Ertaş ÇAKIR
Zamanın ilerleyişi, bizlere her dönemin kendine has yeniliklerini ve sürprizlerini getirdi. Bundan birkaç yıl önce, “bu asla olmaz” dediğimiz birçok şeyin, bugün hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldiğini fark etmek şaşırtıcı değil. Ancak 2025 yılı, bu kavramın adeta doruk noktası oluyor. Teknolojiden toplumsal yapıya, insan doğasından bilimsel gelişmelere kadar, “bu olmaz” dediğimiz her şeyin olacağını göreceğiz.
Teknolojideki İmkânsızlıkların Gerçekleşmesi
Hatırlayın, bir zamanlar yapay zekânın bu kadar ileri seviyeye ulaşabileceğini düşünmek bile bilim kurgu sayılırdı. Şimdi ise yapay zeka yalnızca iş dünyasını değil, sanatı, edebiyatı ve hatta günlük kararlarımızı şekillendiriyor. 2025’te, tam anlamıyla otonom araçların yollarımızda standart hale geldiği, uzaktan ameliyatların bir düğmeye basılarak yapılabildiği ve robotların bir iş arkadaşı kadar sıradanlaştığı bir dönemi yaşıyoruz. “Robotlar duyguları anlayamaz” diyorduk, ama artık empati kurabilen algoritmalardan bahsediyoruz.
Toplumsal Dönüşümlerin Beklenmeyen Etkileri
“İnsanlar değişmez” ya da “toplumların kültürel yapıları sabittir” gibi cümleler 2025’te anlamını tamamen yitirdi. Z kuşağı ve ondan sonra gelen genç kuşaklar, hem iş dünyasında hem de sosyal hayatın genelinde eski tabuları yıkarak yepyeni bir düzen inşa etti. Geleneksel iş modelleri, yerini esnek, uzaktan çalışma sistemlerine bıraktı. Aile kavramı, cinsiyet rolleri ve sosyal adalet mücadeleleri yepyeni boyutlar kazandı. Bugün, eşitlik ve çeşitliliği merkeze alan bir dünya düzenine daha yakın olduğumuzu söylemek mümkün.
Bilimde Çığır Açan Yenilikler
Bilim dünyasında “imkânsız” dediğimiz o kadar çok şey oldu ki, artık her şey mümkünmüş gibi hissetmeye başladık. 2025 yılına geldiğimizde, ölümcül hastalıkların büyük çoğunluğuna çare bulunmuş, iklim değişikliğine karşı yenilikçi teknolojiler geliştirilmiş durumda. Özellikle biyoteknoloji ve genetik mühendislik alanında yaşanan gelişmeler, insan ömrünü uzatmak ve kalitesini artırmak adına büyük adımlar attı. “İnsanlar Mars’a yerleşemez” diyorduk, ama şimdi orada bir koloni kurmak için son hazırlıklar yapılıyor.
“Bu Olmaz” Söyleminin Dönüşümü
2025 yılı, bizlere en büyük derslerden birini veriyor: Asla asla deme. Geçmişte “olmaz” dediğimiz pek çok şeyin bugün gerçekleşmesi, sadece teknolojinin ya da bilimin bir başarısı değil. Aynı zamanda, insan hayal gücünün sınırlarını ne kadar zorlayabileceğini, inancın ve azmin gücünü kanıtlıyor.
Artık “bu olmaz” demeden önce bir kez daha düşünmek gerekiyor. Çünkü 2025, bizlere “olmaz” dediğimiz her şeyin olabilirliğini kanıtlayan bir yıl. Belki de asıl mesele, “olmaz” dediğimiz şeyleri kucaklayacak cesareti göstermek.
Sonuç olarak, bu yıl hayalleri küçümseyenlere değil, onları büyütenlere ait. Hazır mısınız? Çünkü her “olmaz” bir gün “olur.”
Kalemimden bu yazı, yeni dünyanın sürprizlerine açık olan herkese gelsin!

“Türk Töresi” Füzuli’de: yaratıcı ve öğretici üç günlük eğitim programı
Türk Asrına Doğru: Geçmişin Sınavından Geleceğin Ufuklarına
Birliğin Unutulan Hikâyesi: Doğu Türkistan’dan Bugüne Uzanan Ders
Almatı’da Hissedilen Türkiye: 4 Kasım 2025’ten Türk Asrı’na
Sofya’dan Bugüne: Bir Askerin Ruhu, Bir Milletin Sorumluluğu
Bir Kalbin Attığı Yer: Bayrampaşa’da Türk Dünyası
Türk Dünyası Medyasında Tarihi Buluşma: Kazakistan’dan Yükselen Ses
Türk Dünyasının İletişim ve Sanat Zirvesi Almatı’da Başlıyor!
Bulgaristan`da Aşırı Yüklü Kamyonlara Sensörlü Otomatik Ceza Sistemi Başladı