Yunanistan’ın Rodos ve İstanköy /Kos) adalarında yaşayan Müslüman Türklere ait vakıf malların elden çıkarılması konusunda, Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkler
Yunanistan’ın Rodos ve İstanköy /Kos) adalarında yaşayan Müslüman Türklere ait vakıf malların elden çıkarılması konusunda, Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı basın açıklaması yayımlayarak gelişmeler hakkında kamuoyunu bilgilendirdi.
Başkan Kaymakçı yazılı açıklamasında şunları belirtmektedir:
BASIN AÇIKLAMASI
23 Aralık 2019
Yunanistan İstanköy(Kos) adasında Türk-Müslüman Vakıf Malları haraç-mezat elden çıkarılıyor.
————————————————————
Yunanistan’ın Rodos ve İstanköy Adalarında Türk-Müslümanlarına ait vakıflar vardır. Vakıflar,adaların yönetiminin İtalya`ya geçmesi üzerine, Evkaf’a ait malların başlangıçta bir komisyon tarafından idare edilmesi kararlaştırılmıştı. Adaların 1947 yılında Yunanistan’a geçmesi ile birlikte 517/1947 sayı ve tarihli bir yasa çıkartılmıştır.
Anılan yasada “Adalarda yürürlükte bulunan karar ve kararnameler, Yunan yasalarına aykırı olmamak koşulu ile gerekli kanunlar çıkarılıncaya kadar geçerlidir.” denmesine karşılık ilk olarak cemaat ve vakıf idaresini denetim altına almak amacı ile hükümet murahhası atanmıştır.
Yunanistan,Rodos’da olduğu üzere İstanköy’deki vakıflar yüzde 0,6 oranında emlak vergisine tabi tutmaktadır. Başka bir ifade ile İstanköy ve Rodos ‘da yaşayan Türklere ait vakıflardan, gayrımenkulleri olan ticari bir kuruluş ile aynı oranda emlak vergisi alınmaktadır. Buna karşılık Yunanistan’daki Ortodoks Hıristiyan Kilise Kurumları ve Kilise her türlü vergiden muaftır. Burada bir eşitliğin olmadığı gözlemlenmektedir. Bu haksız uygulama, adeta vakıf mallarının elden çıkartılmasına bahane oluşturma mekanizmasına dönüşmüştür.
Diğer yandan , Yunanistan’daki Türk vakıfları, 1923 Lozan Barış Antlaşması öncesinde Osmanlı Devleti Hukuk Sistemi’ne uygun olarak kurulmuşlardır ve bugün de Osmanlı Hukuku, İslâm Hukuku ve ikili antlaşmalara uygun olarak yönetilmeleri gerekmektedir. Bu bağlamda bilinen, ancak dile getirilmekten kaçınılan bir gerçek de, Evkaf Nizamnamesi’ne göre “Vakıf Malının alınamaz, satılamaz, mülk edinilemez ve miras olarak taksim edilemez” olmasıdır.
Anlaşmaya göre, Evkaf Nizamnamesi uyarınca şimdiye değin gerçekleştirilen satış ve bağış işlemlerinin tümü geçersizdir.
Evkaf İdaresi’nde, Cami, Okul, Medrese, Mezarlık ve Çeşme gibi inanç camiasına ve amme yararına hizmet veren taşınmazların Tapu Senetleri yoktur. Evkaf Nizamnamesi’ni düzenleyen hukukçular, vakıf malının satılmasını engellemek amacıyla anılan yapıtlar için Tapu Senedi vermemişlerdir. Bu nedenle “tapusu olmayan bir mal kanunen satılamaz” kararının geçerli olması gerekmektedir. Öte yandan, vakıf mallarının korunmasının İstanköy ve Rodos'un Müslüman Türk ahalisinin din ve ibadet özgürlüğü ile bağlantılı bir mesele olduğu aşikardır. Bahsekonu din ve ibadet özgürlüğünün
cemaat olarak kullanılabilmesi için sözkonusu malların korunması elzemdir. Bu itibarla, Yunan Yönetimleri tarafından atanmakta olan Yönetim Kurullarının sürdürdüğü tasfiye işlemlerinin aynı zamanda din ve ibadet özgürlüğünü kısıtlayan bir niteliği olduğunu düşünmekteyiz.
