TÜRK DÜNYASI İÇİN KARA BİR TARİH: 5 TEMMUZ

İsmail CİNGÖZ

 

1993 Başbağlar Katliamı,

2009 Doğu Türkistan Urumçi Katliamı…

***

Başbağlar Katliamı

Terör örgütü PKK’nın akıl hocaları, Anadolu coğrafyasında Türk-Kürt etnik çatışmasını çıkartmakta başarılı olunamadığını görünce, bu defa “Alevi-Sünni Çatışması” çıkartmak hedefiyle yeni bir oyun kurmak istemişlerdir.

Bu doğrultuda 5 Temmuz 1993 günü akşam üzeri, Erzincan ilinin Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyü yaklaşık 100 kişi oldukları değerlendirilen PKK terör örgütü mensupları tarafından basılmıştır. Bu sırada akşam ezanı okunmaktadır. Teröristler camiye girerek cemaati zorla dışarı çıkartmıştır. Bir süre PKK terör örgütünün propagandası yapan teröristler tarafından, cami önünde bulunan tüm erkekler kurşuna dizilmiştir. Bu hain saldırıda 29 kişi hayatını kaybetmiştir.

Bu saldırı ile yetinmeyen teröristler tarafından köy ateşe verilmiştir. 214 ev ile birlikte köy okulu, köy camii ve halkevi yakılmıştır. Yakılan evlerde saklanan 1’i kadın 4 kişi de diri diri yakılarak katledilmiştir.

33 vatandaşımızın katledildiği, 30 kadının dul kaldığı, onlarca çocuğun yetim kaldığı Başbağlar katliamında en dikkat çekici husus ise “Sivas’ın intikamı alındı” şeklinde bir bildiri bırakılmış olmasıdır; çünkü üç gün önce yaşanan Sivas Madımak Oteli katliamının misillemesi olarak yapıldığı görünümü verilen olay ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının karşı karşıya getirilmek istendiği görülmektedir. Zira Madımak Oteli’nde katledilenler Alevi Kürtler olup buna karşılık Başbağlar’da Sünni Türkler katledilmiştir.

Dolayısı ile plan açıkça ortadadır; Erzincan ve Sivas’ta bir Alevi-Sünni çatışması başlatmak ve olayları Türkiye geneline yayarak kaos ortamı ile kendilerine taban oluşturmak istedikleri alenen kendini göstermiştir. Ancak Alevilerin desteğini almayı hedefleyen PKK’nın bu isteği sonuç vermemiş ve yöredeki halktan tepki almıştır.

Sonuçta; planlanan oyunu anlayan halk, destek vermeyince örgüt “Katliamı devlet yaptı” söylemini dillendirmiştir; fakat ardından terörist başı Abdullah Öcalan ters tepen her katliam sonrasında yaptığı gibi “Benim bilgim dışında yapıldı” diyerek katliamdan dolayı “Dr. Baran” kodunu kullanan PKK’lı teröristi suçlamış ve zımnen eylemin PKK tarafından gerçekleştirildiğini de kabullenmiştir.

İlerleyen süreçte, değişik tarihlerde bu eylemi yapan teröristler güvenlik kuvvetleri tarafından etkisiz hale getirilmiştir. Birçok asker, polis korucu ve sivil vatandaşın şehit edildiği kanlı eylemlerin doğrudan sorumlusu Dr. Baran Kod adlı Müslüm Durgun ise PKK elebaşı Öcalan’ın emri ile boğdurularak öldürülmüştür.

Doğu Türkistan Urumçi Katliamı

Çoğunluğu Uygur Türkü üniversiteli öğrencilerden oluşan kalabalık bir grup, 5 Temmuz 2009 tarihinde Çin yönetiminin Uygur Türklerine yönelik baskılar, ayrımcılık, kaçırılma, ortadan kaybolma ve fabrikalarda zorla çalıştırmalar gibi durumları protesto amacıyla Doğu Türkistan’ın Urumçi şehrinde bir protesto gösterisi düzenlemişlerdir.

Uluslararası Af Örgütü ile İnsan Hakları İzleme Örgütü başta olmak üzere birçok uluslararası insan hakları örgütlerinin barışçıl olarak tanımladığı bu gösterilere Uygur Türklerinin yanı sıra Kazak ve Kırgız Türkleri ile diğer azınlıklar tarafından da destek verilmiştir; fakat bu barışçıl protesto eylemini “otoriteye başkaldırı” ve “isyan” olarak değerlendiren Çin Komünist Partisi (ÇKP) Hükumeti, göstericilere çok sert yöntemlerle müdahale etmiştir.

Görgü tanıklarının beyanlarına göre masum gösterileri, uluslararası kamuoyuna yanlış tanıtma amacıyla sivil görünümlü ÇKP mensupları, göstericilerin arasına karışarak olayları provoke ederek bilinçli olarak Çin polisini kışkırtmıştır.

Bölgedeki yabancı medya mensuplarını kentten çıkartan Çin yönetimi, internet bağlantılarını da kesmenin ardından bölgeye sevk edilen ilave 20.000 asker ve polisler tarafından, göstericilerin üzerine gerçek mermilerle ateş açılmış ve zırhlı araçları eylemcilerin üzerine sürerek insanlar kasten ezilerek katledilmişlerdir.

Urumçi’de 5-7 Temmuz 2009 tarihleri arasında üç gün boyunca büyük bir katliam yaşanmıştır. Çin yönetimi tarafından, Çinli Çetelerle çok iyi bir koordinasyon ve işbirliği yapılarak Uygur Türklerine karşı uygulanan soykırımın şiddeti olabildiğince arttırılmaya çalışılmıştır.

Çin yönetimi tarafından etnik soykırım amaçlı olarak uygulanan Urumçi katliamlarında resmi rakamlarla 197 kişinin hayatını kaybettiği, yaklaşık 2.000 kişinin yaralandığı açıklanmış olsa da görgü tanıklarının daha sonra yaptıkları açıklamalarda binlerce kişinin hayatını kaybettiği, yaralananların ise çok ama çok daha fazla olduğunun ifade edildiği görülmektedir.

Gösterilerden sonra Urumçi’de gözaltına alınanlardan bazılarının kurşuna dizilerek, bazılarının da değişik yöntemlerle idam edildiği bilgileri uluslararası basın kuruluşları tarafından duyurulmuştur.

Sonuç olarak;

Çin yönetiminin inkâr ettiği Urumçi Katliamının, 11-22 Temmuz 1995 Srebrenitsa Soykırımından bir farkı yoktur.

Yıllardır Çin işgali altında bulunan Doğu Türkistan’da Çin zulmü ve insanlık dışı uygulamaları halen devam etmektedir. Bu konu Türk Devletleri Teşkilatı ve İslam İşbirliği Teşkilatı ülkelerinin karar alıcı mekanizmaları tarafından uluslararası kamuoyunda sık sık dile getirilerek önlenmesi için gerekli her türlü destek verilmelidir.                        :

İsmail CİNGÖZ; Uluslararası Siyaset Uzmanı/M.A. – BULTÜRK Ankara Temsilcisi. TDPB Basın Kulübü Başkanı. cingozismail01@gmail.com

Yazar