Dr. Nedim BİRİNCİ
Etik ve ahlak, birbirine yakın gibi görünse de, aslında farklı anlamlar taşıyan ve birbirini tamamlayan kavramlardır. İnsanlık tarihi boyunca bu iki kavram üzerine pek çok düşünür fikirler üretmiş, birçok toplum ise kendi kültürel değerleri doğrultusunda bu terimleri şekillendirmiştir. Ancak, bugün modern dünyada etik ve ahlak arasındaki farkı anladığımızda, doğruyu anlama yolunda daha derin bir kavrayışa ulaşabiliriz. Bu yazıda, etik ve ahlakın ne anlama geldiğini, nasıl şekillendiğini ve birbirlerinden nasıl ayrıldıklarını tartışarak, toplumda bu iki kavramın önemini daha iyi anlamaya çalışacağız.
Etik: Halka Göre Doğru Olan
Etik, genellikle bireylerin veya toplulukların belirlediği, bir toplumda kabul edilen doğruyu ve yanlışları ifade eder. Etik, insan davranışlarının toplum içinde nasıl şekillendiğiyle ilgilidir. Etik ilkeler, toplumun bireylere sunduğu kurallar ve normlardır. Dolayısıyla, etik olan bir davranış, çoğunluğun onayladığı, doğru olarak kabul edilen davranışlardır. Bir toplumda “etik” sayılan bir şey, genellikle o toplumun değerleriyle uyumludur.
Örneğin, günümüzde iş dünyasında etik davranışlar genellikle dürüstlük, açıklık ve adalet üzerine kuruludur. Bir şirketin etik bir şekilde hareket etmesi, toplumun kabul ettiği bu normlara uymasını gerektirir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken şey, etik kavramının genellikle göreceli olmasıdır. Çünkü bir toplumda etik olarak kabul edilen bir davranış, başka bir toplumda aynı şekilde kabul edilmeyebilir. Örneğin, bir kültürde bireysel özgürlüklerin ön plana çıkması etik bir davranış olarak görülürken, başka bir kültürde toplumun refahını ön planda tutan bir yaklaşım etik kabul edilebilir. Bu durum, etikteki göreceliliği ve topluma göre değişen doğruları gösterir.
Ahlak: Hakka Göre Doğru Olan
Ahlak ise, etikten farklı olarak, insanın içsel değerleri ve evrensel doğru anlayışı ile şekillenen bir kavramdır. Ahlak, insanın kendi vicdanı ve inancı doğrultusunda doğruyu bulma çabasıdır. Ahlak, halkın normlarından bağımsızdır; onun yerine, evrensel değerler ve hakikat anlayışıyla şekillenir. Ahlak, insanın sadece kendisine değil, aynı zamanda tüm insanlığa karşı sorumluluklarını ve doğruyu anlamaya yönelik içsel bir rehberdir.
Ahlak, genellikle dini veya felsefi temellere dayanır. İslam’da, Hristiyanlık’ta veya diğer dinlerde ahlak kuralları, insanların “doğru”yu ve “yanlışı” tanımlama şekillerini etkiler. Ahlak, “hak” yani doğruyu bulma çabasıdır. Bu bağlamda ahlak, mutlak bir doğruya dayanır ve genellikle bu doğru, insanın Allah’a, evrensele ve topluma karşı sorumluluğuyla bağlantılıdır. Ahlaki davranış, insanın vicdanında ne doğru olduğunu sorgulaması ve hakka uygun bir şekilde hareket etmesidir.
Etik ve Ahlak Arasındaki Farklar
Etik ve ahlak arasındaki en belirgin fark, her birinin doğruyu tanımlama şeklidir. Etik, topluma dayalı bir doğruyu ifade ederken, ahlak hakka, evrensel doğruluğa dayalı bir doğruyu ifade eder. Etik, genellikle bir toplumun kabul ettiği doğruyu ifade ederken, ahlak, kişinin içsel değerlerine ve vicdanına dayalı olarak doğruyu anlamasını sağlar.
Bu noktada, “etik olan bizde ahlaklı değildir” anlayışını daha iyi kavrayabiliriz. Bir davranış, toplumda doğru kabul edilebilir, ancak bu davranışın gerçekte evrensel bir doğrulukla ne kadar uyumlu olduğu, insanın vicdanında ve hak anlayışında sorgulanabilir. Örneğin, bir toplumda yolsuzluk yapan bir birey, o toplumun normlarına göre etik olarak bir hata yapmamış olabilir, ancak ahlaki açıdan bu davranış, hakka ve evrensel değerlere aykırı olabilir.
Ahlak ve Etik: Birbirini Tamamlayan Kavramlar
Her ne kadar etik ve ahlak farklı anlayışlara dayansa da, aslında birbiriyle örtüşen ve birbirini tamamlayan kavramlardır. Etik, toplumun kabul ettiği doğruları ifade ederken, ahlak, bu doğruların evrensel bir temele dayanıp dayanmadığını sorgular. Etik, toplumu düzenleyen kurallar ve normlar getirirken, ahlak, bireyi daha yüksek bir doğruya yönlendirir.
Ahlak ve etik arasındaki farkları anlamak, daha bilinçli bir yaşam sürdürmek için önemlidir. İnsanlar, toplumun kabul ettiği etik kurallara uyarak çevreleriyle uyum içinde yaşayabilirler, ancak bu uyumun, hakka uygunlukla desteklenmesi gerekir. Bu ikisinin birleşimi, sadece toplumun değil, bireyin de hem toplumsal hem de manevi olarak doğruyu yaşamasına olanak tanır.
Sonuç: Etik ve Ahlak, Doğruyu Anlamada Birlikte Var Olmalı
Sonuç olarak, etik ve ahlak arasındaki farkı anlamak, doğruyu anlamamızda önemli bir yol gösterici olabilir. Etik, toplumsal değerleri ve normları esas alırken, ahlak, hakka ve evrensel doğruya dayanır. Gerçek doğru, sadece toplumun kabul ettikleriyle değil, aynı zamanda evrensel bir hakikatle şekillenir. İnsanlar, hem etik hem de ahlaki doğrulara yöneldiğinde, sadece toplumsal düzeni sağlamakla kalmaz, aynı zamanda vicdanlarını ve içsel değerlerini de tatmin ederler. İyi bir insan, hem etik hem de ahlaki açıdan doğru olanı yapabilendir; topluma uygun hareket ederken, içsel olarak da hakka uygunluğu gözetendir.