Ertaş ÇAKIR

Türkiye, genç nüfusuyla büyük bir potansiyele sahip. Ancak bu potansiyelin gerçeğe dönüşebilmesi, yalnızca eğitim politikalarıyla değil, aynı zamanda doğru bir gıda politikası ile mümkündür. Osmanlı’nın son 200 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar uzanan süreçte, gıda politikamızın emperyalist stratejilerle şekillendirildiği gerçeğiyle yüzleşmeliyiz. Çünkü yanlış beslenme alışkanlıkları, yalnızca fiziksel değil, zihinsel gelişimimizi de baltalıyor.

Beslenme ve Zihinsel Gelişim: Dünya’dan Örnekler
Japonya ve Güney Kore gibi ülkeler, genç nüfuslarını doğru bir gıda politikasıyla destekleyerek dünya sahnesinde büyük ilerlemeler kaydetti. Örneğin:
Japonya’da çocuklara her sabah en az 2 yumurta ve akşam yemeğinde balık tüketme alışkanlığı kazandırılıyor.
Güney Kore’de ceviz ithalatı son 50 yılda %140 artmış durumda. Çocuklarına sürekli ceviz ve benzeri besinler yedirerek beyin gelişimini destekliyorlar.
Bu ülkeler, karbonhidrat ve şeker tüketimini sınırlandırarak protein bazlı beslenmeye odaklanıyor. Günde en fazla iki öğün yemek yiyen bu toplumlar, çocuklarına sağlıklı beslenmeyi bir kültür olarak öğretiyorlar. Bunun sonucu, yalnızca fiziksel sağlık değil, aynı zamanda güçlü bir zihinsel kapasite olarak karşımıza çıkıyor.

Türkiye’de Durum: Yanlış Beslenme ve Beyin Göçü
Türkiye’de, protein bazlı besinler lüks bir tüketim maddesi haline gelirken, karbonhidrat ve şeker odaklı beslenme yaygın durumda. Bu durum, gençlerin hem fiziksel hem de zihinsel gelişimlerini olumsuz etkiliyor:
Karbonhidratlı ve şekerli ürünler, beyin hücrelerini öldürüyor, beyin gelişimini mahvediyor.
Marketlerdeki işlenmiş gıdalar ve paketli ürünler, çocuklarımızın sağlıklı büyümesini engelleyen birer operasyon aracı gibi çalışıyor.
Bu tablonun sonucu, yazılımda, yapay zeka geliştirmede ve teknolojik üretimde ilerleyemeyen, zihinsel kapasitesi sınırlandırılmış bir nesil oluyor. Türkiye, gençlerini bu yanlış beslenme alışkanlıklarından kurtarmadan, eğitimde ve teknolojide gerçek bir ilerleme kaydedemez.

Milli Bir Gıda Politikası Şart
Japonya, Güney Kore ve Almanya gibi ülkeler, sağlıklı beslenmeyi bir devlet politikası haline getirerek gençlerini ve toplumlarını ileriye taşımışlardır. Türkiye’nin de aynı başarıyı gösterebilmesi için şu adımları atması gerekmektedir:

1. Protein Bazlı Beslenme Teşvik Edilmeli:
Kuzu eti, balık, yumurta ve ceviz gibi protein ve beyin gelişimini destekleyen besinlerin fiyatları erişilebilir hale getirilmelidir.

2. Karbonhidrat ve Şeker Tüketimi Azaltılmalı:
Marketlerdeki paketli gıdalar ve şeker oranı yüksek ürünler denetim altına alınmalı, bu ürünlerin tüketimi caydırıcı hale getirilmelidir.

3. Eğitim ve Farkındalık:
Anne babalar, çocuklarının şekerli ürünler ve karbonhidrat ağırlıklı beslenmeden uzak durmaları konusunda bilinçlendirilmelidir.

4. Okullarda Sağlıklı Beslenme Programları:
Okullarda çocuklara sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırılmalı, protein bazlı menüler teşvik edilmelidir.

Bir Birey Olarak Yapabileceklerimiz
Milli politikaların yanı sıra bireylerin de kendi yaşamlarında sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmesi mümkündür. Şahsen, bir ay boyunca şeker ve ekmek tüketimini bırakan bir birey olarak, fiziksel ve zihinsel performansımda belirgin bir artış yaşadım. Kitap okuma hızım arttı, zihinsel odaklanmam güçlendi, kilo kaybı yaşadım ve kendimi daha enerjik hissetmeye başladım.
Bu, yalnızca bireysel bir deneyim değil; bilimsel olarak da kanıtlanmış bir gerçektir. Sağlıklı beslenme, zihinsel kapasiteyi artırır ve yaşam kalitesini yükseltir.

Son Söz: Geleceğimizi Beslenme Şekillendirecek
Türkiye’nin kalkınması, milli bir gıda politikasından geçer. Gençlerimizin zihinsel ve fiziksel potansiyelini açığa çıkarmak için sağlıklı beslenme alışkanlıklarını bir kültür haline getirmek zorundayız. Bu yalnızca bireysel bir mesele değil; ülkenin geleceğini şekillendirecek bir beka sorunudur.
Anne babalara ve yetkililere sesleniyorum: Çocuklarınıza balık, yumurta ve ceviz gibi besinleri alışkanlık haline getirin. Şekerli ve işlenmiş gıdalardan uzak durun. Çünkü sağlıklı bir gelecek, sağlıklı bireylerle mümkündür. Balık, yumurta ve ceviz; çocuklarımızın geleceğine açılan kapıdır.

Yazar