Osmanlı Devleti’nde özellikle XV ve XVI. yüzyıllarda faaliyet gösteren bir akıncı ailesi.
Diğer akıncı aileleri Mihaloğulları, Evrenosoğulları ve Turahanoğulları gibi Osmanlı Devleti’nin kuruluş devrinde Anadolu ve Rumeli’de önemli hizmetlerde bulunmuş olan Malkoçoğulları’nın Bosna’nın Malkovich ailesine mensup oldukları ileri sürülür. Ailenin bilinen ilk ferdi, Yıldırım Bayezid döneminde Sivas’ta kale muhafızı olan Malkoç Mustafa Bey’dir (Anonim Tevârîh-i Âl-i Osmân, s. 39-40). 802’de (1400) Sivas Kalesi muhafızı olan Mustafa Bey, Timur 805 (1402) yılında Sivas’ı kuşattığı zaman şehri on sekiz gün savunmuş, ancak merkezden yardım gelmeyince hiç kimsenin hayatına dokunulmayacağına dair Timur’dan söz alarak kaleyi teslim etmiştir. Bir süre Timur’un elinde esir kalan Mustafa Bey aynı yıl ölmüştür. Osmanlı tarih yazarlarının verdiği bilgilerle arşiv belgeleri incelendiğinde Malkoç Mustafa Bey’in neslinden gelen akıncı beylerinin Rumeli’de, özellikle Silistre ve çevresinde faaliyet gösterdikleri anlaşılmaktadır. Günümüzde Balkan şehirlerinde bulunan, akıncı beylerinin yaptırmış olduğu mimari eserlerle vakfiyelerdeki şecereler ve mezar kitâbeleri de kaynaklardaki bilgileri doğrulamaktadır.
Malkoç Mustafa Bey’in oğulları Bâlî Bey ve Yahyâ Paşa, Fâtih Sultan Mehmed ve II. Bayezid devirlerinin önemli akıncı beylerindendi. İstanbul’un fethinde de hizmet eden Bâlî Bey Arnavutluk, Dalmaçya ve Eflak’a düzenlediği akınlarda önemli başarılar kazandı. 883’te (1478) Semendire, 891’de (1486) Silistre sancak beyi oldu. Boğdan’ın Osmanlı hâkimiyetine girmesinde önemli rol oynadı. Daha sonra akıncı beyi olan Bâlî Bey, Mihaloğulları’ndan Ali ve İskender Bey ile Evrenosoğlu Îsâ beylerle birlikte Macaristan taraflarında akınlar yapmış, ancak pek çok ganimetle dönerken Erdel (Transilvanya) voyvodası tarafından mağlûp edilmiştir (İbn Kemal, VII, 423). Bâlî Bey, II. Bayezid devrinde 904’te (1498-99) yapılan Boğdan seferine de katılmış, aynı yıl Lehistan üzerine iki defa akın yapmıştır. Bu bölgedeki başarılı akınlarından dolayı Varşova fâtihi olarak ün kazanmış, muhtemelen 916 (1510) yılında vefat etmiştir. Bâlî Bey’in Saraybosna’da bir mescidi bulunmaktadır.
Bâlî Bey’in oğulları da babaları gibi akıncı olmuş, bunlardan Damad Ali Bey Sofya, Tur Ali Bey Silistre sancak beyliğine getirilmiştir. Yavuz Sultan Selim’in 920’deki (1514) Çaldıran seferine katılan bu beyler savaşta şehid düşmüşlerdir. Hamza Bey ismindeki diğer bir oğlu da 1501 yılındaki mücadelelerde çok genç yaşta alay beyi iken şehid olmuştur. Bâlî Bey’in bir başka oğlu Sinan Bey XVI. yüzyıl başlarında Aydın sancak beyi olarak görev yapmıştır.
