İbrahim SOYTÜRK

Kırcaali’nin Ali’si, Ahlat’tan aldığı emaneti Çanakkale’ye, oradan Rumeli’ye taşırken yalnızca bir toprak yolculuğu yapmadı. O, gönülleri fethetti, bir dava yaktı ve ardında asırlar boyu sürecek bir ülkü bıraktı. Bugün bu dava hâlâ yaşıyor; ama biz, bu mirası yeterince sahipleniyor muyuz?

Haklarımız İçin Sessiz Vekiller

Bugün Bulgaristan Türklerinin en büyük sorunlarından biri, temsil meselesidir. Bizim adımıza söz söylemesi gereken vekiller var ama onlar bizim seçtiklerimiz değil. Onları oraya getiren güçlere bağlı, adeta onların kölesi gibiler.

Hiç gördünüz mü, gerçekten Bulgaristan Türklerinin hakları için mücadele eden bir vekil? Yok. Çünkü konuşamıyorlar, bilmiyorlar, ilgilenmiyorlar.

36 Yıldır Bir Dernek Bile Yok

Türkiye’de yaşayan Bulgaristan Türkleri arasında, halkı gerçekten destekleyen, 36 yıldır davamızı güden bir dernek bile yok. Bugün dernekler sadece devletin arkasında duruyor. “Devlet ne derse oradayız” demekten başka bir misyonları yok.

Desteklediklerini neden ve niçin desteklediklerini bilen, halkın davasına sahip çıkan bir dernek bulamazsınız. Hatta bazı dernekler, Türk Cumhurbaşkanına karşı bile çalışma yaptı; bunun hesabını soran olmadı, bedel ödetilmedi.

Hesap Sorma Zamanı

Artık bu düzen değişmeli. Eğer dernekler halkın değil de başkalarının çıkarına çalışıyorsa, bunun bedelini ödemeliler. Ancak o zaman gerçek bir uyanış başlayabilir. Bulgaristan Türkleri adına söz söyleyenler, artık halkın temsilcisi olmalı, birer “piyon” değil.


Çağrı

Bizim görevimiz, bu davayı yaşatmak, Kırcaali’nin açtığı yolu yeniden canlandırmaktır. Biz Bulgaristan Türkleri olarak, hem Bulgaristan’da hem Türkiye’de “Biz de varız” demeliyiz.

Haklarımızı savunacak, yol gösterecek, halk için mücadele edecek temsilciler istiyoruz. Bunun için de önce kendi içimizde ayağa kalkmalı, birlik olmalı ve davamızın gerçek sahiplerini iş başına getirmeliyiz.

Yazar