Bir zamanların sömürge imparatorluğu artık borç batağında çırpınıyor. Yolları bile aydınlatamayan Fransa için 8 Eylül, siyasi ve ekonomik bir dönüm noktası olacak.

Çöküşün Görsel İşareti

Dün gece yarısı Fransa’dan geçerken dikkatimi çeken ilk şey zifiri karanlık oldu. Yollarda tek bir ışık yoktu. Avrupa’nın kalbinde bu manzara, sadece elektrik kesintisi değil; ülkenin içine sürüklendiği çöküşün sembolüydü.

Kritik Tarih: 8 Eylül

Cumhurbaşkanı Macron’un kaderi, güven oylamasında belirlenecek. Bu oylama, sadece bir hükümetin değil, Fransa’nın siyasi geleceğinin de sınavı olacak. IMF kapısı ya da Avrupa Merkez Bankası’nın kredileri, önündeki tek seçenekler. Her ikisi de prestij kaybettiren ve bağımlılığı artıran çıkmaz yollar.

İmparatorluğun Bedeli

Bir zamanlar Afrika’da ve Asya’da masum canları alan, öksüz çocuklar ve dul kadınlar bırakan Fransa, şimdi onların ahıyla yüzleşiyor. Talan edilen kaynakların ve sömürülen halkların bedeli geri dönüyor. Tarihin terazisi yavaş işler ama asla şaşmaz.

Avrupa’nın Hasta Devletleri

İngiltere için kullandığım “hasta devlet” benzetmesi, Fransa için de birebir geçerli. Dün gördüğüm karanlık manzara, bir dönemin ihtişamlı Avrupa’sının artık tek tek çöktüğünün işaretiydi. İngiltere, Fransa, sırada belki de Almanya… Avrupa’nın direkleri birer birer devriliyor.

İlahi Adaletin Kaçınılmazlığı

Artık Avrupa için yolun sonu görünüyor. Dünya yeni bir çağa giriyor: Adaletin, emeğin ve hakikatin çağı. Kanla, sömürüyle ve gözyaşıyla kurulan düzenlerin yıkılması kaçınılmaz.

Fransa, kendi kazdığı çukurun kenarında, karanlığın içine düşmeye hazır bekliyor.

Atalarımız demiş

Ne ekersen, onu biçersin.

Yazar