Yazan: Nevzat ÖZTÜRK

Bayrampaşa’nın kalbinde bir salon dolusu çocuk…

Kimi Azerbaycan’dan, kimi Bulgaristan’dan, kimi Kazakistan’dan, kimi Afganistan’dan gelmiş.

Bir ellerinde Türk bayrağı, diğer ellerinde umut…

Yüzlerinde aynı heyecan, gözlerinde aynı ışık: Türk olmak, aynı kalbin farklı atışlarını duymaktır.

O gün, Bayrampaşa Belediyesi’nin salonu sadece bir tören mekânı değildi.

Bir milletin dağılmış parçalarının yeniden birbirine dokunduğu, uzak coğrafyaların aynı duayla birleştiği bir gönül meydanıydı.

Bir Zaferden Fazlası

Etkinliğin nedeni belliydi: 8 Kasım Azerbaycan Zafer Günü.

Ama yaşanan, bir “kutlama”dan çok daha fazlasıydı.

BULTÜRK, DTGB, BGSAM ve Azerbaycan Eğitim Kurumu’nun iş birliğiyle düzenlenen program, bir milletin yeniden kendini hatırlayışının resmi gibiydi.

Sunuculuğunu Aysu Akbaş’ın yaptığı törende, önce Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Aziz Şehitlerimiz, Azerbaycan devlet büyüklerinden ahirete irtihal eden ve Karadağ Şehitlerimiz anısına bir dakikalık saygı duruşu, ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin İstiklal Marşı ve Azerbaycan Milli Marşı coşkuyla söylendi.

Ve işte o an…

İki milletin sesi tek bir nefeste birleşti.

Sanki tarih yeniden doğruldu, sınırlar değil gönüller konuştu.

Atatürk’ün Ufku, Bugünün Gerçeği

“Bir gün gelecek, Rusya çökecek; o gün geldiğinde Türk dünyası hazır olmalıdır.”

1933’te Mustafa Kemal Atatürk bu cümleyi kurduğunda, belki kimse bu kadar uzak bir geleceği bu kadar yakından görememişti.

O, sadece bir devlet kurucusu değil; bir ufkun, bir ideali kuran insandı.

Bugün Türk dünyası, o vizyonun izinde yürüyor.

Ve Bayrampaşa’daki o küçük salon, o büyük vizyonun kalp atışlarından biriydi.

Aysu AKBAŞ Recep KÜPÇÜ’nün  “Güneye göç eden kuşlar” şiirini okudu:

Güneye göç eden kuşlar /Ama değil mi, değil mi kuşlar

Gencelmeye gitti yaz?/ Değil mi bahar olarak dönecek

 Yine buralara?/ Ve dökülecek yerlere

Sizin kanatlarınızdan, Gagalarınızdan,/ Ilık ılık Çiçek çiçek

Yeşil yeşil Ferah ferah… /N’olur, n’olur sanki

Gözünü sevdiğim kuşlar/ Beni de her güz alsanız

Götürseniz güneye?.. /Ve açınca bahar

Yine buralara getirseniz/Hep böyle genç genç

Ümit ümit/ aydın aydın Sevda sevda..

Aysu AKBAŞ’ın şiir okumasından sonra kürsüye gelen Bulgaristan Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkan V.Nevzat ÖZTÜRK:

“Biraz önce dinlediğimiz “Güneye Göç Eden Kuşlar” şiiri, yalnızca bir dönemin değil, bir milletin kalbinde açılan yaranın sesidir. Bu dizeler, 1970’lerde Jivkov rejiminin baskıları altında kalemi susturulmaya çalışılan, ama susmayan, kelimeleriyle hürriyetin yankısını yaşatan büyük şair Recep Küpçü’nün kalbinden doğdu. Küpçü’nün “güneye göç eden kuşları”, sadece mevsimlik bir göçü anlatmaz… O kuşlar, 1989’da Bulgaristan’dan ayrılmak zorunda kalan yüz binlerce insanın simgesidir. Kimliğiyle, diliyle, inancıyla var olma mücadelesi veren bir halkın sessiz çığlığıdır. Rodoplar’da bir zamanlar yankılanan çocuk sesleri sustu… Köylerin %90’ı boşaldı, evlerin bacası tütmez oldu. Ama her giden, ardında bir umut bıraktı — bir gün yeniden dönülecek toprakların umudunu.

