Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2018’de Güney Afrika’da düzenlenen BRICS zirvesine katıldığı zaman Türkiye’nin de örgüte katılmayı düşünebileceğini söylediğinde[1] bunun mümkün olamayacağını düşünenlerin çoğunlukta olduğu söylenebilir. Ancak bu söylemin geçen 6 yıl içerisinde zaman zaman farklı mecralarda da dile getirildiğinin görülmesi Türkiye’nin ciddi olduğunu göstermiştir. Zira Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın 3-5 Haziran 2024 tarihinde Çin, 10-11 Haziran 2024 tarihinde Rusya ziyaretlerinde Türkiye’nin BRICS üyesi olmak istediğini beyan etmesi, Rusya Devlet Başkan Yardımcısı Yuri Uşakov’un “Türkiye, BRICS’e tam katılım için resmi başvuruda bulundu, değerlendireceğiz” açıklamasına müteakiben Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’na yakın kaynaklar tarafından Sayın Erdoğan’ın 22-24 Ekim 2024 tarihinde Rusya/Kazan’da düzenlenecek olan BRICS Zirvesi’ne katılacağını doğrulaması”[2] uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmiştir.

Özellikle NATO’nun lokomotif ülkesi Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başta olmak üzere Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin konuyu yakından takip ettikleri muhakkaktır. Zira 1952’de NATO üyesi olan, 1959’da o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu olan AB üyeliğine başvuran Türkiye’nin bu zamana kadar devam eden uluslararası ilişkileri ve dış politikaları ağırlıklı olarak NATO ve AB eksenli olarak devam edegelmiştir. Ancak BRICS’e üyelik başvurusu yapan Türkiye’nin artık yeni bir mecraya kayacağı sinyalini verdiği anlaşılmaktadır; çünkü Türkiye’nin bir diğer hedefinin Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) olduğu görülmektedir. Zira ABD’nin Başkenti Washington’da gerçekleşen NATO’nun 75. Yıl Zirvesi’ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı basın açıklamasında, Türkiye’nin Rusya ve Çin liderliğinde büyüyen ŞİÖ’ne tam üye olma hedefinden vazgeçmediğini söylemesi[3] önemli mesajlar içermektedir; çünkü BATI Türkiye’yi farklı alternatifler aramaya bizzat kendisi yönlendirmiştir.

 

İki Kutuplu Dünya Sisteminin 1990’larda dağılması ile NATO’nun ileri uç karakolu olarak görülen Türkiye’nin artık eski stratejik öneminin kalmadığı düşüncesiyle dışlanması/ötelenmesi dikkatli gözlerden kaçmamıştır. 24.11.2015 günü Suriye sınırı üzerinde Türk hava sahasını ihlal eden Rus savaş uçağının düşürülmesi ile savaşın eşiğine gelen Türkiye için Rusya ile savaşmayacaklarını açıklayan NATO ülkeleri olduğu da hatırdan çıkartılmamalıdır.

31 Temmuz 1959’dan beri geçen 65 yıllık süre içerisinde ucu açık müzakerelerle AB kapısında bekletilen Türkiye’nin, türlü bahanelerle alenen istenmeyen ülke olarak görüldüğü de unutulmamalıdır. Ancak ilerleyen zaman NATO ve AB’nin Türkiye’ye bakış açılarında yanıldıklarını defalarca göstermiştir.

Türkiye ve Azerbaycan lokomotifliğinde 03.10.2009’da Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi adıyla örgütlenen ve ilerleyen zamanda Türk Konseyi adını alan Türk Cumhuriyetleri, 12.11.2021’de İstanbul’da gerçekleştirilen Türk Konseyi Devlet Başkanları 8. Zirvesi’nde Türk Devletleri Teşkilatı adını almıştır. Türkiye-Azerbaycan arasında 15 Haziran 2021 tarihinde imzalanan Şuşa Beyannamesi ile Türk Birliğinin ete-kemiğe bürünmeye başladığı görülmüştür

Doğu Akdeniz, Kuzey Afrika, Ortadoğu, Kafkaslar, Doğu Avrupa ve Karadeniz’in kuzeyinde yaşanan gelişmeler Türkiye’nin ötelenemeyeceğini, Türkiye’siz bir barışın tesis edilemeyeceğini, zorlamayla ve usulen imzalanacak anlaşmaların ise kalıcı olamayacağını her vesilede bütün dünya tanıklık etmiştir.

Rusya-Ukrayna savaşında ABD ve NATO’ya rağmen tarafsızlığını ilan eden ve başarıyla bu süreci yöneten Türkiye, 22.07.2022-17.07.2023 tarihleri arasında uygulanan Tahıl Koridoru Anlaşmalarında[4] arabulucu olmayı ve Putin ile Zelenski’yi aynı masada bir araya getirebilmeyi başarmıştır.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki süreçte, tarihin en büyük ajan/rehine takası olan 7 uçak ile 26 kişinin yer aldığı operasyonu büyük bir gizlilik ile Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) koordinesinde gerçekleştiren Türkiye, Ankara Esenboğa Havaalanında takasa ev sahipliği yapmış, taraf ülke lider ve devlet başkanlarının takdir ve teşekkürlerini fiilen dile getirdikleri uluslararası basında yer almıştır[5].

Bunca yaşanan gelişmelere, jeopolitik ve jeostratejik konumuna rağmen Türkiye’ye karşı negatif tutumlarını sürdüren Batı karşısında Türkiye, kendi mecrasında ilerlemeyi ve sözde müttefiklerinden bağımsız hareket etmeyi sürdürdüğü görülmektedir.