Özetle, AİHM ve Avrupa Birliği ölçütlerine göre, şimdiye kadar yapılan bu satışların tümü usulsüz ve geçersizdir.
Buna karşın, son yıllarda Türk-Müslüman Vakıflarına ait mallar Yunanistan tarafından haraç-mezat satılmaktadır.
Geçtiğimiz yıllarda olduğu üzere Rodos Ve İstanköy’deki Vakıf İdarelerinin seçimle belirlenmesi ve Vakıf mallarının soydaşların tercihleri doğrultusunda soydaş toplumun yararına kullanılması yönündeki talebimizdir. Yunanistan’ın ülkesindeki tarihi ve kültürel eserlerin restorasyonunu Vakıfların gelirlerine ve mallarına el koyma karşılığına bağlamaması gerektiğinin ifade etmek isteğindeyiz.
Bu konunun en yeni,ancak en olumsuz örneğini bilgilerinize sunmak isteriz. 31 Ocak 2019 tarihinde İstanköy’de Vakıf Mallarından, Gurniati-SCHINARI mevkiindeki 34120 metre karelik bir arazi 31
Ocak 2019 tarihinde müzayede ile satılmıştı. İstanköy Vakıf İdaresi bu satış için , İstanköy Defterdar İbrahim Efendi Camisinin restorasyonu için kullanılacağını ileri sürmüştü. İstanköy Vakıf Yönetimi,ilk başlangıçta restorasyon çalışmalarını belirli bir aşamaya getirmiş olduğunu ve projeyi Arkeolojik Eserler İdaresinin onayına sunduğunu belirtmiş olmakla birlikte
gelinen aşamada restorasyon projesini “camideki hasarların onarım maliyeti kaça mal olacaksa, sözkonusu maliyet ödeninceye kadar, caminin alt katında bulunan işyerlerinin kiralanmasından elde edilecek kira gelirleri, İstanköy Vakfı tarafından Belediye'ye devredilmesine” karar verilmiş bulunmaktadır.
Yunan makamlarının restorasyon karşılığında Vakıf gelirlerine el koymasının ve nihai aşamada da bilabedel bir Vakıf malı ile ödüllendirilmesinin ne şekilde anlaşılması gerektiği ve İstanköy Vakıf İdaresinin süresi ve tutarı belirli olmayan bir anlaşma dahilinde Vakıf gelirlerini Belediye’ye hangi yetki dahilinde ve hangi şartlarda tahsis ettiği açıklanması gereken bir konu olarak ortadadır. Geçmişte de Rodos Vakfına bir çok taşınmaz mal bu şekilde elden çıkarılmıştı. Günümüzde neredeyse Rodos Vakfı’na ait taşınmaz mal kalmamış durumdadır.
Diğer yandan Din ve İbadet Sorunu açısından dile getirmek istediğimiz bir konuyu da bilgilerinize sunmak isteriz. Son uygulamalarla İstanköy’de iki caminin ibadethane olarak tescil edildiği, diğerinin akıbetinin meçhul olduğu bilinmektedir. Rodos’ta da sadece bir caminin tescil edildiği, ancak toplam 10 caminin bulunduğu gözönünde tutulduğunda, diğerlerinin akıbetlerinin belirsizliği söz konusudur.
Bu kapsamda Rodos ve İstanköy’de camilerin ibadethane olarak tescili konusunun da açıklığa kavuşturulması ve kesinlikle camilere devlet tarafından İmam dayatılmaması, Müslüman Türk Azınlık mensuplarının din görevlisi konusundaki tercihlerinin esas alınması gerekmektedir. Durumu, Dünya ve Türk kamuoyunun bilgilerine sunuyoruz.
Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı
Rodos,İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği
Yönetim Kurulu Adına:Başkan
Milletgazetesi.gr