Bugün o kuşların torunları, işte burada — Bayrampaşa’da — yeniden bir arada, yeniden aynı gökyüzünün altında. Artık kuşlarımız güneye değil, özlerine, köklerine, kardeşliğe dönüyor. Evet, o gün bentler yıkıldı, sular taştı; acı çoktu, yürekler doluydu… Ama biz, Türk milleti olarak, umudu taşımayı hiç bırakmadık. Çünkü biz biliyoruz: Bir gün mutlaka, o kuşlar geri döner. Ve döndüklerinde, gökyüzü yine Türk’ün özgür nefesiyle dolar. “İşte o umut, bugün burada — Bayrampaşa’da — yeniden kanatlandı. Şimdi biz, geçmişin acısından geleceğin birliğini inşa ediyoruz.” Şeklinde şiiri açıkladıktan sonra İstiklal Marşını ve Azerbaycan Milli Marşını söylerken aynı heyecanı hissettiğini, Azerbaycan Zafer Gününü kutladığını belirttikten sonra;

“Karabağ Zaferinin 5.yıldönümünü kutluyoruz. Bu tarihi gün, yalnızca askeri bir başarı değil, Azerbaycan halkı için bir “yeniden doğuş” ve Türkiye Azerbaycan kardeşliğinin sahada yazılmış somut bir destanıdır. Karabağ Zaferi, Azerbaycan halkının yeniden doğuşudur” şeklinde konuştu.

Sonra BULTÜRK ve BGSAM Faaliyetleri hakkında kısa bilgi verdi:

  • “BULTÜRK olarak fikir ve ilim derneği, Sivil Toplum Örgütüyüz.
  • Bulgaristan’da ilk defa Türk Cumhurbaşkanı Adayı çıkardık,
  • Bulgaristan’da ilk Türk Liderler Zirvesi düzenledik
  • 13.000 kişi üzerinde anket yaptık, kamuoyunda ses getirdik
  • STK olarak Bulgaristan Parlamentosunu resmi ziyaret eden STK’dır.
  • Derneğimizi 2 Başbakan, 5 Parti Genel Başkanı ziyaret etmiştir.
  • 2004’ten itibaren BULTÜRK Gazetesini aralıksız çıkardık, çıkarmaya devam ediyoruz.
  • TÜRKYOLU Dergimiz Online yayınlanıyor (44.Sayısını yayınladık)
  • BGSAM olarak 160’a yakın kitap yayınladık.
  • Çok sayıda Konferans, seminer, İlmi toplantı düzenledik
  • Kurulduğu günden beri her seçim öncesi kimi desteklediğini açıklayan tek STK’dır.
  • 1,5 Sene önce Bayrampaşa’da desteğimiz Başkanı değiştirirken diğer STK’lar buna inanmıyordu.
  • Şimdi ise yine BULTÜRK’ün desteğiyle karşınızda genç, dinamik bir başkan var. Sayın Başkanıma da şunu hatırlatmak isterim. Bizde koşulsuz destek yoktur. İyi ve güzel işler yaparsanız biz yanınızdayız. Yanlış yaparsanız Hz.Ömer’in Hz.Ebu Bekr’e merak etme yanlış yaparsan kılıcımla düzeltirim” sözünün gereğini yapacaktır BULTÜRK.
  • BULTÜRK Partileri koşulsuz destekleyen STK değil, ilkeleri olan ve seçim öncesinde tavrını belirleyendir. Seçim sonrasında güçlünün yanında kümelenen menfaat derneği değildir.
  • BULTÜRK bu millete tarihi kahramanlarını tanıtmak için “KIRCAALİ EFSANESİ BELGESELİNİ” çekmiştir.
  • BULTÜRK tarih yazıyor, birileri laf ebeliği yapıyor.

Değerli Misafirler!

BULTÜRK ve BGSAM olarak bunları yaparken bir hususu hatırlatmak, hakkı teslim etmek istiyorum. Anadolu’da bir tabir vardır: ”At sahibine göre kişner”.

BULTÜRK Genel Başkanımız Rafet ULUTÜRK; Türk Dünyasının medar-ı iftiharıdır, öncü ve önderdir. Feraset sahibidir, milletin hizmetinde bir ömür geçirmiş, Türklüğün gür sesi olmuştur.

Genel Başkanımız Rafet ULUTÜRK, Necip Fazılın Gençliğe Hitabesinde; “Bir gençlik, bir gençlik zaman bendedir ve mekân bana emanettir şuurunda bir gençlik. Yarın meydan yerine vardığında, kim diye seslenildiğinde; sağına ve soluna bakmadan “ben” varım diyebilen bir gençlik” idealini yaşayan büyük liderdir. Bize vizyon ve ideal aşılayan, öncülük eden Genel Başkanımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Rafet Ulutürk: “Kültürün, Sanatın, Bilimin Zengezur’u Olun”
https://bgsam.org/8-kasim-azerbaycan-zafer-gunu-konusma-metni/

BULTÜRK Başkanı Rafet Ulutürk, kürsüye çıktığında salonda derin bir sessizlik oluştu.

