Raziye ÇAKIR
İnsanın hayatı, çoğu zaman belirsizliklerle, zorluklarla ve sarsıntılarla doludur. Her birimiz bir şekilde bu hayat yolculuğunda kayboluruz. Toplumlar da, tıpkı bireyler gibi zaman zaman dağılabilir, birbirlerinden kopabilir ve güçsüzleşebilir. Bu noktada, Allah’a yönelmek, hem bir inanç hem de bir umuttur. Çünkü ne kadar zorlanırsak, ne kadar kaybolursak kaybolalım, her zaman en doğru yolu gösteren, en güçlü sığınak O’dur.
Bugün, toplum olarak ne yazık ki birçok açıdan dağılmış durumdayız. Her geçen gün bir parçamız daha kayboluyor, birbirimizden uzaklaşıyor ve değerlerimizi unutuyoruz. İşte bu noktada, hepimizin tek bir dileği var: “Dağıldık, Bîzi Toparla Allah’ım!” Hepimizin kalbi bir parça kırık, bir parça kayıp. Zihnimiz karma karışık, yönümüz belirsiz. Ama en derin içsel duygumuz, ne kadar zorlanırsak zorlanalım, yalnızca Allah’ın inayetiyle yeniden birleşmeyi beklemektir. Allah’ın rahmetiyle, yeniden toparlanacağız.
“Unuttuk, Bîzi Kendimize Getir Allah’ım!”
Her şeyin başı aslında farkındalıktır. İnsanlar bazen yolculuklarında o kadar yoğunlaşır ki, gerçek benliklerinden uzaklaşabilirler. Bazen kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi, hangi değerlerle var olduğumuzu unuturuz. Zamanın akışı içinde kaybolur, oraya buraya savrulurken kimliğimizi, hayat amacımızı sorgulamayı unuturuz. İşte bu noktada, kendimizi hatırlamak için en büyük dua: “Bîzi Kendimize Getir Allah’ım!”
Hayatın karmaşası, insanların kendi içsel dünyalarından uzaklaşmasına neden olabilir. Ancak, içsel huzur ve dinginlik ancak Allah’a dönmekle, ona sığınmakla bulunur. İnsanın gerçek gücü, kendi içindeki berraklıktan, doğrunun ve hakikatin peşinden gitmesinden gelir. Allah’a yöneldiğimizde, kaybolan kimliğimiz geri gelir. O, bizi kendi özümüze, doğru yolda olmaya, hakka ve hikmete götürür.
“Âciz Çaresiz Kaldık, Bîze Yardım Eyle Allah’ım!”
İnsanın zaman zaman çaresiz kalması, hiçbir çözüm yolu bulamaması, hayatın zorlukları karşısında tükenmiş hissetmesi oldukça doğaldır. Ama insanın içindeki en büyük gücün yıldızlar kadar uzak olmayan Allah’a yönelmek olduğunu unutmaması gerekir. Çaresiz kaldığımız anlarda, “Bîze Yardım Eyle Allah’ım!” diye dua etmek, aslında yalnızca güçsüzlük duygusunu dile getirmek değil, aynı zamanda en büyük kaynağa başvurmaktır. Yardım, sadece dışsal değil, aynı zamanda içsel bir dönüşümün de başlangıcıdır. Allah’tan gelen yardımlar, yalnızca fiziksel ve maddi anlamda değil, ruhsal ve manevi anlamda da bize el uzatır.
“Sefer Bîzlerden, Zafer Sendendir Allah’ım!”
Zaferin yalnızca bizim değil, Allah’ın takdiriyle elde edileceğini bilmek, aslında insanın en büyük huzur kaynağıdır. Bizler, insan olarak zayıf ve eksik varlıklarız. Yola çıkmak, çaba göstermek bizim görevimizdir, ama zafer ve başarı yalnızca Allah’a aittir. “Sefer Bîzlerden, Zafer Sendendir Allah’ım!” Her ne kadar çok çalışsak da, çok çaba sarf etsek de, nihai başarı, sadece O’nun takdirindedir. Bu farkındalıkla yürüdüğümüzde, her mücadele bir ders, her kayıp bir kazanıma dönüşür. Yola çıkarken ne kadar büyük bir gayret gösterirsek gösterelim, sonunda sadece Allah’ın izniyle zafer elde ederiz.
Sonuçta, insanlığın ve milletlerin karşılaştığı tüm zorluklar karşısında dua, en büyük sığınağımızdır. Hep birlikte, Allah’a yönelmek, hem bireysel hem de toplumsal bir dönüşümün anahtarıdır. Kendi içsel gücümüzü bulduğumuzda, adaletin, huzurun ve başarıların yolu açılır. Çünkü kaybolduğumuzda, unutulduğumuzda, çaresiz kaldığımızda ve dağılmış hissettiğimizde, tek güvenli liman Allah’tır. O, her zaman bizimle ve her zaman bizim için en iyisini takdir edendir.
“Dağıldık, Bîzi Toparla Allah’ım!” “Unuttuk, Bîzi Kendimize Getir Allah’ım!” “Âciz Çaresiz Kaldık, Bîze Yardım Eyle Allah’ım!” “Sefer Bîzlerden, Zafer Sendendir Allah’ım!”
Bu duygularla, her zaman O’na yönelmeliyiz. Zorluklar karşısında O’na güvenmek, en doğru adım olacaktır.