Tarihte 93 harbi olarak bilinen Rus Türk harbinde Osmanlı ordularının yenilmesiyle birlikte Osmanlı İmparatorluğu Balkanlardaki topraklarının büyük bir kısmını kaybetmiş ve bu bölgeden Anadolu’ya doğuru büyük göç dalgaları başlamıştır.
Bu günkü Bulgaristan topraklarında Türk nüfusu Hıristiyan nüfustan fazla olmasına rağmen 93 Harbinden sonraki yıllarda Türk nüfus sürekli azalmış ve zamanla azınlık durumuna düşmüştür. Balkan savaşı ise Balkanlardaki Türkler için ikinci büyük faciaya olmuştur ve Osmanlının Balkanlardaki topraklarını tamamen kaybetmesi nedeniyle büyük göç dalgaları da beraberinde getirmiştir. Üçüncü büyük facia ise 1989 yılı başında meydana gelmiştir. 1989 yılı başında Türk nüfus Bulgar nüfus ile eşitlenmeye yakın iken, bilinçsizce yürütülen politikalar neticesinde büyük bir göç başlatılmış ve Türkler tamamen etkisiz duruma getirilmiştir. 1989 yılı başında Bulgaristan’da 3.5 milyon civarında Türk nüfus varken 1989 göçü ve onu izleyen yıllarda meşru veya gayri meşru yollardan devam eden göç nedeniyle Türk nüfus günümüzde 1.5 milyon civarında düşürülmüştür. İlginç olan ise Bulgaristan’daki Türk nüfusun Bulgar nüfusa eşit hale gelmeye yakın olduğunu bütün dünya bilirken Türkiye’den bunu bilen olmamış, gerekli çalışmalar yapılmamış, göçün önlenmesi için strateji ve politikalar üretilmemiştir. Bilakis göç psikolojisi daha da güçlendirilmiştir. Kırcaali de Türk vatandaşları olarak gelen bazı kimseler Türklerin gitmelerini önerenler olmuştur. Halbuki Bulgaristan toprakları ne kadar Bulgarların toprakları ise o kadar da orada yaşayan Türklerin topraklarıdır ve onların vatanıdır. Bu toprakların ilk sahipleri Traklardır ve Balkanlardaki Türklerin tarihi de en az Bulgarların tarihi kadar Balkanlarda eskidir. Olaya bu şekilde bakan olmamış, bu toprakların adeta terk edilmesi yönünde hem Türkiye’de hem de Bulgaristan’da çaba sarf edilmiştir. Neticede Bulgaristan’daki Türk nüfusunun gücü giderek zayıflatılmış, etkinliği düşürülmüş, ekonomik hayatta ikinci plana itilmiş, Türkiye’ye gitme çabasından başka yol bırakılmamıştır. Biz bu durumun değişmesi gerektiği kanaatindeyiz ve mücadelemiz de bu yönde olacaktır.
Değerli arkadaşlar, Göç dalgaları ile birlikte Türkiye’de Bulgaristan göçmenlerinin kurduğu bir çok dernek ve vakıf faaliyete geçmiş ve bunların bir kısmı faydalı çalışmalar yapmıştır. Ancak yapılan çalışmalarda Bulgaristan Türklerinin durumu Türk ve Dünya kamu oyununa gerektiği gibi anlatılamamıştır. Göç psikolojisini ortadan kaldırmak için çalışmalara geçilmemiş olması Bulgarların işine yaramıştır. Aralıklarla da olsa Türkiye’de Bulgaristan Türkleri seçim malzemesi yapılmıştır. Bu ise en tehlikeli durumlardan birisi olmuş ve özellikle Jivkov idaresi bundan faydalanma yollarına gitmiştir. Kurulan dernekler de genellikle bütün Balkanları hedef almış ve böylece başarı şansları da düşük olmuştur. Dernekler göçmenlerin kendilerinden bekledikleri hizmet ve çalışmaları başarı ile yapamamış veya yapmamışlardır ve netice olarak da derneklerde olan güven sarsılmış, insanlarımızın derneklerden uzak durmalarına sebep olmuştur. Yukarda belirttiğimiz nedenlerden dolayı biz hedefimizi daraltarak sadece Bulgaristan Türkleri ile ilgili bir derneğin faaliyette geçmesi halinde daha başarılı sonuçlar alınabileceği kanaatine vardık ve arkadaşlarımız ile Bulgaristan Türklerinin sorununa çözüm aramaya çalışacak Olan Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneğini kurmaya karar verdik. Halen Türkiye’deki Bulgaristan Göçmenlerinin ivedilikle çözülmesi gereken sorunları bulunmaktadır. Ana hatları ile sorunları şöyle sıralayabiliriz:
Göç sorunu: Bulgaristan’dan Türkiye’ye hiç ara vermeksizin devam etmektedir. Bu hızla devam ettiği taktirde önümüzdeki 15 yıl dan sonra Bulgaristan’da Türk nüfusu kalmayacaktır. Bu nedenle göçün durdurulması için gerekli çalışmalara derhal başlanmalı ve göçü durdurma yolları bulunmalıdır. Burada en çok görev Türkiye’ye düşmektedir. Bazı kimseler Bulgaristan’ın AB girmesiyle göçün kendiliğinden duracağını düşünmektedirler. Bu doğuru değildir ve de Bulgaristan’ın AB deye girmesi göç üzerinde herhangi bir etki de yapmayacaktır.
