Rafet ULUTÜRK
Kırcaali’de Ahmet Doğan: Kendi Partisini Kaptırıp Başka Partiden Aday Olmak
Kırcaali siyaset sahnesinde son yaşananlar, akıl almaz bir durumu gözler önüne seriyor. Ahmet Doğan, yıllardır kurucusu olduğu, başında durduğu partisinden dışlanarak başka bir partiden aday olma yolunu seçti. Bu gelişme, siyasi tarihin ibretlik bir örneği olarak hafızalara kazınacak. Kendi kurduğu partiyi kaptırıp başka bir partiden aday olmak, kelimenin tam anlamıyla siyasi bir çöküşün işareti.
Böyle bir hareket, sadece bir bireyin siyasetteki yerini sorgulatmakla kalmaz, aynı zamanda o bireyin akıl ve strateji konusundaki yetersizliğini de ortaya koyar. Kurduğu partiyi yönetemeyen, kontrol edemeyen bir liderin, başka bir partiden aday olup yeniden siyaset sahnesine dönmeye çalışması, bir çaresizlik göstergesidir.
Sorulması gereken en önemli soru ise şu:
Böyle birine oy verilir mi? Elbette ki verilmez. Siyaset, halkın geleceğini belirlemek, sorunlarına çözüm üretmek için yapılan bir hizmet yarışıdır. Kendi kurduğu partiyi dahi yönetemeyen, kontrolünü kaybeden bir siyasetçi, halkın sorunlarına çözüm bulabilir mi? Bu, seçmenin aklında mutlaka yer etmesi gereken bir sorudur. Siyasi arenada başarısız olmuş, kendi partisine dahi sahip çıkamayan bir lider, halkın güvenini hak edemez. İşte onun için 34 yıldır bu partiye oy verenlerin problemleri ile ilgilenmedi, hatta ilgilenmek bir yana bu konuda düşünceleri bile yoktu.
Siyaset, güçlü ve kararlı liderlerin işidir.
Kendi partisini ayakta tutamayan bir siyasetçinin, başka bir partiden aday olması, sadece kendisine değil, halkına da büyük bir saygısızlıktır. Bu kadar strateji yoksunu bir adım atmak, seçmenle alay etmekten başka bir şey değildir. Seçmenler, böylesine zayıf ve plansız bir siyasi hareketin karşısında durmalı, ülkenin ve halkın geleceğini daha bilinçli adaylara emanet etmelidir.
Sonuç olarak, böyle bir ahmaklığa göz yummak, seçmenin kendi geleceğine de zarar vermesi anlamına gelir. Halkın güvenini kaybetmiş, siyasetteki beceriksizliğiyle kendi kurduğu partiyi bile yönetemeyen birine oy vermek, toplumun geleceğini riske atmaktır. Bu nedenle seçmenler, böylesine tutarsız ve başarısız kişilere değil, güçlü, kararlı ve halkın çıkarlarını gözeten liderlere yönelmelidir.