Artık unutulmuş çok eski zamanlarda Altay’da, ayak basmamış taygada, dağ zirvelerinin arasında yaşlı ve bilge bir şaman yaşarmış.
Sadece gerçekten çok ihtiyacı olanlar şamanın bulunduğu yerin yolunu bulabilirdi. Şamanın gücü çok fazla idi: Altay Türklerinin refahı ve bereketi için Tanrı’ya nasıl hitap edileceğini, insanlara zarar vermesinler diye hangi kelimeleri kullanarak konuşacağını bilirdi. Şaman kuşların ve hayvanlarının dilinden anlar, geçmişi ve geleceği görebilirdi. Altay’ın asırlar boyunca refah içinde yaşaması için insanla, toprakla, suyla ve hava ile vahşi hayvanlarla ve kuşlarla barışık yaşamanın sırrı ona açılmıştı.
Şaman çok uzun yıllar yaşamıştı. Ancak bir gün geleceğe bakar ve bu dünyada kendine biçilen zamanın biteceği anı görür. Şamanı derin bir düşünce alır. Eğer ölürse onunla beraber o büyük bilgelik de kaybolacaktır, çünkü ne bir oğlu ne de bir öğrencisi vardır.
Şaman uzaklardaki evini bırakır ve insanların yanına gider. Bilgilerini vereceği açık zihinli ve temiz ruhlu bir insan aramaya karar verir. Şaman uzun uzun dolaşır ama kimseyi bulamaz. İnsanlar çok basitleşmiş, onlarda gökyüzünün kıvılcımı sönmüş idi.
Genç Avcı yabani hayvan ve kuşları avlamak için kendine çekmek amacıyla onların dilini öğrenmek istiyordu. Kağan’ın akıllı ve güçlü oğlu Tanrı’dan sadece kendisi için nasıl refah ve başarı dileneceğini soruyordu. Anavatan konusunda ise kimse bir şey düşünmek istemiyordu. Ona bir şey olmaz, o kadar zamandır var, bir o kadar zaman daha var olur diyorlardı!
Şaman eve döner. Ulu Tanrı Ülgen’e “Ne yapmalı?” diye başvurur. Şaman büyü töreni halinde altı gün şarkı söyler ve döner durur. Ülgen yedinci gün şamana cevap verir: “düzgün bir ağaç al, düz taşlar al, bunların üzerine büyük bilgeliği yaz! Bu yazılar Altay’ın derinliklerinde açık zihinli ve temiz ruhlu birinin gelmesini beklesinler!”
Şaman aynen öyle yapar. Ancak kimse onun bilgilerinin nereye gizlediğini bilmemektedir. Sadece bir zamanlar kıyısında yaşlı şamanın evinin bulunduğu Samuralu nehri Altay’da, dağların zirvelerinin arasında akar dururdu. Bu nehrin adı ‘ağaç ve taşa yazılmış bilgelik kitabını gizleyen’ olarak çevrilir.
Altay Türkleri hala yaşlı şamanın bilgeliğinin açılacağı açık zihinli, temiz ruhlu ve gökyüzü kıvılcımı taşıyan birinin bir gün çıkıp geleceğine ve o zaman Altay topraklarında ebedi huzurun ve refahın geleceğine inanırlar.