Gülten RAYİMOĞLU

Yalova’nın Altınova ilçesinden yükselen alkış sesleri, sadece bir geminin değil, bir vizyonun da denize indirilişine tanıklık etti. TCG İçel (F-518), MİLGEM Projesi’nin sekizinci halkası olarak suyla kucaklaştı. Görünüşte bir tören, bir gemi, bir askeri gelişme… Ama aslında çok daha fazlası.

Çünkü bu gemi, “yerli ve milli” söyleminin maket değil, çelikten gerçeğe dönüşmüş hâlidir. Çünkü bu fırkateyn, sadece dalgalara değil, Türkiye’nin güvenlik ufkuna da açılan bir penceredir.

Helikopterlerin ve İHA’ların gece gündüz iniş-kalkış yapabileceği bir sistem düşünün. Bu, artık sadece kara değil, denizlerde de gökyüzünü yanımıza aldığımız anlamına geliyor. Geceyi gündüze çevirecek bir kabiliyettir bu. Uyuyan denizlere dahi göz diken bir teyakkuzdur.

Elbette böylesi projeler, yalnızca savunma sanayiinin mühendislik başarıları değil; aynı zamanda bir strateji, bir özgüven ve bir gelecek vizyonudur. TCG İçel’in güvertesinde dalgalanacak Türk bayrağı, aynı zamanda “ben buradayım” diyen bir kararlılıktır.

İçel’in denize inişi 24 saat sürecekmiş. Ama etkisi sadece bir gün değil, on yıllar boyu sürecek. Belki Akdeniz’in dalgalarında, belki Karadeniz’in sert rüzgârlarında, belki de okyanus ötesi görevlerde…
Nerede olursa olsun, bu gemi Türkiye’nin sesini ve nefesini taşıyacak.

Bugün Altınova’da yapılan tören, sadece bir gemiyi suya indirmedi.
Türkiye’yi, kendi deniz gücüne, kendi mühendisliğine, kendi geleceğine bir adım daha yaklaştırdı. TCG İçel, bu milletin “kendi rotasını” çizme iradesinin çelikten simgesidir.

Yazar