Gülten RAYİMOĞLU

Orhun Abideleri ya da Orhon Yazıtları, Türk tarihinin ve kültürünün en önemli taş belgelerinden biridir. Bu yazıtlar, Köktürkler’in tarihsel mirasını, toplumsal yapısını ve ideolojisini yansıtan eşsiz eserlerdir. Ancak, bu yazıtların adı üzerinde yapılan bir tartışma, bize Türk kültürünün derinliğini ve dilinin zenginliğini daha iyi anlamamız için önemli bir fırsat sunuyor. Bu yazıtlar genellikle “Orhun Abideleri” ya da “Köktürk Anıtları” olarak anılsa da, ben “Bengü Taş” demeyi tercih ediyorum. Çünkü, bu taşları diktiren Bilge Kağan’ın kullandığı terim, bu eserlerin gerçek anlamını en iyi şekilde yansıtmaktadır.

Bengü Taş’ın Anlamı: Ebedî ve Ölümsüz

“Bengü”, Türkçede “ebedî” veya “ölümsüz” anlamına gelir. Bu kelime, yazıtların sadece fiziksel varlıkları değil, onların içerdiği mesajların, kültürün ve bilginin zamansızlığını ifade eder. Bilge Kağan, bu taşlara “bengü taş” demiştir, bu da onların sadece dönemin şehzadelerinin ve hükümdarlarının tarihini değil, Türk milletinin ebedî değerlerini, düşünce dünyasını ve kültürünü yüzyıllar boyu yaşatacak şekilde anıtlara dönüştürdüğünü simgeler.

“Bengü Taş” terimi, bir bakıma bu taşların yazılı metinlerinin sadece o döneme ait olmadığını, insanlık tarihinin tümüne ışık tutacak nitelikte olduğunu vurgular. Orhun Abideleri, sadece birer taş parçası olmanın ötesinde, bir milletin varlık mücadelesi, kültürünün yansıması ve tarihsel kimliğinin birer simgesidir.

Yazar