Türk tarihi hakkında ezberler bozuluyor mu? Malazgirt Savaşı Türklerin Anadolu’ya ilk seferi değil miydi? Bize dayatılan tarihi mi okuyoruz ? Kaynak: Malazgirt Savaşı Türklerin Anadolu’ya ilk seferi değil miydi?

“Bu topraklar sadece size ait. Siz Anadolu’ya Malazgirt zaferiyle yerleşmediniz. Çatalhöyük’teki arkeolojik bulgular, sizin 10.000 yıldan daha uzun süredir burada bulunduğunuzu kanıtlamaktadır.”

Bu sözler 2005 Nisan’ında İstanbul Teknik Üniversitesi’nde konferans veren ve Avusturya Devlet Onur Nişanı Sahibi Erich Feigl’e ait.

Son yıllarda Anadolu’da özellikle Çatalhöyük, Şölgentaş Mağarası, Göbeklitepe gibi tarihi kalıntılarda bulunan  kaya yazıları, damgalar, yazıtlar, anıtlar ve dikilitaşlar birçok tarihçinin Türklerin Anadolu’daki geçmişinin Malazgirt Zaferi’nden öncesine dayandığını kanıtlamaya sevk etti.

 

Peki bize öğretilen dayatma bir tarih mi, bilerek mi bozulup değiştirildi? Günümüzde birçok tarihçi ve tarih yazarı bunun böyle olduğu konusunda hemfikir.

Türkler Anadolu’ya ilk defa ne zaman geldi ?

Resmi tarih kitaplarımızda yer alan tarih 1071. Fakat bu Müslüman Türklerin Anadolu’ya ilk adım attığı tarihtir.

Türkler M.Ö. 13.000 yılında Anadolu’ya gelip Anadolu’nun dip kültürünü oluşturdular. Ön Türkler Anadolu’ya göçebe olarak değil, göçmen olarak geldiler. İstanbul Üniversitesi Senatosunun “Şeref Doktoru”, Türk Tarih Kurumunun “Onur Üyesi” payesi ile ödüllendirilen Prof. Dr. Afif Erzen, yıllar süren araştırmalarını Türk Tarih Kurumunun 1984 yılında yayımladığı “Anadolu ve Urartular” kitabında bu gerçeği bilimsel olarak ispat etmiştir.

Kazım Mirşan’ın incelediği, Doğu Anadolu’da mevcut yazı öğelerini içeren kaya resimleri ve kaya yazıtları, rahmetli Servet Somuncuoğlu’nun Orta Asya’dan Anadolu’ya yıllar süren araştırma boyunca belirlediği on binlerce kaya yazıtları, resimleri ve damgalar, Ön Türklerin Anadolu’ya M.Ö 13.000 yıllarında geldiklerini tartışılmaz bir şekilde kanıtlamışlardır.

Göbeklitepe’nin tarihinin çözülmesi bize bu konuda çok şeyler anlatmaktadır.

Göbeklitepe MÖ 12.000 yılında kurulmuştur. Göbeklitepe dikilitaşlarının üzerine resmedilmiş çok sayıdaki hayvan figürlerinin damgaların, Türk Dikilitaşlarındaki hayvan figürleriyle, insan figürleriyle, damgalarıyla birebir aynı olması Ön Türklerin Anadolu’ya geliş tarihini doğrulamaktadır…

 

Bu gerçekler, dünya tarihini alt-üst edecek, asırlardır çarpıtılan tarihi yerli yerine oturtacak bir gelişme olacaktır. Dikkat edilirse, dünya basını ve tarihçiler mümkün olduğu kadar sessiz kalmayı tercih ettiler.

Şölgen Mağarasında, Rus ve Fransız araştırmacılar tarafından bulunan yazıtlarda, MÖ 14000 yılında, Türklerin Tanrı’nın birliğine inandıkları ve yazıyı buldukları yazmaktadır.

 

solgentas-magarasi.jpg

Kırgızistan Saymalıtaş Vadisinde bulunan eserlerde, Türklerin tekerleği icat ettikleri, tekerlekli sabanla tarla sürdükleri, geyik-at-köpek gibi hayvanları ehlileştirdikleri kanıtlanmıştır.

Peki neden Ön Türklerle ilgili bilgiler bizden saklandı?

