Rafet ULUTÜRK

Tarih, bir milletin kimliğini oluşturan en önemli unsurlardan biridir. Her millet, kendi geçmişinden aldığı güçle geleceğe yön verir. Ancak, tarih yazımı yalnızca geçmişin olaylarının kayda geçirilmesi değil, aynı zamanda o geçmişin doğru ve objektif bir şekilde anlaşılmasıdır. Bugün Türk milletinin karşı karşıya olduğu en büyük görevlerden biri, kendi tarihini doğru bir şekilde öğrenmek ve bunu tüm halkına ulaştırmaktır. Gerçek Türk tarihi, yalnızca okuduğumuz kitaplarda ve kulaktan kulağa aktarılanlardan ibaret değildir. Gerçekleri keşfetmek, hatırlamak ve yeniden yazmak, hem geçmişimizi anlamak hem de geleceğimizi inşa etmek için kritik bir adımdır. Çünkü tarihini bilmeyen bir millet, büyük işler başaramaz.

Türk Tarihini Yeniden Yazmak: Gerçekler Nerededir?

Bugüne kadar okuduğumuz çoğu tarih kitabı, Türk milletinin gerçek geçmişine dair eksik ve yanlış bilgilerle doludur. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde başlayan, Cumhuriyetin ilk yıllarında ise güçlenen dış etkileşimler, Türk tarihinin doğru şekilde anlatılmasını engellemiş ve birçok önemli olay göz ardı edilmiştir. Pek çok tarihi belge, kendi çıkarlarına hizmet eden ideolojiler tarafından şekillendirilmiş ve bazen çarpıtılmıştır. Oysa gerçek Türk tarihi, kahramanlıklarla, fedakarlıklarla, büyük zaferlerle ve barışçıl yaklaşımlarla doludur.

Türk milletinin kökenleri, sadece Orta Asya bozkırlarında değil, aynı zamanda kültürel ve bilimsel anlamda da dünya tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Göktürkler, Selçuklular, Osmanlılar; her biri kendi döneminde büyük medeniyetler kurmuş, insanlık tarihine yön vermiştir. Ancak bu tarih, büyük bir kısmıyla ya yanlış anlaşılmış ya da kasıtlı olarak unutturulmuştur. Gerçek Türk tarihi, kahramanlıkları, devlet yönetimi, bilimsel ilerlemeleri ve insanlığa yaptığı katkılarla birlikte yeniden keşfedilmeli ve halkımıza doğru bir şekilde aktarılmalıdır.

Tarih Doğru Anlatılmalı, Halk Aydınlatılmalıdır

Tarih, sadece geçmişi öğrenmekle kalmaz, aynı zamanda bugünü ve geleceği de şekillendirir. Bir milletin tarihini doğru öğrenmesi, kendi kimliğini bulmasına yardımcı olur. Türk milleti, tarihini doğru bilmediği sürece kendi kültürel mirasına ve köklerine yabancılaşır. Köklerinden kopan bir millet, ne geçmişinin gücünden yararlanabilir ne de geleceğe sağlam adımlarla ilerleyebilir.

Türk tarihinin doğru yazılması ve öğretilmesi, sadece akademik bir mesele değil, toplumun ruhunu inşa etme meselesidir. Okullarda okutulan tarihi kitaplar, yalnızca akademik bir sınav aracından öteye gitmeli, Türk milletinin tarihsel yolculuğuna ışık tutmalıdır. Bu nedenle, Türk tarihini sadece bazı kahramanların hayatını anlatan bir dizi olay olarak değil, bir milletin nasıl şekillendiğini, dünya tarihine nasıl yön verdiğini, kültürel ve bilimsel anlamda nasıl bir miras bıraktığını anlatacak şekilde ele almak gerekmektedir.

