar ölçüsünde aşıları dahi yapılarak) ve Türk Milleti’ni sözde bir Ermeni soykırımı itham ve suçlamaya utanmıyor da; asıl soykırımcı ülkeleri görmezden geldiklerini tarih kalın harflerle yazmıştır, hatalarından dönene kadar da yazmaya devam edecektir.
İsmail CİNGÖZ; Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı/M.A – BULTÜRK Ankara Temsilcisi. cingozismail01@gmail.com
Kaynakça :
Ayrıntılı bilgi için bknz: Tarihi Olaylar; “Amerika’da Köleliğin Kaldırılması”
htps://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/amerika-da-koleligin-kaldirilmasi-114
Ayrıntılı bilgi için bknz: Bölge Gündem; “Dünya Köleliğin Kaldırılması Günü Ne Zaman? Nedir? Kölelik Ne Zaman Kalktı?” 02.12.2019.
https://www.bolgegundem.com/dunya-koleligin-kaldirilmasi-gunu-ne-zaman-nedir-kolelik-ne-zaman-kalkti-1102340h.html
Ayrıntılı bilgi için bknz: İsmail CİNGÖZ; “Amerika’nın Kirli Tarihi”, Ticari Hayat Gazetesi, 17.04.2019.