Bu gerçekler, dünya tarihini alt-üst edecek, asırlardır çarpıtılan tarihi yerli yerine oturtacak bir gelişme olacaktır. Dikkat edilirse, dünya basını ve tarihçiler mümkün olduğu kadar sessiz kalmayı tercih ettiler.

anadolu1.jpg

Bu gerçekler ve bulgular M.Ö 13000 yılına ait bulgular Ermenileri, Yunanlıları işaret etmiş olsaydı, tüm dünyada koparılacak yaygarayı ve bu olayın nasıl Türk düşmanlığına dönüştürüleceğini takdirlerinize bırakıyoruz…

“Ön Türkler” kitabı yazarı Dr. Akif Poroy’a göre Atatürk’ün ölümünden sonra tarih kitaplarından Ön Türkler ile ilgili bilgiler çıkarıldı. Ön-Türk uygarlığı okullarda öğretilmiyor. Çünkü okullarda okutulan tarih kitapları, 1939’dan itibaren yörüngesine girdiğimiz Batılı ülkelerin çıkarları doğrultusunda yazılmaya başladı. 19. ve 20. yüzyıl başlarında Batılı araştırmacılar tarafından ortaya çıkarılan Ön-Türk uygarlığıyla ilgili buluntular, ilk başta Avrupa’da Türkofiliya modasına yani Türk severliğe sebep olmuştu. Ancak bu buluntular Batı’nın Türkleri Anadolu’dan sürüp Asya’ya geri gönderme ideasına uymadığı için, bugüne kadar hep sümen altı edildi ve Ön-Türkler Atatürk’ün ölümünün hemen ardından okul kitaplarından çıkarıldı. Türklerin Anadolu’ya ilk girişi Hıristiyan tarihçilerin ve Tanzimatın Frenkleşmeci tarihçilerinin iddia ettiği gibi 1071 Malazgirt Zaferi ile olmamıştır. 1071 Türklerin Anadolu’ya ilk değil son girişiydi. Dünya tarihinde Türk adıyla bilinen ilk devlet de Göktürkler değil, milattan önce 4000-2000 yılları arasında Mezopotamya bölgesinde kurulan Turukku Krallığı ile Anadolu’da kurulan Turki Krallığı’ydı.

Ön Türkler M.Ö 13000 yılında Anadolu’ya geldiler. Peki, Hıristiyanlar ne zaman geldiler?

“Ben Kilikya’dan Tarsuslu bir Yahudi, ehemmiyetsiz olmayan bir şehrin ahalisindenim. St. Paul, Resullerin İşleri, ACTS 21:39”

Hıristiyan Misyonerlerinin en önemlilerinden Aziz Paul Tarsus’ta doğmuş, Kudüs’e gitmiş Hıristiyan olmuş ve Kudüs’te yapılan baskılarla yok olma tehlikesi geçiren Hıristiyanlığın ilk kilise toplulukları halinde ortaya çıktığı ve dünyaya yayıldığı bir köprü haline geldiği hoşgörü diyarı Anadolu’ya M.S 46 yılında gelmiştir. Yani Türklerden yaklaşık 13.000 yıl sonra!

anadolu3.jpg

Bu gerçek, Prof. Feigl’ı doğrulamaktadır…

1933 yılı Eylül ayında Hitler zulmünden kaçıp Türkiye’ye sığınan ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinin Kurucu Akademisyenleri arasında yer alan ve 1953 yılına kadar bilim insanı yetiştiren Prof. Dr. Fritz Neumark’ın şu sözüne dikkat ediniz;

“Tarihten Türk çıkarılırsa tarih kalmaz! Osmanlı arşivi tam olarak ortaya çıkarsa bugünkü tarihlerin yeniden yazılması gerekir…”

anadolu4.jpg

Büyük Atatürk, 1930 yılında Türk Tarih Kurumunun Alacahöyük’te yaptığı kazılar sonucunda bulunan Türk Tarihiyle ilgili bilgiler karşısında, kendi el yazısıyla şunları yazmıştır;

“Bu memleket dünyanın beklediği, asla unutamadığı bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine sahne oldu. Bu sahne 7 bin yıllık bir Türk beşiğidir. Beşiği rüzgârlar salladı. Beşikteki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk tabiatın yıldırımlarından, şimşeklerinden, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu, sonra onlara alıştı, onları tabiatın babası olarak tanıdı. Onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu, şimşek oldu, yıldırım, güneş oldu, Türk oldu. Türk budur, yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir…”

anadolu5.jpg

anadolu6.jpg

Prof.Dr.Ahmet DAĞDURAN’ın makalesinden ve Dr. Akif Poroy’un röportajından faydalanılmıştır.

 

 

 

 

Yazar