Noel ile Yılbaşının Gerçeği, Hıristiyanlaştırılması ve GERÇEK YILBAŞI TARİHİ (21 ARALIK KIŞ GÜNDÖNÜMÜ)

Önceki bölümde gördüğümüz gibi paganizm doğadaki olaylarda kutsallık, hatta tanrısallık izleyerek, bunlara yoğun bir saygı duyma anlamındaydı. Bu yüzden gün ışığının ve hava ısısının değişimi gibi hayati önemi olan olayları yansıtan ekinoks ve gündönümleri bayram olarak kutlanırlardı. Örneğin -günümüzde hala Nevruz olarak kutlanmakta olan- bahar ekinoksu, yani 21 Mart, eskiden yılbaşıydı.

Aralık ayındaki kış gündönümü Dies Natalis Invicti -yani Sol’un Doğuşu- adlı bayramdı ve kışın en soğuk ayında, yazın gelmeye başlamasının kutlanmasıydı.

Çelişki gibi duran durumun mantığı ise şöyleydi: Güneş, Sol adlı bir tanrı olarak algılanırdı. 21 Aralık kış gündönümü anında Güneş adlı yıldızın ışınları dünyamıza en eğik şekilde geldiği, en alçak noktasında olduğu ve bu saniyeden sonra an bazında yükselmeğe başladığı için kış gündönümü anı Sol’un doğum günü sayılır ve kutlanırdı.

 


 

Bilindiği gibi gündönümleri 21 Haziran ve 21 Aralıktır. 21 Haziran’da -kuzey yarı kürede- güneş ışınları yengeç dönencesine en dik; 21 Aralık’ta ise en eğik -yani az gelen- durumundadır. Bu yüzden 21 Aralık en uzun -ve de en soğuk denilebilecek- gecedir. 22 Aralık’tan başlayarak güneş ışınları giderek dik gelmeye; böylece havalar ısınmaya, günler uzamaya başlar.

 

Güneşin yükselmesi, ışınlarını dünyaya gittikçe daha dik yollaması ve böylece havaların yavaş yavaş ısınması, 21inde doğan “güneş çocuk” Sol’un da büyüyüp olgunlaşması manasındaydı. Güneş sonunda ilkbahar ekinoksuna varınca bahar gelmiş olurdu. Bu nedenle “yeni yıl” -kültürümüzdeki gibi- kışın ortasında değil; baharın gelişinin başlaması ile başlardı. Yani yıl başı, doğanın -güneş ışınları ile- canlanışının astronomik başlama anı olan 21 Mart’tı.

Konumuzu ilgilendiren en önemli nokta ise eski devirlerde tarihi belirlemek adına Jül Sezar’ın İÖ 46 yılında oluşturduğu Jülyen takviminin kullanılmasıydı. Jülyen takvimi ise hassas değildi ve zaman içinde tarihlerde kaymalar oluşurdu. Ve Jülyen takvimine göre 21 Aralık’taki Kış Gündönümü, 25 Aralık tarihine denk gelmekteydi! BU yüzden Sol’un doğum günü 25 Aralık’ta kutlanırdı.

Sözün özü, 25 Aralık tarihli ilk kutlamalar -takvimlerden kaynaklanan- birkaç günlük hataya dayalıydı.

Zaman içinde Hıristiyanlık adlı farklı bir din doğdu. Bu yeni din, var olan inançlarla yan yana yer almayı değil, onların yerini almayı yeğledi. Bu yaklaşım ile hatalı şekilde 25’inde Sol’un doğum günü olarak kutlanan kış gündönümünin, İsa’nın doğum günü olduğu öne sürüldü. Oysa İsa’nın ne gün doğduğu hakkında hiçbir bilimsel veri yoktu. Doğu Roma imparatorluğunun kurucusu 1. Konstantin Hıristiyanlığı ilk kabul eden pagan imparator 25 Aralık’ı resmi olarak İsa’nın doğum günü ilan etti. Pagan inanışları Hıristiyanlığa çevirmek adına öylesine çaba sarfetti ki, Ortadoks kilisesi tarafından “aziz” ilan edildi.

Sonuç olarak Artık 25’inde bebek Sol değil, bebek İsa doğuyordu. Kış gündönümü Hıristiyanlaşmıştı.

Aynı Hıristiyanlaştırma çabası yılbaşı için uygulandı:

Papa XIII. Gregory zamanında hatalı olan Jülyen takvimi düzeltilerek senede sadece 10 saniye hata veren Gregoryen takvimi yaratıldı. Ancak bu takvim -uzayda hiç bir astronomik anlamı olmayan- 1 Ocak tarihinde başlatıldı! Üstelik bu tarihin Milat (yani İsa’nın doğumu) olduğu öne sürüldü. Böylece yılın başlangıcı İsa’nın doğumu ile başlıyordu. Artık yılbaşı da Hıristiyanlaşırılmıştı.

Çelişkili olan nokta ise hz. İsa’nın -doğum günü hakkında hiç bir bilimsel kanıt olmasa da- hem 25 Aralık’ta, hem de 1 Ocak’ta doğuyor olmasıydı.

Aslında Yılbaşı, yılın başıdır; adı üzerinde, bir yeni başlangıçtır. Yıl ise dünyanın güneş etrafındaki bir turunu ifade eden astronomik bir zaman birimidir. Bu yüzden söz konusu başlangıcın astronomik bir dayanağı olmalı, astronomik açıdan anlamı bulunan bir noktadan başlamalıdır.

Ayrıca başlangıçlarda daima “saflık” frekansı taşıyan bir yenilik enerjisi bulunur. Temizlik, heyecan ve ümit dolu bir vibrasyonudur bu. 31 Aralık’taki yeni yıl eğlenceleri bu gerçeğin insanlarca sezilmesinden kaynaklanmaktadır.

Başlangıçların gerçek bir noktadan başlamaması, bu frekansın değerlendirilememesi anlamındadır. Bu yüzden hıristyanlıktan sonra insanlar -fark etmeseler, bilmeseler de- söz konusu yenilik vibrasyonunu, kutlama tarihinde herhangi bir somut başlangıç olmadığı için yaşayamamakta, söz konusu vibrasyonu bu frekansı taşımayan bir zaman anında aramaktadırlar.

Yeni yılı, gerçek bir başlangıç olarak astronomik noktalarda kutlamak ve yenilik enerjisi ile daha yakın iletişim kurmak isteyenler tablodaki tarih ve saatleri kullanabilirler. Ancak saatler GMT, yani Greenwich saatini göstermekte oldukları için, gündönümünün bu yılki saatine Greenwich saat farkını eklemelidirler.

 

2017 yılı için bu fark 3 saattir; çünkü “sürekli yaz saatinde yaşama uygulaması” vardır. Gelecek yıllarda bu uygulama kaldırılırsa saat farkının 2 saate ineceği unutulmamalıdır.

Astronomik olayların büyük önemli vardır; doğru… Ancak en güzel başlangıçlar insan beyninin ve kalbinin en iyi, en pozitif anında alacağı kararlardır belki de. Bu yüzden her iyi an yepyeni bir başlangıca gebedir.

Yeni yılı gerçek ya da hatalı anda kutlayacak olanlara mutlu yıllar… olmayanlara da anlık mutlu başlangıçlar dileriz!

 

 

 

 

 

Yazar