Büyük Bulgar Hanlığı
Karadeniz’in Kuzeyinde, Kıpçak Düzlükleri, (Deşt-i Kıpçak) olarak adlandırılan dev coğrafyada bir zamanlar Doğudan gelen savaşçı göçerler ile Kuzey’deki kavimler verimli otlaklar yüzünden sık aralıklarla çatıştılar. Yerli topluluklar bu çatışma içinde farklı taraflarla kaynaşıp büyük bir değişim geçirdiler. Bu coğrafyada uygarlık tarihine yön verecek siyasi birlikteliklerin ortaya çıkışı 6. ve 7. yüzyıllarda gerçekleşti. Büyük Bulgar Hanlığı bunlardan biriydi.
Bir çok Türk aşireti tarafından Kubrat Han önderliğinde 630 yılında kurulan bir konfederasyon olan Büyük Bulgar Hanlığı, Kubrat Hanın ölmesini takiben yine Türk kökenli Hazarların baskısıyla 668 yılında dağıldı.
Tuna Bulgarları
Buradan ayrılarak Han Asparuh önderliğinde Batıya göçenler bugünkü Bulgaristana girdiler ve günümüzdeki adıyla Bulgaristan’ın kurucuları oldular. Tuna Bulgar Devleti’nin sahası, 681 yılından itibaren Besarabya ile Dobruca’dan başka, bütün Kuzey Bulgaristan’a, doğuda Karadeniz’e, güneyde Balkanların geçitlerine ve Batıda İsker nehrine kadar yayılıyordu. Komşuluklarından dolayı en fazla ilişkileri Bizans’la olmuştur.
Bizans İmparatoru II. Justinianus 688’de Bulgarlara saldırdı. Bulgarlar onları durdurabilmek için Trakya’ya kadar ilerledilerse de imparatorun ordusu önünden çekilmek zorunda kaldılar. Bunun üzerine Slavların oturdukları yerleri tahrip eden imparator geri dönerken, Bulgarlar bir dağ geçidinde Bizans ordusunun etrafını sararak imha etti. Buradaki karışıklıklar, Bulgarlara Bizans’ın iç işlerine karışma fırsatı verdi. II. Justinianus, Asparuh’un halefi olan Tervel Han’ın desteği ile 705’te ikinci defa Bizans tahtına çıktı. İmparator 708’de Bulgarlar üzerine yürüdüyse de yenildi. Tervel Han, 716’da imparator III. Theodosios ile bir ticaret ve barış anlaşması
imzaladı. Bu anlaşmanın sonucunda Araplar 718’de Bizans başkentini kuşattığında başkenti birlikte savundular ve Arapların geri çekilmesini sağladılar. Tervel Han, Bizans işlerine bir kez daha müdahale etmek istedi ise de, 718’de ölmesi buna fırsat vermedi. Bizans imparatoru Konstantinos Koprinimos Arapları yendikten ve tahtını sağlamlaştırdıktan sonra Bulgarlara karşı hücuma geçerek pek çok esir aldı. Bulgarlar bu durum karşısında barış istemek zorunda kaldılar. Bulgar hanı, 759’da İmparator ile anlaşma imzaladı ise de, imparator tekrar saldırıya başladı, ancak bu defa yenilerek geri çekildi.
Bundan sonra, Tuna Bulgar Devleti iç isyanlar yüzünden bunalım içine düştü ise de, Kardam Han ülkenin iç durumunu düzeltti. Saldırı girişiminde bulunan Bizanslıları yendi (791 ve 792). Ondan sonra tahta geçen Kurum Han, Doğu Macaristan’ı ve Erdel’i ele geçirdi. Bulgar başkenti Presyaslav’ı tahrip ederek ilerleyen Bizans İmparatoru I. Nikephoros’u yenilgiye uğrattı. Kalabalık bir ordu ile yeniden Bulgarlar üzerine yürüyen II. Mikhael’i de mağlub eden Kurum Han, adeta Bizans’ı ortadan kaldıracak duruma geldi ve “altın mızrağını Yaldızlı Kapu’ya asmaya” ant içti. 809’da Sofya’yı, Niş ve Belgrad kalelerini işgal ederek, Orta Avrupa ve Yakın Doğu arasındaki
en büyük askerî sevkiyat ve ticaret yolunu denetimi al tına aldı. 813’te Edirne’yi, daha sonra İstanbul’u kuşattı ise de, saldırıların en yoğun olduğu bir zamanda ansızın öldü (814). Omurtag Han (814-831) zamanında Bizans İmparatorluğu ile 30 senelik bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma Bulgaristan’a güneyde sükûn, Bizans’a da mallarını gümrük ödemek şartı ile kuzeye sevk edebilme imkânı sağlıyordu. Onun zamanı Tuna Bulgarlarının en parlak devri oldu. Kurulan şehirler, saraylar, köşkler, su yolları, abideler, Pliska ve Preslav şehirleri ile Madara kasabası civarında yüksek bir kaya üzerinde Kurum Han’ın kitabeli kabartması, o çağlardan kalmadır. Kurum Han’ın inşa ettirdiği Pliska şehri, Tuna Bulgarlarının eski başkenti idi. Madara’da Kurum Han’ın hatırası için kayaya yapılan kabartmada hükümdar süvari olarak gösterilmekte, elinde hükümdarlığının işareti olan bir kadeh tutmaktadır.
Yerli Slav ahaliye oranla sayıca az olan Bulgar Türkleri, yavaş yavaş Bizans kültürünün etkisindeki çoğunluğun baskısını hissetmeye başlamışlardı. Slavların devlet hizmetlerine alınması, yerlilerle evliliklerin artması ve kalabalık yerli halkın dilinin üst tabakada yayılması sonunda, Bulgar Türk unsuru Slavlaşmaya başladı.
Slavlaşma, Bulgar hanları Malamır ve Presiyan zamanlarında artarak devam etti. Boris Han’ın (852-889) 864’de Ortodoksluğu resmen kabul etmesi ile Bulgarların Slavlaşma süreci de tamamlandı. O güne kadar kullanılan Türkçe “Han” unvanı da Boris’in halefi Simeon (893-917) tarafından “Çar”a çevrildi.
1018-1186 yılları arasındaki Bizans İmparatorluğu’nun egemenliği döneminden sonra ikinci Tuna Bulgar Devletini kuruldu. Bizans İmparatorluğu yıkılıncaya değin egemenlik alanlarını genişledi.