Malkoçoğulları’nın atası olan Mustafa Bey’in Damad Yahyâ Paşa ismindeki oğlu da Rumeli’de akıncı olarak sancak beyliği ve beylerbeyilik görevlerinde bulunmuştur. 880-886 (1475-1481) yılları arasında Bosna beylerbeyi, 886-887 (1481-1482) ve 893-899 (1488-1494) yıllarında olmak üzere iki defa Rumeli beylerbeyi, 899-907 (1494-1501) yılları arasında tekrar Bosna beylerbeyi olmuştur. Ardından Anadolu beylerbeyi olan Yahyâ Paşa, üçüncü defa Rumeli beylerbeyi olduktan sonra 910-913 (1504-1507) yıllarında vezir olarak görev yapmış ve 913’te (1507) vefat etmiştir. Damad Yahyâ Paşa’nın Filibe, Tatarpazarcığı ve Sofya’da yaptırdığı birçok mimari eser vardır. Ayrıca Lofça’da hamam, Saraybosna’da cami (889/1484), İstanbul Kadırga’da cami ve mektep, Üsküp’te kendi adını taşıyan mahallede bir külliye inşa ettirmiştir. Sonraki yıllarda akıncı beyliği yapan Malkoçoğulları daha çok Yahyâ Paşa neslinden geldikleri için Yahyâpaşazâdeler diye anılmıştır.
Yahyâ Paşa’nın Sultanzâde Koca Bâlî Paşa, Gazi Ahmed Bey ve Mehmed Paşa adlarındaki oğulları Rumeli’de akıncı beyi olarak faaliyet göstermişlerdir. Bunlardan Koca Bâlî Paşa genç yaşta akına başlamış, Mohaç Meydan Muharebesi’nde öncü kumandanı olmuştur. Ardından Semendire sancak beyliğine tayin edilen Koca Bâlî Paşa’ya bu görevi yanında Belgrad muhafızlığı verilmiş, daha sonra Bosna ve Belgrad sancak beyliği, 949-950’de (1542-1543) ise Budin beylerbeyiliği tevcih edilmiştir. Akıncı beyi olarak bulunduğu şehirlerde cami ve medrese gibi birçok hayır eseri yaptırmıştır.
Yahyâ Paşa’nın Gazi Ahmed Bey ismindeki oğlu Alacahisar, İnebahtı ve İstolni Belgrad’da akıncı sancak beyi olmuş, 951’de (1544) vefat etmiştir. Budin’de medresesi vardır. Yahyâ Paşa’nın diğer oğlu Mehmed Paşa da Vidin, Semendire ve Belgrad’da sancak beyliğinde bulunmuştur. 909-955 (1503-1548) yılları arasında yaşadığı bilinen Mehmed Paşa daha çok Mora yarımadasında faaliyet göstermiştir. 935’te (1529) Bavyera ve Moravya’ya da akınlar yapmış, 950-955 (1543-1548) yılları arasında Budin beylerbeyi olmuştur. Belgrad’da cami, medrese, sebil, han ve imareti bulunan Mehmed Paşa, Osmanlılar’ın XVI. yüzyılda Rumeli’deki akıncı beyleri arasında en güçlü ve başarılı olanıdır. Oğullarından Arslan Paşa Semendire ve Vulçıtrın sancak beyliği yapmış, 972-973’te (1565-1566) Budin beylerbeyiliğinde bulunduktan sonra Sokullu Mehmed Paşa’nın etkisiyle idam edilmiştir. Pirlepe’de cami ve Budin’de sebil ile baruthâne ve Baruthâne Kalesi gibi mimari eserleri vardır. Mehmed Paşa’nın diğer oğlu Derviş Bey 950’de (1543) Segedin, 959’da (1552) İstolni Belgrad sancak beyi olmuştur. Malkoçoğulları Rumeli dışında Anadolu ve Mısır’da da çeşitli hizmetler yapmışlardır. Mısır beylerbeyi olan Ali Paşa’nın Malkoçoğulları’ndan olduğu bilinmektedir. Malkoçoğlu Ali Paşa 1012’de (1603) Yemişçi Hasan Paşa’nın yerine sadrazamlığa getirilmiş ve İstanbul’a çağrılmıştır. Yavuz unvanıyla da tanınan Ali Paşa 1013’te (1604) Belgrad’da vefat etmiştir.
Malkoçoğulları Osmanlılar’ın Balkanlar’daki fetihleri, buralara yerleşim politikaları, iskân edilen toprakların Osmanlı kültürüyle bütünleştirilmesi ve Osmanlı gücünün en uç noktalara kadar taşınmasında önemli rol oynamışlardır. Osmanlılar’ın Balkanlar’da yaptığı I. Kosova, Niğbolu, Varna ve II. Kosova gibi büyük meydan muharebelerine de katılmışlardır. Ancak akıncılığın geri plana düştüğü XVII. yüzyılda diğer akıncı aileleriyle birlikte Malkoçoğulları’nın da devirleri kapanmıştır.