İklil Kurban bu üniversitenin hükmü-damgası gereği kurban edilen insanlardan biri olarak, 1955-1979 yılları arasında Çin’in hapis ve çalışma kamplarında 24 yıllık ömrümü tüketmiştir.
Bu üniversitede Rektörlük yapmış Burhan Şehidi, Şın Şisey devrinde 6 yıl, Mao Zedung devrinde 10 yıl hapsedilmiştir. Üniversitenin Tarih Bölümü Başkanı Hamut Mahmudi, hapishanede ölü bulunmuştur. Üniversitenin edebiyat öğretmeni Hemit Seidi, uzun yıllar hapsedilmiştir. Üniversitenin Fizik Bölümü Başkanı Abduveli Güli, uzun yıllar çalışma kampında cezalandırılmıştır. Edebiyat sınıfı öğrencilerinden olan Sabit Abdurahman, Rehim Huşur’lar da benim kaderimi paylaşmışlardı. Suç damgamız “Karşı Devrimci” ve “Yerli Milliyetçi” idi. Shin Cang Üniversitesi, Doğu Türkistan’ın öz çocuklarına cennet değil cehennem olmuştur.
Doğu Türkistan’ın temel halkı olan Doğu Türkistan Türklüğü 250 yıldır, Çin zulmü altında bir kan deryasında yaşamaktadır. 28 Haziran 2009 Pazar günü Urumçi’deki bir işyerinde Han Çinlileri tarafından darp edilerek öldürülen Uygur Türklerine karşı uygulanan kanlı linç’i, protesto etmek için sokağa inen, bu toprakların temel halkı Uygur Türkleri, 5 Temmuz 2009 kadar bu tepkilerini sürdürmüşlerdir. Hala da çeşitli biçimde devam etmektedir. Bunun bedelini kitlesel ölümlerle sokaklarda taşla kafaları ezilerek ödemektedirler.
Doğu Türkistan’ın demografik yapısını değiştirmek amacıyla Çin devleti, bölgede büyük hapishaneler kurarak buradan şartlı tahliye ettiği yüz binlerce Çinlinin, bölgede uzun süreli ikametgâhını zorunlu hale getirmiştir. Bu da her türlü olumsuz davranış ve alışkanlık sahibi olan insanların bir anda Doğu Türkistan toplumunun parçası olma gerçeği ile insanları karşı karşıya bırakmıştır. Bir tarafta uygulanan bölgenin nüfus yapısını değiştirmeyi amaçlayan “sivil işgal” politikası ve Çin güvenlik kuvvetleri baskısı, diğer tarafta her türlü gayri kanuni – gayri ahlaki davranışlara sahip yığınlar. Doğu Türkistan’ın temel halkı olan Türkler bu kıskaçta sıkıştırılarak ezilmektedir. 21. y.y.’da yaşanan bu yok etme süreci, Doğu Türkistan Türklüğü’nün kendi topraklarında özgürce yaşama temel talebini daha da diri hale getirmiştir. Onun içinde olaylar bir anda Urumçi’nin dışında Kâşgar ve Hotan gibi Doğu Türkistan’ın diğer büyük şehirlerine de yayılmıştır.
Şimdiye kadar çin devleti tarafından bölgeye yerleştirilen Han Çinlileri, haklı taleplerini dillendiren Doğu Türkistan Türklüğünü susturamamıştır. Onlara bölgede görev yapan Çin güvenlik kuvvetleri destek vermiş, onlarında yetersiz kalmaları üzerine, bölgeye dışarıdan yüksek sayıda silahlı birlikler gönderilmiştir. Şimdiye kadar yaşananlar tam anlamıyla bir katliama dönüşmüş durumdadır. Olaylar sırasında ölenlerin sayısı Çin resmî makamlarınca 150-200 civarında olarak verilirken, bu sayı tarafsız gözlemcilerce binlerle ifade edilmektedir.
Hiçbir silaha sahip olmayan Doğu Türkistan Türkleri’ne açılan ateşler ve kalabalık grupların sopalı linç girişimleri Çinli yöneticilerce yeterli görülmeyerek, 100 den fazla kişi de olaylara önderlik ettikleri gerekçesiyle, idam edildikleri bölgeden alınan haberler arasındadır. Son olarak, Çin güvenlik güçlerince önce dövülerek linç edilen, sonra kafaları taşla ezilerek öldürülen iki Uygur Türk’ün görüntüleri bütün insanlığa ders verir niteliktedir. Yaralıların sayısı konusunda rakam bile verilemez durumdadır.
Şu âna kadar dünya medyasına kapalı olan bölge, Çin devlet yetkililerince Türklere karşı kitlesel yok etmenin yaşandığı bir ölüm kampı haline dönüştürülmüştür. Yaşananlar ve yaşanmakta olan süreç göstermiştir ki daha büyük kıyımların yaşanması an meselesidir. Çin devleti tarafından çeşitli noktalarda yığınaklar yapılırken, saldırganlıklara ilaveten, Urumçi başta olmak üzere birçok Türk şehrinden binlerce Doğu Türkistan Türk’ü evlerinden, yurtlarından koparıp bilinmeyen yerlere nakledilmeye başladığı , yâni, sonu nasıl biteceği belli olmayan toplu sürgün ve kıyımların kapıda olduğunu göstermektedir.
Çin hükûmeti, yaşananların hesabını vermek yerine, yaptığı insanlık dışı vahşetin faturasını, sürgünde yaşamak zorunda bıraktığı Doğu Türkistan’ın liderlerinden Rabia Kadir’e kesmeye çalışmaktadır.
Devam edecek

“Türk Töresi” Füzuli’de: yaratıcı ve öğretici üç günlük eğitim programı
Türk Asrına Doğru: Geçmişin Sınavından Geleceğin Ufuklarına
Birliğin Unutulan Hikâyesi: Doğu Türkistan’dan Bugüne Uzanan Ders
Almatı’da Hissedilen Türkiye: 4 Kasım 2025’ten Türk Asrı’na
Sofya’dan Bugüne: Bir Askerin Ruhu, Bir Milletin Sorumluluğu
Bir Kalbin Attığı Yer: Bayrampaşa’da Türk Dünyası
Türk Dünyası Medyasında Tarihi Buluşma: Kazakistan’dan Yükselen Ses
Türk Dünyasının İletişim ve Sanat Zirvesi Almatı’da Başlıyor!
Bulgaristan`da Aşırı Yüklü Kamyonlara Sensörlü Otomatik Ceza Sistemi Başladı