Raziye ÇAKIR

Hayatta kusursuz olanı bulmak zordur. İnsan hata yapar, toplumlar yanılır, zaman her şeyi yıpratır. Fakat bir hakikat vardır ki eskimez:
“Dünyada kusursuz iki şey var: Biri benim Kur’an, diğeri Hz. Peygamberimiz.”

Kur’an: Zamanı Aşan Rehber

Kur’an sadece ibadetlerin kitabı değildir; hayatın her alanına ışık tutar. Bir ayet, kimi zaman adaletin ölçüsünü, kimi zaman merhametin sınırlarını, kimi zaman da insanın kendisiyle yüzleşmesini öğretir.
Hz. Ömer’in “Fırat kıyısında bir koyun kaybolsa sorumlusu Ömer olur” sözü boşuna söylenmemiştir. Çünkü Kur’an’dan aldığı anlayışla, devletin adaletle ayakta durduğunu biliyordu. Tarih boyunca adaleti güçlü olan toplumlar yükseldi, adaleti yıpratanlar ise çöktü.

Peygamber: Kur’an’ın Canlı Hali

Hz. Peygamberimizi tanımak, Kur’an’ı anlamaktır. Onun hayatı, ayetlerin ete kemiğe bürünmüş halidir.
Bir gün Medine sokaklarında bir kadın, sırtında odun taşırken Peygamberimize çıkıştı: “Senin yüzünden bu kadar yük çektim!” dedi. Orada bulunanlar müdahale etmek istedi, ama Peygamberimiz gülümsedi, sessizce onun yükünü sırtına aldı ve evine kadar taşıdı. Kadın utanç içinde kalmıştı. İşte O’nun merhameti buydu: inciteni affetmek, yük taşıyanın yükünü hafifletmek…
Bugün bizler de bu örneklere bakarak, merhameti ve tevazuyu hayatımızın merkezine alabiliriz.

Tarih, Geleceğin Aynasıdır

Geçmiş sadece bir masal değildir. Tarihi bilmek, geleceğe yön vermektir. Kur’an’ın ve Peygamberimizin öğretileri sadece 1400 yıl önceye değil, bugüne ve yarına hitap eder.
Toplumlar ne zaman kardeşliği kaybettiyse parçalandı, ne zaman adaletten uzaklaştıysa yıkıldı. Ama ne zaman Kur’an’ın rehberliğine sarıldı, Peygamberin yolunu izledi, işte o zaman ayağa kalktı.

Kusursuzluğun Birlikteliği

Kusursuzluk, yalnızca kitapta ya da yalnızca insanda değildir. Kur’an bize yol haritasını verir, Peygamberimiz o yolun nasıl yürüneceğini gösterir. İkisi birleştiğinde hem bugünü aydınlatan, hem yarına umut veren bir ışık doğar.
Bizim yapmamız gereken tek şey, o ışığın peşinden gitmektir.

Yazar