Tarihe Geri Dönmek: Geçmişten Alacağımız Dersler

Türk milletinin sahip olduğu tarihsel birikim, büyük bir güce ve derinliğe sahiptir. Tarihine sahip çıkmak, bu mirası doğru anlamak ve geleceğe taşımak, bugün Türk halkının en önemli sorumluluğudur. Atalarımız, büyük bir medeniyetin temellerini atmış, devlet kurma, kültür oluşturma ve insanlık için birçok alanda yenilikçi adımlar atmışlardır. Selçuklu ve Osmanlı devletlerinin kültürel, bilimsel ve siyasi başarıları, Türk milletinin dünya tarihindeki önemli rolünü gösteren somut örneklerdir.

Türk halkının bilmediği ya da göz ardı ettiği çok sayıda büyük zaferi, düşünsel ve kültürel katkıyı gün yüzüne çıkarmak, sadece geçmişi canlandırmakla kalmaz, aynı zamanda bugünü anlamamıza da yardımcı olur. Örneğin, Selçuklu dönemi bilimsel ilerlemeleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun çok kültürlü yapısı, Türklerin dünyanın farklı köylerinde kurduğu medeniyetler; bugün Türk milletinin küresel düzeyde nasıl bir etki yaratabileceğini anlamamız için önemli ipuçları sunar.

Tarih doğru yazılmalıdır, çünkü geçmişte yapılan hatalar, günümüzdeki çözüm yollarını bulmamıza yardımcı olabilir. Her milletin geçmişi, o milletin geleceğine ışık tutar. Tarihi doğru okuyabilen bir toplum, geleceğine daha sağlam adımlarla ilerler. Türk milletinin tarihi, sadece bir süreci anlatmak değil, bir halkın ruhunu, özünü anlamaktır. Bu nedenle, tarih doğru bir şekilde aktarılmalı, halkımıza anlatılmalı ve gelecek kuşaklara aktarılmalıdır.

Dünya Akılla ve Bilgiyle Yönetilir: Yeni Neslimizi İyi Hazırlamalıyız

Türk milletinin yeniden doğuşu, sadece tarihi gerçeği öğrenmekle sınırlı değildir. “Dünya akılla ve bilgiyle yönetilir” sözünü yeni nesillere doğru bir şekilde anlatmak, onları bilgiyle donatmak da bir o kadar önemlidir. Türk tarihi, sadece savaşlarla, zaferlerle dolu bir tarih değildir. Aynı zamanda büyük bir kültürel, bilimsel ve düşünsel birikime de sahiptir. Bugün Türk gençliğinin en güçlü silahı, bu birikimi doğru anlamak, doğru okuyabilmek ve bilgiye dayalı bir toplum yaratmaktır.

Yeni neslimiz, sadece geçmişin kahramanlıklarını değil, aynı zamanda bilimin, sanatın, kültürün önemini de kavrayarak yetişmelidir. Türk tarihi, sadece savaşların değil, aynı zamanda bilimsel devrimlerin, felsefi düşüncelerin ve kültürel yeniliklerin de tarihi olmalıdır. Türk milletinin geleceği, bilgiye dayalı bir toplum inşa etmekten geçiyor. Bunu başarabilmek için geçmişin ışığını doğru şekilde okumalı, yanlışlardan ders çıkarmalı ve dünya ile entegre olabilecek bir eğitim ve kültürel yaklaşımı benimsemeliyiz.

Sonuç: Tarihini Bilmeyen Milletler Geleceği Şekillendiremez

Türk milletinin tarihi, sadece okullarda okutulan kuru bilgilerden ibaret olmamalıdır. Gerçek Türk tarihi, kahramanlıkları, zaferleri, medeniyetleri ve kültürel mirasıyla halkımıza doğru bir şekilde anlatılmalıdır. Her bir Türk vatandaşı, geçmişini bilerek, bu mirasa sahip çıkarak, geleceğe umutla bakmalıdır. Unutulmamalıdır ki, **tarihini bilmeyen bir millet, geleceğini şekillendiremez.

Türk milletinin güçlü bir yarını inşa edebilmesi için, geçmişin gücünden ve bilgeliğinden yararlanması şarttır. Tarihini doğru anlayan, kendi kimliğini bulan bir millet, dünya sahnesinde büyük işler başarabilir. Bizler, Türk milletinin gerçek tarihini öğrenmeli, bu mirası geleceğe taşımak için var gücümüzle çalışmalıyız.

Yazar