Rafet ULUTÜRK

Tarih sahnesinde devletlerin yükselişi ve çöküşü, sadece savaş meydanlarındaki zaferlerle değil, aynı zamanda yönetim felsefesi, toplumsal düzen ve manevi dinamiklerle şekillenmiştir. Kadim devlet dediğimiz olgu, yalnızca bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda insanlık tarihinin en köklü deneyimlerinden süzülerek gelen bir yönetim modelidir.

Bir devletin uzun ömürlü olması için üç temel unsur gereklidir:

  1. Devlet Aklı ve Siyasi Tecrübe: Devlet kurucularının bilgi, strateji ve yönetim becerisi.
  2. İrfan ve Hikmet: Toplumun manevi ve ahlaki dokusunu koruyan düşünce sistemi.
  3. Güç ve Askerî Düzen: Dış tehditlere karşı korunma mekanizması.

İşte bu üç unsurun birleşimiyle, kadim devletler tarih sahnesinde varlıklarını sürdürmüş ve büyük medeniyetler inşa etmişlerdir.


1. Kadim Devletin Kökleri: Devlet Aklının Doğuşu

Devlet, insan topluluklarının organize olmuş en üst düzey yönetim biçimlerinden biridir. Ancak her topluluk bir devlet kuramaz. Devletin ortaya çıkması için bir devlet aklı gerekir.

Devlet Aklı Nedir?

Devlet aklı, sadece yöneticilerin zekâsı veya askeri dehası ile açıklanamaz. Bu, tarihsel bir tecrübenin birikimiyle oluşan, yönetim sanatıyla ilgili derin bir bilgi sistemidir. Türk-İslam geleneğinde devlet aklı, hem dünyevi hem de manevi unsurlarla şekillenmiştir.

Türklerde Devlet Aklı

Türk devlet geleneği, “Kut Anlayışı” ile şekillenmiştir. Kut, yöneticinin Tanrı tarafından devlet yönetme yetkisiyle donatıldığını ifade eder. Ancak bu anlayış, keyfi bir yönetim değil, aksine büyük bir sorumluluk anlamına geliyordu. Kut’un halkın refahını ve adaleti sağlamakla bağlantılı olması, devlet yönetiminde bir denge unsuru oluşturdu.

Bunun yanında Oğuz Kağan Destanı, Türk devlet aklının kökenlerini anlamamız açısından önemli bir belgedir. Oğuz Kağan’ın yönetim tarzı, adalet, stratejik akıl ve askeri disiplin üzerine kuruludur.

İslam ve Devlet Aklı

İslam’ın devlet yönetimine etkisi, adalet, liyakat ve ilim merkezli bir sistem oluşturmasıyla kendini gösterdi. Hz. Ömer’in adalet anlayışı, Selçuklu ve Osmanlı devlet aklının temellerini atmış, devletin halk ile kurduğu ilişkiyi şekillendirmiştir.

İslam düşünürleri, özellikle Farabî ve İbn Haldun, devletin varlık sebebini ve yönetim biçimini derinlemesine analiz etmişlerdir.

  • Farabî’nin “Erdemli Şehir” modeli, ideal devlet düzeninde ilim ve hikmetin ne kadar önemli olduğunu vurgular.
  • İbn Haldun’un Mukaddime’si, devletlerin doğuşu, yükselişi ve çöküşünü açıklayan en önemli eserlerden biridir.

Bu fikirler, kadim devletlerin yönetim felsefesini oluşturmuş ve yöneticilere rehber olmuştur.


2. Devletin Manevi Temelleri: İrfan ve Hikmetin Rolü

Her devletin bir kurucu ideolojisi vardır. Kadim devletlerde bu ideoloji, manevi ve ahlaki öğretilerle desteklenmiştir. Bu noktada Horasan Erenleri ve tasavvuf ekolleri, kadim devletlerin manevi omurgasını oluşturmuştur.

Horasan Erenleri ve Devletin Manevi Kimliği

Horasan erenleri, yalnızca bir dinî hareketin mensupları değil, aynı zamanda devlet aklına rehberlik eden fikir adamlarıydı. Yusuf Hemedânî, Ahmet Yesevî, Bahaeddin Nakşibend gibi isimler, halkın maneviyatını güçlendirdiği gibi, yöneticilere de ahlaki ve stratejik rehberlik sağladılar.

Osmanlı’da Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye öğütleri, bir devletin sadece kılıçla değil, aynı zamanda hikmet ve sabırla yönetilmesi gerektiğini vurguluyordu.

Ahîlik Teşkilatı ve Sosyal Düzen

Anadolu’da kurulan Ahî teşkilatları, devletin ekonomik ve ahlaki temelini güçlendiren kurumlardı. Ahîler, esnafları örgütleyerek toplumun ekonomik hayatını düzenledikleri gibi, aynı zamanda ahlak ve adalet esaslarına dayalı bir yönetim anlayışını da desteklediler.

Bu manevi sistem, toplumun devlete güvenmesini sağladı ve halk ile yönetim arasındaki bağı güçlendirdi.


3. Kadim Devletin Güç Unsuru: Askerî ve Siyasi Sistem

Kadim devletler, yalnızca ideolojik ve manevi öğretilere dayanmaz; güçlü bir askeri ve siyasi yapı ile varlıklarını sürdürebilirler.

Türk Devlet Geleneğinde Ordu

Türk devletlerinde ordu, yalnızca bir savaş gücü değil, aynı zamanda bir devlet düzeni idi. Onluk sistem, Mete Han döneminden itibaren uygulanan ve Osmanlı’daki Yeniçeri Ocağı’na kadar devam eden bir askerî disiplin sistemidir.

Selçuklular ve Osmanlılar, askerî gücü sadece savaş meydanlarında kullanmadılar, aynı zamanda bu gücü fethedilen bölgelerde kalıcı bir düzen kurmak için de kullandılar.

Adalet ve Yönetim Sistemi

Kadim devletlerin en önemli özelliklerinden biri adalet anlayışlarıdır.

  • Selçuklular Büyük Divan sistemini kurarak halkın yönetime katılımını sağlamışlardır.
  • Osmanlı’da Kadılık Sistemi, halkın hukuki sorunlarının çözülmesini ve merkezi otoritenin halk üzerindeki etkisinin artırılmasını sağlamıştır.

Bu yönetim anlayışı, devletlerin uzun ömürlü olmasını sağlayan temel etkenlerden biridir.


Kadim Devletin Mirası ve Günümüze Etkisi

Kadim devlet anlayışı, bugün modern devletlerin yönetim sistemlerinde bile izlerini taşımaktadır. Bir devletin güçlü ve uzun ömürlü olması için stratejik akıl, manevi rehberlik ve sağlam bir askerî-güç dengesi gereklidir.

Bugünün dünyasında, adalet, ilim, ekonomi ve askeri güç bir arada dengeli bir şekilde yürütüldüğünde devletler kalıcı olur. Ancak bu denge bozulduğunda, devletler yıkıma sürüklenir. Horasan erenlerinin hikmeti, Farabî’nin devlet modeli ve İbn Haldun’un tarih analizi, günümüz devlet yöneticileri için hâlâ bir rehber niteliğindedir.

Kadim devletlerin mirası, yalnızca geçmişe dair bir hatıra değil, geleceğin inşası için bir kılavuzdur. Buhara’dan Anadolu’ya, Osmanlı’dan modern devletlere uzanan bu kadim bilgelik, yönetim sanatının özüdür.

Yazar