Libya’nın Ulusal Mutabakat Hükûmeti ile Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması (27 Kasım 2019), Akkuyu Nükleer Güç Santrali ve TürkAkım projesi başta olmak üzere Rusya ile enerji anlaşmaları, Irak Merkezi Hükumeti ile Kalkınma Yolu Anlaşması (21 Nisan 2024), Somali ile Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması (21 Şubat 2024), Mısır ile 17 farklı alanda anlaşma (04.09.2024) gibi örneklerle birlikte Türkiye’nin, Afrika açılımları, Çin’e kadar uzanan sahalardaki geniş kapsamlı anlaşmalarla inşa süreci devam eden yeni dünya sisteminde lider ülkeler arasında yer almayı hedeflediğini anlamak zor olmasa gerekir.

Bu süreçte Türkiye’nin özellikle savunma sanayii başta olmak üzere dışa bağımlılıktan kurtulma hamleleri olduğu da unutulmamalıdır.

BRIKS üyeliğini de gerçekleştirmesi halinde çok daha büyük bir coğrafya ile entegrasyona girecek olan Türkiye görüleceği muhakkaktır. Ancak bu süreçte ısrarla NATO üyeliğini ve AB ilişkilerini sürdürmekte kararlı ve istekli olduğunu sık sık dile getiren Türkiye’nin, elbette ki mevcut hassas denge politikalarını dikkatle yürüttüğü de görülmektedir. Zira jeopolitik ve jeostratejik konumu, enerji ve ticaret güzergahının kesişim noktasında yer alıyor olması ve bununla birlikte bir takım iç ve dış politika hassasiyetleri bunu gerektirmektedir.

Sonuç olarak;

NATO üyesi Türkiye’nin aynı zamanda BRICS ve ŞİÖ üyeliği olur mu? sorusuna Türkiye karar alıcı mekanizmalarının hazırlıklı olduğu görülmektedir; çünkü Dışişleri Bakanı Sayın Fidan “BRICS üyeliğinin AB’ye alternatif değil, tamamlayıcı olduğu” vurgusu dikkat çekmektedir. Zira BRICS ve ŞİÖ üyeleriyle Türkiye’nin hali hazırda ikili ilişkileri olduğu unutulmamalıdır.

Yürüttüğü stratejik ve politik hamleleri bir şekilde Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkelerini de ilgilendireceği için Türkiye’nin atılımlarına karar veren mekanizmalar, büyük ölçekli ve küresel bakışla hareket etmeleri gerektiğini hatırda tutmalıdırlar. Zira Türkiye’nin, sadece Türkiye’den ibaret olmadığını göstermek ve büyük düşünmek zorundadır.

Türkiye, NATO ve AB endeksli olarak yönünü Batı’ya dönmüş bir ülke olsa da gelinen süreç ve inşa süreci devam eden yeni dünya sistemi Türkiye’nin BRICS, ŞİÖ gibi oluşumlarla birlikte çok yönlü küresel ilişkileri de geliştirmesini zorunlu kılmaktadır.

Yeni dünya sisteminde Türkiye ve Türk Devletleri Teşkilatı ile birlikte hareket edenlerin kazananlar kulübü olarak var olacağı, yıllardır Türkiye’yi öteleyen/yok saymaya çalışan ABD ve AB ülkelerinin ise geleceğin kaybedenleri olarak tarih kaydedecektir.

Ancak Türkiye ve Türk Devletleri Teşkilatı karar alıcı mekanizmaları, iktidarı ve muhalefetiyle birlikte halkın da topyekûn seferberlik anlayışı ile bu sürece çok iyi hazırlanmaları gerektiği unutulmamalıdır. Zira Türk Dünyası Yüzyılını inşa etme fırsatı Türk Dünyası’nın bir adım ötesinde görünüyor olsa da bu süreç Türk Dünyası’na altın tepside sunulmayacaktır; çünkü Türk Dünyası’nın rakibi, iç ve dış düşmanlarının çok olduğu da unutulmamalıdır.

                        :

İsmail Cingöz; Uluslararası Siyaset Uzmanı/M.A. BULTÜRK Ankara Temsilcisi. TDPB Basın Kulübü Başkanı. cingozismail01@gmail.com

[1] BBC, “Türkiye, BRICS Üyeliği Konusunda Hangi Mesajları Veriyor?”, 25.06.2024. https://www.bbc.com/turkce/articles/ceqqdn6dwpdo (Erişim Tarihi: 05.0.2024)

[2] bloomberght.com, Rusya: Türkiye BRICS’e Tam Üyelik Başvurusu Yaptı”, 04.09.2024. https://www.bloomberght.com/rusya-turkiye-brics-e-tam-uyelik-basvurusu-yapti-2359582

[3] BBC, “NATO Üyesi Türkiye, Şanghay İşbirliği Örgütü’ne Katılabilir Mi?”, 12.07.2024. https://www.bbc.com/turkce/articles/cerv2yx9ddxo (Erişim Tarihi: 05.0.2024)

[4] Ateş Bayazıt ve Gökçe Bahar Gürbüzer, “Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşmasının Uluslararası Ticaret Açısından Değerlendirilmesi”, Akademik Tarih ve Düşünce Dergisi, 10 (6) 2023, ss. 2215-2235. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3551037 (Erişim Tarihi: 05.0.2024)

[5] Utku Şimşek, “MİT’in Arabuluculuğunda Ankara’da Gerçekleştirilen Tarihi Takasın Detayları”, 02.08.2024. https://www.aa.com.tr/tr/gundem/mitin-arabuluculugunda-ankarada-gerceklestirilen-tarihi-takasin-detaylari-/3293423

Yazar