Türkiye gündeminde gün geçmiyor ki Suriyeliler konusu yer almasın.
Sık sık gündeme gelen Suriyelilerin toplum içerisindeki hal, hareket ve davranışları ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden aldıkları ayni ve nakdi yardımlar, başta sağlık hizmetleri olmak üzere birçok konunun basında yer aldığı bilinmektedir.
Ancak son günlerde çeşitli sosyal medya hesapları üzerinden “muz yeme görüntüsü paylaşanlar” örneğinde olduğu gibi; Türk halkı ile alay eden, akılları sıra aşağılama cüreti gösterenlerde artış olduğunun görülmesi dikkat çekmektedir. Hatta bazı kendini bilmez ve sosyal medya hesaplarındaki paylaşımlar nedeniyle sığınmacı oldukları değerlendirilen kişiler tarafından başta Türk Bayrağı olmak üzere Türkiye Milleti’nin mukaddesatları ile alay edebilme cesareti bulanların olması ise Türk Milletini üzmektedir.
Bu tür paylaşımların bir provokasyon amacıyla yapılıyor olduğu varsayılsa bile kuşkusuz ki bilerek, isteyerek ve hatta taammüden yapan sığınmacıların olduğu da maalesef doğrudur.
Suriye’de yaşanan olaylar karşısında can güvenliklerinin kalmadığı endişesi ile 29 Nisan 2011 günü Hatay Reyhanlı ilçesinde Türkiye-Suriye sınırını aşarak gelen ve resmi rakamlara göre ilk olarak 252 kişi ile başlayan Suriyelilerin Türkiye’ye göç dalgası her geçen gün artmıştır. İlerleyen zamanda kitlesel bir hal alan Suriyelilerin göçü, zamanla milyonlarla ifade edilmeye başlanmıştır.
Gayri resmi verilere göre 4 milyon civarında oldukları değerlendirilen Suriyeliler için Türkiye “mülteci” statüsü ile değil, “geçici koruma saikiyle” kabul ettiğini açıklamıştır.
Sınırlarını açarak kamplar kuran, barınma dahil her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan Türkiye Cumhuriyeti; Suriyelilere 3 ana destekte bulunduğu[1] görülmektedir;
-Nakdi para yardımları
-Uyum sağlanması için geliştirilen destekler
-Eğitim-öğretim yardımları
Bu desteklerin, Türkiye sınırlarında yaşadıkları süre içerisinde, temel hak ve ihtiyaçların karşılanması amacıyla verilmesinin hedeflendiği yetkili makamlarca zaman zaman açıklanmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti tarafından Suriyelilere ve Türkiye’de kalma izni bulunan yabancılara bazı temel hak ve özgürlükler tanınmış olduğu görülmektedir[2];
-Devlet hastanelerinde sunulan acil sağlık hizmetlerinden faydalanma hakkı,
-Özel sektörde çalışma ve çalışma talebinde bulunma hakkı,
-Resmi olarak evlenme ve aile sahibi olma hakkı,
-Eğitim hayatına devam etme hakkı,
-Yabancılar için hazırlanan sosyal desteklerden faydalanma hakkı.
Suriyeliler başta olmak üzere uluslararası hukuk kuralları kapsamında Türkiye’de kalma hakkı elde etmiş kişilere sağlanan sosyal yardımların bir kısmı Birleşmiş Milletler kapsamında Türkiye’ye gönderilen ödeneklerle, desteklerle karşılandığı bilinmekle birlikte, esas yükümlülüğün Türkiye tarafından göğüslendiği unutulmamalıdır. Lakin bazı sosyal medya hesaplarında zaman zaman görülen yayınlarda Suriyeli olduğunu beyan ettiği görülen bazı kişilerin yardımların Avrupa ülkelerinden gelen desteklerle yapıldığının ön plana çıkartıldığı ve Türkiye’nin yaptığı her türlü yardım ve desteği görmezden geldikleri görülmektedir.
Zira; Avrupa Birliği Sivil Koruma ve İnsani Yardım Ofisi (ECHO) tarafından Sosyal Uyum Yardımı (SUY) kapsamında, Türkiye’deki Geçici Barınma Merkezleri dışında ikamet eden, muhtaçlık ve demografik kriterlerden en az birine uyma şartını sağlayan, uluslararası koruma veya geçici koruma altındaki yabancılara kişi başı 155 TL[3] gibi cüz-i bir yardım yapılmaktadır.
Sonuç Olarak;
Başta Suriyeliler olmak üzere; sığınmacı, geçici koruma saikiyle kabul edilenler ve kayıt dışı olanlar dahil Türkiye’deki yabancı nüfus oranı yaklaşık %10’a dayandığı görülmektedir. Uzun vadede Türkiye için beka sorunu halini alacak olan bu konu karar alıcı mekanizmalar tarafından bir an önce çözülmelidir.
2011 yılından itibaren can güvenlikleri olmadığı gerekçesiyle Türkiye’ye gelen Suriyeliler, çeşitli vesilelerle ve bayramlarda tatillerini geçirmek üzere ülkelerine gidebiliyorlarsa, can güvenliği gerekçelerinin de kalktığı anlaşılmaktadır. Dolayısı ile bir program dahilinde ve ivedilikle artık ülkelerine geri gönderilebilirler.
Sosyal medya hesaplarında Türkiye ve Türk Milleti hakkında paylaşım yapanların provokatif amaçla yapılabileceği elbette ki mümkündür. Bu kişilerin uyruğuna bakılmaksızın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olanlar dahil Türk Ceza Kanunları dahilinde yasal prosedürlerin uygulandığı ulusal basında yer almaktadır. Eğer bu kişiler arasında yabancı uyruklulardan Türk vatandaşlığına geçenler var ise derhal vatandaşlıktan geri çıkartılmalarına müteakip cezai müeyyide sonrası sınır dışı edilmeleri sağlanmalıdır. Ayrıca doğrudan yabancı uyruklu olanlarında cezai müeyyide sonrası sınır dışı edilmelidirler.
Son söz olarak; Türkiye, onca sorunları olmasına rağmen başta Suriyeliler olmak üzere Ermenistan da dahil etrafındaki hemen her ülkeden sığınmacı, göçmen ve kaçağın geldiği bir ülke durumundadır ve sırf insani/vicdani nedenlerle elinden gelen her türlü ayni ve nakdi yardımı yapmaya çalışmakta olduğu bütün dünya kamuoyu tarafından bilinmektedir. Lakin yardım ettiği bu şahıslar ve vatandaşı oldukları ülkelerin ekser çoğunluğu başta olmak üzere maalesef ki Türkiye’ye muhabbet veya gönül bağı kurmadıkları anlaşılmaktadır.
Dolayısı ile Türkiye karar alıcı mekanizmaların bir program dahilinde ve en kısa sürede sığınmacı sorununa çözüm üretmesi elzem hale gelmiştir.
:
İsmail CİNGÖZ; Uluslararası Siyaset Uzmanı/M.A. – BULTÜRK Ankara Temsilcisi. cingozismail01@gmail.com
[1] Ayrıntılı bilgi için bknz: Erkan AKKUŞ; “2020 Devletin Suriyelilere Verdiği Hak ve Yardımlar Nelerdir?”, 12.02.2020. https://www.sosyalyardimlasma.net/suriyelilere-verilen-haklar-2018
[2] Erkan AKKUŞ; a.g.m.
[3] Mülteciler Derneği; “Sosyal Uyum Yardımı (SUY) Programı”, 01.09.2021.https://multeciler.org.tr/yabancilara-yonelik-sosyal-uyum-yardimi-programi-suy/