Denklik sorunu: Bulgaristan’da eğitimini tamamlayarak Türkiye’ye gelen ve yerleşenlerin denklik sorunları devam etmektedir. Senelerini okullarda harcamış olan insanların mağduriyetlerinin önlenmesi için gerekli Bakanlık, Kurum ve Kuruluşlarla Başvurulmalı ve sorun çözüme kavuşturulmalıdır.
Sosyal haklar sorunu: Bulgaristan’da emekli olduktan sonra Türkiye’ye gelerek buralara yerleşenler emeklilik haklarını muhafaza etmiştir ve Türkiye ile Bulgaristan arasında yapılan anlaşma sonucunda emeklilik maaşlarını ikamet ettikleri yerlerdeki banka şubelerinden almaya başlamışlardır. Ancak senelerce çalışıp emekli olmadan gelenlerin staj sorunu devam etmektedir ve bu konuda her hangi bir çalışma da yapılmamaktadır. Yıllarını Bulgaristan’da çalışarak geçiren bu insanların stajlarını aktarılması, sorunun çözülmesi için derhal çalışmalara başlanması gerekmektedir. İki ülke arasında yapılacak karşılıklı çalışmalar ile bu sorunun çözüme kavuşturulabileceğine inanıyoruz.
İkamet tezkeresi sorunu: Çeşitli yollarda Türkiye’ye giriş yaparak ülkede yaşayan ve yerleşmek isteyenlerinde ikamet teskeresi sorunları bulunmaktadır. Bir kısmına bir kereye mahsus 3 aylık teskere verilmiş ancak daha sonra bu teskereler yenilenmemiştir. Bu konunun da öncelikle çözüme kavuşturulması şarttır. Bu insanlarımız buraya çalışmaya değil kalmaya gelmişlerdir.
Çocuklarımızın eğitimi: Türkiye de ikamet eden Bulgaristan Türklerinin eğitim çağındaki çocuklarının eğitim sorunları bulunmaktadır. Türkiye vatandaşı olmadıkları gerekçesiyle eğitim görmeleri engellenmektedir. Bu tür davranışlar ile Bulgaristan’a dönmeleri sağlanmaya çalışılmaktadır. Ancak bu yöntemler son derece tehlikelidir ve yalnızca kendi çocuklarımızın cahil kalması ile neticelenecektir. Burada misafir öğrenci olarak alınanlarında çözüm olarak görmüyoruz.
Üzülerek belirtmeliyiz ki şu anda faaliyet göstermekte olan dernekler bu sorunlarla uğraşmak yerine seçimleri beklemekte ve seçim meydanlarında kendilerini göstermeye çalışmaktadırlar. Oysa öncelikle asli görevlerini yerine getirmeleri gereklidir. Bundan dolayı da bizler bu sorunlarla uğraşacak bir dernek kurmaya karar vermiş bulunmaktayız. İnşallah camiamıza hayırlı olur ve hayırlı işler yapar.
Sevgi ve Saygılarımızla
Prof.Dr.Hayati Durmaz
BULTÜRK Derneği
Genel Başkanı
01.09.2004