Sarı Saltuk kimdir…

Önce onu sorgulayarak başlamak lazım yazıya… Hozatlılar ve tüm Tunceli/Dersim üzerinde etkisi ne ola ki bu kadar hürmet gösterilip itibar ediliyor, onun huzurunda kurbanlar kesilip lokmalar dağıtılıyor….

Değişik kayıtlar incelendiğinde efsanevî şahsiyet kimliğini daha yaşarken elde ettiği, hayatını anlatan “Saltukname destanında” 13. yüzyılda yaşamış Horasan Alperen’in savaşlarını ve çeşitli kerametlerini anlatmaktadır.

Çeşitli kaynakları derlediğimizde karşımıza Hacı Bektaş-ı Veli’nin müridlerinden olan Sarı Saltuk’un Anadolu ve Balkanlar`da çok sayıda türbesinin bulunduğu, bu türbelerin bazıları Müslümanların yanı sıra Hıristiyan ahaliler için de ziyaret yeri konumunda olduğu görülmüştür.

 Saltukname’de Sarı Saltuk`un en meşhur on iki mezarı olduğu belirtilmektedir. Sarı Saltuk, beylerin ve kralların mezarına sahip çıkmak isteyeceklerini söyleyerek her isteyene verilmek üzere birer tabut hazırlamalarını vasiyet etmiştir. En ünlü Sarı Saltuk Türbesi 13. yüzyılda İslamiyet’e geçmesine önayak olduğu rivayet edilen İznik’te bulunmaktadır. Saltukname’nin çeşitli yerlerinde Sarı Saltuk’un yer altından şifalı sular çıkardığı anlatılmaktadır. Çok ilginçtir ki Bosna-Hersek Balagay şehrinde bulunan tekkesi Buna Irmağının çıktığı, gözenin bulunduğu, koca bir kayanın dibindedir.

Asıl mezarının Romanya’nın kuzeyinde Dobruca bölgesindeki Babadağ kasabasında olduğu sanılmaktadır..

Kendisine bağlı Bektaşi  inancını taşıyan halkın yaşadığı Türkiye’de İznik’in yanı sıra Diyarbakır, Tunceli, Bor (Niğde), İznik, Rumelifeneri (İstanbul), Babaeski, Makedonya’da Ohri, Arnavutluk, Manisa’nın Alaşehir ilçesinin Yeşilyurt kasabasında ve Bosna-Hersek’te mezar ve türbeleri bulunmaktadır. Yine Karadeniz’in İstanbul Boğazı’na girişindeki Rumeli Feneri içinde bir türbesi vardır. Dünyada 30 dan fazla mezar ve türbesi bulunuyor. Bu kadar fazla mezar ve türbesinin bulunması toplum nazarında nasıl sevilip sayıldığının, sahiplenildiğinin bir başka göstergesidir tabiî ki….

Sarı Saltuk’un hayatını anlatan Saltukname, Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Cem’in (sonradan Cem Sultan ismiyle tarihe geçmiştir) şehzadeliği esnasında verdiği talimat üzerine Ebu’l Hayr Er-Rumi tarafından yedi senelik bir çalışma sonucunda Türk sözlü geleneğinden toplanarak 1480 yılında tamamlanmış ve kitaplaştırılmıştır. Bu eserin bir başka ilginç noktası da, yazıya geçirilmiş ilk Nasreddin Hoca hikâyesini içermesidir.

Saltukname isimli eser, Türkçe  tam metin olarak yayıma Şükrü Halûk Akalın tarafından hazırlanmıştır. Bu çalışma 1987 – 1990 yıllarında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından üç cilt olarak yayımlanmıştır.

Sarı Saltuk hakkında bilgi veren başka önemli kaynak da Evliya Çelebi Seyahatnamesi’dir. Ayrıca, bazı tarih kitaplarında da Sarı Saltuk ile ilgili çeşitli bilgiler bulunmaktadır. Bunlara örnek olarak Yazıcıoğlu Ali’nin Tevârih-i Al-i Selçuk adlı eseri sayılabilir.

İslami rivayetlere göre Sarı Saltuk, Peygamber ve Hacı Bektaş neslinden gelen Türkmen bir alevi er olarak bilinir. Bu erin seceresi bizzat Nakib’ül Eşraflık kayıtlarında geçer. Sarı Saltuk soyunun bir kolu Tunceli’nin Hozat ilçesindedir. Burada Türkmen Sarı Saltuk’un türbesi ve onun soyundan gelenler bulunmaktadır.

İşte tarihi kaynaklarda bunlar geçmektedir. Tunceli’nin inanç haritasına dışarıdan bakıldığında Düzgün Baba ve Sultan Sarı Saltuk ön plana çıkmaktadır. Hiç şüphesiz ki Anadolu ve Rumelinin fethi sırasında bu Türkmen Alevi Horasan Ereninin katkısı ve önemi çok büyüktür. İşte bu büyüklük onun mezarına da yansımış, Seyitgazi, Battal Gazi, Mevlana, Şems-i Tebrizi, Hatayi Sultan, gibi bir çok zatın mezarı gibi onun da mezarı normalden 6 kat büyüklükte yapılmıştır.

Sultan Sarı Saltuk’un türbesi ve biraz aşağıda bulunan Arap Baba olarak anılan ve onun yardımcısı olarak zikredilen mezarlar yaklaşık 2300 metre rakımlı, etrafında ağaç olmayan, çevreye hakim bir tepe üzerinde olması heybetini bir kat daha arttırmaktadır. Normal ziyaretlerden farklı olarak kurban kesim yerlerinin aşağıya yapılması, mezarın ulviyetini, mezara mum yakmak ve dua etmek için gidenlerin manevi olarak doyuma ulaşmasını kolaylaştırmakta, mezar ve yanında bulunan aşevi konumundaki yer cem yapılabilecek yerin özelliğini artırmaktadır. Bu konuda Başta Dernek Başkanı Güzel Doğan olmak üzere Sarısaltuk Derneği Yöneticilerini bu ince düşüncelerinden dolayı tebrik ve takdir etmek gerekiyor.

Sarı Saltuk aşevinin çatısının hayırseverler ve Sarı Saltuk dostları tarafından imece usulü ile yaptırılması O’na duyulan muhabbetin ve saygının bir göstergesidir aynı zamanda…

Ya Allah Ya Muhammet Ya Ali sesleri arasında açılan, arkasından dualar edilerek niyazlarda bulunulan, kesilen kurbanın etleri hayır için gelenlere dağıtılan Sultan Sarı Saltuk, Hozat’da inancın kalesi olarak gelenleri ağırlamış, manevi havasıyla insanları hemen birleştirivermişti sanki…..

Hozat’a 13 km uzaklıkta, Sultan Sarı Saltuk Türbesi’ne çıkmak için kullanılan 8 km’si ham olan yol  bir o kadar zor ve meşakkatli olsa da tepeye çıktıktan sonra emin olun ne yolun zorluğu , ne aracın sarsıntısı gözünüze görünmüyor…Hissedilen şey sadece içinizi kaplayan sevinç, dağların ıssızlığında Sultan Sarı Saltuk’da yaşadığınız derin yalnızlık, maneviyatınızda yaşadığınız fırtınalar, Allah’a yakın olan kul’un duygusu…

Mezarı başında yakılan mumun titrek ışığı karşısında elleri açıp Fatiha suresini okuyup dua etmek, müthiş bir iç huzuru sağlıyor insanda…

Yazar