Rafet ULUTÜRK
Yeni Türkiye’de Yerini Almak: Taş Koyanlardan Taşı Kaldıranlara Geçiş Zamanı
Türkiye, tarih boyunca büyük değişimlerin ve dönüşümlerin merkezi oldu.
Ancak bugün karşı karşıya olduğumuz dönüşüm, sadece yönetim anlayışının değil, aynı zamanda halkın ve bireylerin de sorumluluklarını yeniden tanımlamasını gerektiriyor.
Yeni Türkiye, yalnızca yönetenlerin değil, halkın da katılımıyla şekillenen, çözüm üreten insanların ön planda olduğu bir yapı olmalıdır. Bu süreçte yer almak isteyen herkesin bilmesi gereken temel bir kural var: Artık laf kalabalığına değil, çözüme ihtiyacımız var.
Yıllardır, toplum olarak en büyük hatalarımızdan biri, sorunları sürekli konuşmak ama çözümler üzerine kafa yormamaktı. Herkes fikir beyan ediyor, herkes eleştiriyor; ama gerçek anlamda çözüm üretenlerin sesi çoğu zaman kısılıyor ya da duyulmuyor. Yeni Türkiye’de yer almak isteyenler, sadece eleştiren değil, üreten ve çözüm sunan insanlar olmalıdır. Eksi söylemeden çözümü bulmalısınız.
Bilgi Sahibi Olmadan Fikir Sahibi Olmak Artık Lüksümüz Değil
Uzun yıllar boyunca birçok konuda bilgisizce konuşan, meselelere derinlemesine hakim olmadan fikir beyan eden bir anlayışa şahit olduk. Sosyal medyada, televizyon programlarında, hatta bazen resmi yetkililerde bile çözüm odaklı konuşmaktan uzak, yüzeysel yaklaşımlar gördük.
Oysa çözümünü bilmediğin bir mesele hakkında konuşmak, sadece zaman kaybettirir ve toplumu gereksiz tartışmaların içine sürükler. Bu sebeple çözümü bilmeyen eksikleri söyleyemez.
Yeni Türkiye’de yer almak isteyen herkesin bilmesi gereken en önemli şeylerden biri şu olmalıdır: Konuştuğun konunun çözümünü bilmiyorsan, önce öğrenmelisin. Bilgiye dayalı konuşmak, sadece kişisel gelişim açısından değil, toplumsal kalkınma açısından da hayati bir gerekliliktir.
Bugün gelişmiş ülkelerde, bilim ve uzmanlık ön planda tutulurken, biz hala sloganlarla, ideolojik tartışmalarla vakit kaybediyoruz. Artık bu devri kapatmanın zamanı geldi.
Yeni Türkiye’de bilgi sahibi olan, sorunları doğru analiz eden ve çözüm önerileri sunan insanlar ön planda olmalıdır.
Hayatta Taş Koyanlardan, Taşı Kaldıranlara Geçiş
Bugüne kadar devlet yönetiminde ve toplumda, değişime karşı direnen, yeniliklerden korkan ve statükoyu korumaya çalışan bir zihniyet hakimdi. Değişimi engelleyen, ilerlemenin önüne taş koyan bu anlayış yüzünden, toplum olarak birçok fırsatı kaçırdık. Oysa devletin görevi, halkın önüne taş koymak değil, bu taşları kaldırmak olmalıdır. Devlette bulunanlar hala taş koymaktalar bunların sonu getirilmelidir.
Ekonomiden eğitime, sağlıktan hukuka kadar birçok alanda yeniliğe ve reformlara ihtiyaç var.
Ancak bugüne kadar bu değişimi engelleyen zihniyetler nedeniyle, ülke olarak sürekli olarak aynı sorunlarla yüzleşiyoruz. Bu döngüyü kırmanın tek yolu, taşı koyan değil, taşı kaldıran insanların devletin yönetime gelmesidir.
Bu noktada, gençlerin üzerine büyük bir sorumluluk düşüyor.
Artık sadece eleştiren, şikayet eden bir gençlik değil; çözüm sunan, sorumluluk alan ve geleceği inşa eden bir gençlik yetiştirmek zorundayız. Geleceğin Türkiye’si, bugünün gençlerinin vizyonuyla şekillenecek.
Ve bu vizyonun bilgiye, üretime ve ortak akla dayanması gerekiyor.
Sessiz kalanlar veya şikayet edenler değil, Katkı sağlayanlar öne çıkacak
Yeni Türkiye’de en önemli değişimlerden biri de toplumun pasiflikten çıkıp, aktif bir katılım sürecine girmesi olmalıdır. Bugüne kadar birçok insan, “Benim sözüm geçmez, benim fikrim bir şeyi değiştirmez” diyerek geri planda kaldı. Oysa ki devlet, halkın aktif katılımıyla güçlenir.
Her birey, kendi alanında bir katkı sağlamalıdır. İş dünyasında, eğitimde, sanatta, sporda, teknolojide ve daha birçok alanda, “Ben ne yapabilirim?” sorusunu sormanın zamanı geldi. Unutmayalım ki, gelişmiş ülkeleri ileriye taşıyan şey, sadece hükümetlerin kararları değil, bireylerin aktif katkılarıdır.
Yeni Türkiye, kenarda bekleyenlerin değil, katkı sağlayanların ülkesi olacaktır. Artık “Bu iş böyle gitmez” demek yerine, “Bu işi şöyle düzeltebiliriz” diyen insanlar öne çıkmalıdır ve söz sahibi olmalılar.
Yeni Türkiye Hepimizin Eseri Olacak
Yeni Türkiye, yalnızca bir yönetim modeli ya da slogan değildir. Bu, hepimizin geleceğini ilgilendiren bir dönüşüm sürecidir. Bu süreçte başarılı olabilmek için üç temel prensibi benimsemeliyiz:
- Bilgi ve Uzmanlık: Bir konuda söz sahibi olmak istiyorsan, önce o alanı iyi tanımalısın. Yüzeysel bilgilerle değil, derinlemesine analizlerle çözüm üretmelisin.
- Çözüm Odaklılık: Sorunları dile getirmek kolaydır, ama asıl önemli olan çözüm üretmektir. Eleştiren değil, çözüm sunan bireyler olmalıyız.
- Sorumluluk ve Katılım: Yeni Türkiye’de yer almak isteyen herkes, “Benden bir şey olmaz” anlayışını terk etmeli ve “Ben de bir şeyler yapabilirim” diyerek katkı sağlamalıdır.
Yeni Türkiye, yalnızca siyasetçilerin değil, halkın ortak çabasıyla inşa edilecek. Bu sürecin bir parçası olmak isteyen herkes, sadece eleştirmekle kalmamalı, aynı zamanda çözüm üretmeli ve taşın altına elini koymalıdır. Artık laf değil, icraat zamanı. Artık taş koyanların değil, taşı kaldıranların zamanı.
Geleceğimizi inşa etmek bizim elimizde. Eğer gerçekten daha güçlü, daha adil ve daha özgür bir Türkiye istiyorsak, hepimiz bu sürecin bir parçası olmalıyız.
Çünkü devlet, halkıyla birlikte güçlenir; halkı için vardır ve halkın aktif katılımıyla gelişir.
Şimdi, Yeni Türkiye’yi hep birlikte inşa etme zamanı.