Sözleri ağırdı ama umut doluydu:

“Sevgili gençler, sizler artık sadece iki ülkenin değil, tek bir yüreğin çocuklarısınız.

Birbirini tanımayan insanlar birbirine fayda veremez.

Azerbaycan’ı tanıyın, Bulgaristan’ı tanıtın, Türk dünyasını birleştirin.

Nasıl ki Zengezur koridoru doğudan Türkiye’ye bir yol açıyorsa, sizler de kültürün, sanatın ve bilimin Zengezur’u olun.”

Bu cümleler, yalnızca bir çağrı değildi.

Bir vasiyet gibiydi.

Çünkü bugünün dünyasında savaş meydanları değişti; artık zafer, kalemle, fikirle, kültürle kazanılıyor.

Ve Ulutürk, o savaşın yeni askerlerini işte bu çocuklarda gördü.

İbrahim Akın: “Bayrampaşa, Türk Dünyasının Kalbi Olacak”
Konuşma metni: https://bgsam.org/bayrampasa-belediye-baskani-ibrahim-akinin-konusmasi/

Bayrampaşa Belediye Başkanı İbrahim Akın kürsüye çıktığında, salondaki coşku yerini derin bir saygıya bıraktı.

Söylediği her cümle, kalplerden bir yankı buldu:

“8 Kasım yalnızca Karabağ’ın özgürlüğü değildir; bir milletin yeniden dirilişidir.

O gün Karabağ’da dalgalanan bayrak, Bayrampaşa’da da, Sofya’da da, Ankara’da da aynı gururla dalgalanmıştır.

Çünkü biz bir milletin farklı şehirlerde atan kalpleriyiz.”

Ve ardından bir müjde geldi:

BULTÜRK Başkanı Rafet ULUTÜRK artık Bayrampaşa Belediyesi Türk Dünyasından Sorumlu Başdanışmanıdır. Hayırlı olsun!”

Bu atama bir protokol kararı değil, bir inanç beyanıydı.

“Biz, yalnızca sözle değil; emekle, yürekle, inançla bir aradayız.

Çünkü biz, aynı kökten, aynı inançtan, aynı duadan gelen bir milletiz.”

Ardından Aygun HASANOĞLU ve Elnure Heşimova sözü aldılar.

Küçük Bir Salon, Büyük Bir Coğrafya

O gün o salonda kimler yoktu ki…

Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Çuvaşistan, Afganistan, Ukrayna…

Her biri farklı ülkeden ama aynı cümleyi kuruyordu:

“Biz biriz.”

Aralarında MHP İl Başkan Yardımcısı Meriç Bey, Beydilli Türkmen Derneği Başkanı Ahmet Ağca, Türk Dünyası ve Akraba Toplulukları Başkanı Metin Özkan, Özbekistan’dan Gülşat İbrahimova, Ukraynadan Bayram BayramMuhammedov, İsa Yusuf Alptekin Vakfı Başkanı Cahit Dak ve daha niceleri vardı.

Hepsi, bu topraklarda aynı duyguyla birleşti:

Birliğin, kardeşliğin ve dayanışmanın sıcaklığında…

Birlik, Yeniden Doğuşun Adıdır

Bu tören sadece geçmişi anmak için değil; geleceği inşa etmek içindi.

Çünkü Türk dünyasının birliği, sadece tarihî bir özlem değil, geleceğin teminatıdır.

Ve o teminatın tohumu, Bayrampaşa’da o gün atıldı.

Küçük bir çocuğun elinde dalgalanan bayrak, belki bir gün

Türk dünyasının dört bir yanında özgürce esen bir rüzgârın sembolü olacak.

Son Söz: Birlikten Doğan Işık

Bayrampaşa’daki o gece, bir coğrafyanın değil, bir kalbin hikâyesiydi.

Birlik ruhunun, inancın, kardeşliğin ete kemiğe bürünmüş hâliydi.

Belki yıllar sonra o çocuklar büyüyecek, dünyanın farklı şehirlerinde yaşayacaklar…

Ama o salonun havasını, o bayrakların dalgalanışını, o cümleleri hiç unutmayacaklar.

Ve bir gün, kendi çocuklarına anlatacaklar:

“Biz oradaydık.

Türk dünyasının yeniden doğduğu o akşam Bayrampaşa’daydık.”

Yazar